İster talim ve terbiye diyelim, isterse eğitim ve öğretim; insan karakterinin teşekkülünde öğrenip bilgi sahibi olmak kadar terbiye ve tezkiye ile eğitim vardır. Kuran’da peygamberlerin vazifelerini anlatan ayetlerde “kitabı öğretmek” ibaresiyle öğretim ve bilgiye, “tezkiye” lafzıyla da terbiye ve eğitime işaret edilmiştir. Kültürümüzde ikisine birden talim ve terbiye denirken günümüzde eğitim ve öğretim denilmektedir.
Öğretim, kişiye yeteneklerini geliştirme ve kullanmayı öğretirken; eğitim, öğrendiği bilgi ve beceriye ahlak ve ruh katarak onu anlamlı hale getirir. Eğitim kavramının halk dilindeki karşılığı terbiyedir. Terbiye ahlak ile doğrudan bağlantısı olan, kişinin söz ve davranışlarını güzelleştirmek olarak ifade edilen bir kavramıdır. İnsanlara öğretim yoluyla kazandırılan bilgilerin manevi olguya dönüştürülmesi çalışmasıdır. Yani önce bilip ardından yaşamaktır. Terbiye insanda fıtrî olarak mevcut bulunan kabiliyetleri ortaya çıkarıp geliştirmeye yardımcı olur.
Sözlükte “bir nesneyi gerçek yönüyle kavramak, bilmek” anlamındaki ilm kökünden ta‘lîm “birine bilgi öğretmek, ders okutmak” demektir. “Korumak, ıslah etmek, gözetmek, yükseltmek” anlamındaki rabv kökünden türeyen terbiye kelimesine “çocuğu veya ekini besleyip büyütmek, geliştirmek” manası verilir. Bu bağlamda terbiye bir tohumun yetiştirilmesine benzetilebilir. Nasıl ki bir tohumun gelişip meyve vermesi için gerekli tüm bakım ve desteğin sağlanması gerekir, insanın terbiyesi de yaratılışında var olan özelliklerine şekil vermek, geliştirmektir. Yetişme ve gelişme bütün canlılarda görülürse de terbiye daha çok insan hakkında kullanılan, onun bedenî, zihnî, ahlâkî gelişmesini ve olgunlaşmasını sağlamayı ifade eden bir terimdir
Öğretim bilgi kazandırma, insanlığın sahip olduğu bilgileri yetişmekte olan nesillere aktarma faaliyetidir. Eğitim ise daha ziyade davranış ve karaktere esas teşkil eden beceri ve değerler kazandırmayla ilgili çalışmaları anlatır. Terbiye kavramı tâlimden daha kapsamlı olup öğretim alanına giren bütün konuları içine almakta ve genellikle tek başına kullanıldığında öğretimi de ifade etmektedir.
Öğretim insana eşya ve olaylar hakkında doğru bilgiler kazandırmayı amaçlar. İnsanın öğrenimi gelişip bilgi seviyesi yükseldikçe daha tutarlı davranışlarda bulunması, tutarlı bir kişiliğe kavuşması beklenirse de eğitim yönü dikkate alınmadan yürütülecek bir öğretimle bu hedefe ulaşılamaz. Öğretim sayesinde zekâ ve bilgi gelişirken eğitim iradenin güçlü olmasını,
akıl ve irade arasında denge kurulmasını sağlar. Bu sebeple kişilerin öğrenim seviyelerine paralel şekilde ahlâk ve karakter eğitiminin de yapılması gerekir.
Eğitim ve öğretim bütün hayat boyunca devam etmesi gereken bir süreç olup amacı bireyleri ve toplumları gerçek inanca, doğru bilgiye ve erdemli yaşayışa ulaştırmaktır. Bu sebeple her çocuk ebeveynine, eğitimciye ve topluma emanet edilmiştir ve korunup geliştirilmesi gerekir. Bu bağlamda günümüz pedagoji biliminde de önemini koruyan eğitim ve öğretim ilke, kural ve yöntemlerden bazıları şöyle sıralanabilir:
· Zihin ve davranış eğitimine eşit derecede önem verilmesi,
· Eğitimde fırsat eşitliği sağlanması,
· Çocuğun eğitim yaşının dikkate alınarak zihinsel yeteneğine göre bilgi ve davranış eğitimi verilmesi,
· Çocuğun şahsiyetinin aşınmasına yol açacak tutumlardan sakınılması,
· Başarının ödüllendirilmesi, başarısızlık ve yanlışlıkların pedagojik esaslara göre düzeltilmesi,
· Hoşgörü, sevgi ve şefkatin benimsenmesi, öğrenciye sert muamele yapılmaması
· Çocuk öğrenmeye hazır olduğunda ona öğretilmesi gereken ilk öğretilerin ahlâkî öğretiler olması.
Eğitim ve öğretimin içinde hem ilim vardır, hem de terbiye vardır. İyi bir eğitim okur-yazar, ilim ile düşünen ve araştıran bireyler yetiştirmekle kalmaz, duyan, işiten, bilen insanda yetiştirir. Gerçek ve tam bir eğitim ve öğretim için sadece fikir ve zekâ amacının olması bile duygusuzdur. Gerçek ve tam bir eğitim ve öğretim, hem fikir, hem his, hem de azim oluşturur. Eğitim ve öğretimin tam ve asıl olması şarttır. Memleketin savunması için projeler yapan, tasvirlerini yazan, ilim ile düşünen, araştıran beyinler yetişmesi yeterli olmaz. Aynı zamanda bu kafaları faaliyet ve girişimciliğe yönlendirecek “namus, onur, aile vatan” diyen; millet, maneviyat hislerini, cesaret, yiğitlik, taşıma ve takip kuvvetlerini de vermesi lazımdır (Baltacıoğlu). Eğitim ve öğretimin kökleri doğrudan doğruya milletin kültüründen ve inancından besleniyor olmalıdır.
Maşallah çok güzel bir çalışma olmuş.Allah razı olsun
Teşekkür ederim