Saygı insanın kendi kişiliği ile başkalarının kişiliğinin arasındaki sınırı bilip o sınırı aşmaması, kendisinin ve başkasının hakkına, hukukuna özen göstermesidir. Çocuğun kişiliği önce ailesi, sonra okul ve yaşadığı çevredeki insanlar tarafından şekillendirilmektedir. Kişiliğin temelleri ilk 5-6 yılda aile ocağında atılmaktadır. Çocuğun kişiliği anne babasını gözleyerek, onları model alarak gelişir. Saygı, mutlu bir geleceğin kapısını açan anahtardır; lakin saygı, sadece insana değil, diğer canlılara, çevreye, kutsal değerlere de gösterilmesi gereken bir değerdir.
Çocuklarda saygı eğitiminde anne babaların tutumları çok belirleyicidir. Çocuklar benmerkezci oldukları için bencilce davranıp, hata yapabilirler. Davranışlarının sonucunu düşünmeden içlerinden geldiği gibi hareket ederler. Büyükler rehberlik rolünü doğru üstlenebilirlerse çocuk nerede, nasıl davranacağını öğrenir, hayatı tanır. Aileler çocuğa saygı ile ilgili farkındalık kazandırarak rehberlik yapmalıdır. Çocuğa saygının sınırları ve nerede, nasıl davranılacağı öğretmelidir. Saygılı davranmayla hak arama arasındaki sınır önemlidir. Hak aramak demek zor kullanmak, şiddete başvurmak demek değildir. Çocuklara haklarını ararken saygı sınırları içinde kalmayı da öğretmeli, bu konuda da model olmalıdır.
Çocukların eğitiminde çocuğun ince duygular kazanması hedef alınmalıdır. Çocuğun terbiyesinde doğuştan getirmiş olduğu mizacı da önemlidir. Çocukluğun erken evrelerinden, başta anne olmak üzere çevresindekilerle göz ve beden iletişimi kurmaya başladıktan sonra çeşitli yollarla saygıdeğer bir varlık olduğunu hissetmeye başlar. Konuşma sonrası evrede de sözlü iletişim yoluyla saygı eğitimi kapsamında model davranışlarla desteklenmelidir. Çünkü saygının öğrenileceği ilk düzey iletişimdir. Ailesinde, okulunda ve yaşadığı muhitte ince ve hassas duygularla yetiştirilen çocukların kendileri de hassas olur ve insanlara karşı da bu şekilde hoşgörü ve saygı ile yaklaşırlar. Bunun aksi bir şekilde kaba ve katı bir aile ve çevrede yetişen çocuklar da katı, kaba olabilir.
Terbiyenin Sırrı Çocuğa Saygı
Her insan ayrı bir dünyadır. Her çocuk kişiliğinin şekilleneceği farklı hasletler taşır. Terbiyenin aslı, değerlere bağlı karakter oluşturabilmektir. Her şeyden önce çocuklarımızı terbiye ederken; işe onları tanımakla başlanmalıdır. Hatta onları tanımaktan da önce kendimizi tanımalıyız ki çocuklarımızı tanımamız kolay ve anlamlı olsun. Zira Mevlana, “İnsan önce kendisini okumayı öğrenmeli, kendisini okuyamayan insanın başka kitaplar okuması ona bir fayda sağlamaz” der. Osmanlı sübyan okullarının giriş kapısının üzerinde yazan: “Burada hiçbir balık uçmaya; hiçbir kuş yüzmeye zorlanamaz.” ifadesi çok manidardır. Farklı fıtrat ve yetenekler ile yaratılan her kul, Rabbimizin farklı bir tecellisine mazhar olmuştur. Bu sebeple yetenekler, ilgi alanları, zevkler, öncelikler kişiden kişiye farklılık gösterir. Terbiyenin ilk adımı ebeveynlerin çocuklarını tanımak olmalıdır. Ebeveynler çocuklarının nevi şahsına münhasır bir varlık olduklarını unutmadan, saygı hisleri ile eğitmelidir. Mesela yaptığı güzel bir davranış ve yerine getirdiği görevler için teşekkür edilmelidir. Özür dileme ve teşekkür etme alışkanlığı kazandırmak için yeri geldikçe özür dileyip, teşekkür etmek; çocukta pişman olma, hatada ısrarcı olmama davranışının gerçekleşmesini sağlayacaktır. Kişiye teşekkür etmenin aynı zamanda o nimeti veren Allaha da teşekkür etmek olduğunu bilmesi teşekkürün anlamını da idrak etmesi demektir. Çocuğun doğru, güzel, olumlu diye tanımlanan bir davranışı ya ailede veya okulda görmüş olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca onların bize yabancı gelen duygu ve düşüncelerini, kendi duygu ve düşüncelerimizden ayrı bir şekilde anlamaya çalışılmalıdır. Bilinçli bir terbiye ile yetişmiş çocuk, büyüdüğünde saygılı, ahlaklı bir birey olacaktır. Okullarımızda veya sokakta rastladığımız saygı sınırlarını aşan, Müslüman bir bireye de yakışmayacak davranışların ortadan kalkması için anne babalar ve öğretmenler olarak çocuklarımıza verdiğimiz eğitimi yeniden düzenleyip uygulamamız gerekir.
Çocuk terbiyesinin temelini güven, sevgi ve saygı dolu bir bağ ile kuran Peygamberimizi (SAV) örnek alarak çocuklarımızı eğitirsek, evde okulda ve toplumda saygı kültürünü de yerleştirmiş oluruz.
Peygamberimiz çocuklarla olan güven, sevgi ve saygı bağını nasıl kurdu?
Çocuklara kendilerini değerli hissettirdi. Saygı gören çocuklar, saygıdeğer bireyler olarak yetişti. Tahammül ve hoşgörü göstererek, sevgi göstererek, hal ile örnek olarak, değer verdiğini göstererek, hediye vererek, çocukların önemsediklerini önemseyerek, onları anlayarak, oynayıp şakalaşarak, temizliği ile örnek olarak ve çocuk olduklarını kabul ederek iletişim kurdu. Sevgi güven ve saygılarını kazandı. Ayrıca çocuklara emir vermedi, yapılacaklar listesi sunmadı, onları zorlamadı. Çünkü onlar çocuktu ve Peygamberimiz onların çocukluklarına saygı duyuyordu. Onlara Cennet, dünya, namaz gibi dini bilgiler hakkında öğretimde bulunmadan önce, onlara kendilerini değerli ve önemli hissettirdi. Kendisini sevdirdi, kendilerini sevmelerini sağladı.