Kardeş Filin halkının bundan 77 yıl önce yaşadıkları, hem de 7 Ekim 2023 gününden itibaren yaşadıkları ve yaşamaya devam ettikleri büyük felaketin acısı yüreklerimizi sızlatmaya devam ediyor.. Gazze şehitlerine Allah’tan rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum. Rabbim yardımcıları olsun diyorum. “Nekbe” veya “Nakba” genelde Filistinliler tarafından büyük felaket, büyük yıkım, büyük...
Merhum şairimiz Abdurrahim Karakoç’un “bayram” konulu sekiz şiirinden altısı Bayramlar Bayram Ola başlığını taşır. Hicran, gurbet, hasret, dert, elem, acı, çile, gözyaşı, firak, yokluk, gariplik ve yalnızlık duygularının ön plana çıktığı bu şiirlerin çoğunda âdeta bir hüzün geçidi vardır. Karakoç; Bayramlar Bayram Ola (2) şiirinde “Çocukken gördüğüm bayramlar hani?” mısraından...
Geçen hafta ilkokul 1., 2., 3. Ve 4. Sınıfları ziyaret ederek Ramazan ayı ve oruç ile ilgili sohbetler yaptık. Ramazan’ın anlamı, oruç tutmak; Orucun bizde neleri değiştirdiği, neleri güzelleştirdiği, irade ne demek ve irade terbiyesi ile ilgili soru cevap yaptık. Fikir alışverişi ile güzel söyleşiler gerçekleştirdik. Bu görüşmelerde çocuklarımızın verdiği...
Ramazan’la ilgili en eski hatıram “oruç” kavramının bendeki çocukça karşılığı. Artık “oruç”la “avuç” arasındaki ses benzerliğinin etkisinden midir, bilemiyorum; “oruç tutmayı” sabahtan akşama kadar avucumuzu sıkıca tutmak olarak anlamışım; açınca “oruç kırılıyor”. Üç dört yaşlarında olmalıyım. Ha, bu arada Urfa’da orucun bozulmasına “orucun kırılması” denirdi o zamanlar. Orucu bozmaya da...
Ramazan ayı geldi mi, sokakların havası bile değişir. Market rafları tatlı bir telaşla dolar, fırınlardan yayılan pide kokusu yürekleri ısıtır. İftar vakti yaklaşırken sokaklarda bir acele, evlerde bir heyecan başlar. Camilerde teravih coşkusu yaşanır, minarelerden yükselen mukabele sesleri yankılanır, sokak iftarlarında paylaşılan lokmalar gönülleri bir araya getirir. Ramazan, bereketiyle, dayanışmasıyla,...
Yaşı kemale ermiş olanlar eski Ramazanları hasretle yâd ederler. Bu hasretin altında çocukluğun o neşeli günleri vardır aslında. Hafızaların bir yerine saklanmış hatıralar Ramazanın gelmesiyle birlikte canlanır. Büyükler eski Ramazanları bugünkü hâliyle kıyaslar, küçüklere kendi çocukluklarındaki Ramazanları anlatmaya çalışırlar. Anlatılanların küçükleri ne kadar etkilediğini kestirmek zordur. Çünkü onlar kendi Ramazanlarıyla meşguldür. Kız, “Neden sahura beni de kaldırmadın?” diye annesine serzenişte bulunur. Anne, seslendiği...
Nelson Mandela, “Hayatta önemli olan, yaşadığınız değil, başkalarının hayatında nasıl bir fark yarattığınızdır.” der. Bu söz, hepimizin hayat yolculuğunda taşıması gereken bir pusula olmalıdır. İnsan, yaşadığı anların toplamından çok, başkalarının kalbine dokunduğu anlarla anlam kazanır. Peki, bizler hayatlarda nasıl bir fark bırakıyoruz? Nasıl izler bırakıyoruz? Her sabah uyandığımızda ve her...
Geçmişte toplum olarak dayanışma, saygı ve empati gibi değerlerimizle birbirimize bağlıydık. İnsanların acısı, sevinci ortak hissedilir; bir kişinin kaybı, bütün bir köyün hüznü olurdu. Çocukluğumda köyümüzde bir cenaze olmuştu cenaze evinden geldikten sonra televizyon izlemek istemiştik ve dedemin sert tepkisi ile karşılaşmıştık. Çocuk aklımızla anlam verememiştik bu tepkiye. Sonra ki...
Yurt dışında yaşadığım yıllarda ev adresime aileyi güçlendirmeyi hedefleyen kurumlarca ücretsiz video kasetleri gönderilirdi. Her videonun üzerinde belki de gönderildiği kurum ait “family first” ibaresi yer alırdı. Benim anladığım anlamda bir aile kurumunun yer almadığı o “yurt dışı” toplumunda aileye niye bu kadar vurgu yapıldığını anlamak güç değildi aslında. Aynı...
Psikologlar: “Çocuğa güvenin; özgüveni olsun, serbest bırakın, gözünün kurdunu kırmayın, isteklerini verin.” dediler, kontrolsüz güç oluştu; şimdi onları kontrol edemiyorlar. Psikologlar: “Önce birey olun.” dediler, bireyselliği öğrettiler; arkasından bencillik geldi. Kimse kimseye yardım etmedi, herkes ben… ben..! demeye başladı. Psikologlar şimdi de toplamak için: “Efendim çocuk eğitimi ile ilgili şöyle frenleme yapılmalı, böyle...
Çocuklarımız büyüdü ve serpildi. Küçükken yaşadıkları ve yaşattıkları halleri unuttuk. Şimdi ergenlik yaşında veya üzerindeler; akranlarına, yaşıtlarına özgü veya mahsus problemleri var. Bu problemler karşısına bazen gayri ihtiyari olarak ‘keşke küçük halleriyle kalsalardı’ diyoruz. Bazen de dünyanın zorluklarını kendi üzerimizde hissettiğimizde ‘keşke çocuk olarak kalsaydık’ diye iç geçiriyoruz. Çocukların büyümesinden sonra...