“Ey uykusu bombalarla bölünen bebekler Yağan karlar üstüne bu kan nerden damlıyor” Erdem Beyazıt Yeryüzü en hazîn, en kıyıcı, en lanetli, en tirajik, en adaletsiz günlerini yaşıyor. Ve en sessiz… En seyirci kaldığı… Arz-ı Mev’ud kızıl şalına bürünenlerin kulakları sağır, gözleri âmâ eden şizofrenik tepkileri, kan çanağına çevirdi mahzûn yürekleri. Ey başkasının ıstırabını...
11 Eylül’ün İsrail versiyonu ve müfredata Siyonizmi eklemek Hamas’ın dahildeki siyasi sorumlusu Yahya Sinvar 7 Ekim 2023 baskının mücerret bir prova olduğunu ya da denildiği gibi buzdağının görünür yüzü olduğunu ifade etmiştir. Bununla ne demek istemiştir? Onun bir iki yıldır tekrar ettiği bir parolası vardır. 11/11 ya da 1111. ...
Giriş Okuyucu düşünebilir: Hala Dewey’lerde miyiz? Yahut niçin Dewey? Başka sorular da sorulabilir. Şüphesiz farklı cevaplar her zaman mümkündür. Kaldı ki Tanzimat’tan beri Türkiye-Batı ilişkileri pek çok sırrı barındırır. Hele mesele maarif olunca anlaşmalar ve düzenlemelerdeki görünenlerin dışında görünmeyen yöntem ve usullerle sırlar katmerleşir. Dewey’nin gelişi, maarifin neredeyse ona teslimine...
Ahmet Kutsi Tecer’in, “Orda bir köy var, uzakta, / O köy bizim köyümüzdür. / Gezmesek de, tozmasak da / O köy bizim köyümüzdür…” diye başlayan, hatta okul şarkısı olarak da bestelenen şiirini çoğumuz biliriz. Şair, babasının köyü olan Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Apçağa’dan esinlenerek yazdığı bu beş kıtalık şiirle 1930’lu...
Balkan Notları-5 Balkan gezimizin beşinci gününde Resne’li Niyazi Bey’in meşhur konağına bir göz attıktan sonra Balkanlar’ın en eski şehirlerinden biri olan, Makedonya’nın tarih ve kültür cenneti Manastır’a (Bitola) varıyoruz. Manastır’da Şirok Sokağı, Eski Çarşı (Osmanlı Bedesteni), İshak Çelebi Camii ziyaret ettiğimiz yerler arasında. Ayrıca burada Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mezun...
“Çıkayım Gideyim Urumeli’ne, Arz-ı Hâl Edeyim Beylerbeyine” Balkanlar, bizim ikbâl ve idbâr zamanımıza şahit olmuş bir saha olarak, adından mülhem, baldan ve kandan mürekkep bir hatıralar yumağıdır. Akından akına at koşturan akıncı cedlerin, nâm-ı cemîli dillerinden düşürmeden zuhurat ve fütuhatla gönüller açtıkları, özü pâk, yüzü ak ve gözüpek mânâ erlerine...
Anadolu’da erenlerin ve şairlerin en çok dile getirdikleri temanın biri aşksa, diğeri dünyanın geçiciliğidir. Tevekkül, kişinin elinden gelen gayreti gösterdikten sonra sonucu Allah’a havale etmesidir. Gönül ehli tevekkülü “Bu da geçer yâ Hu” diyerek içselleştirmiş. Bu deyim, asırlardır tazeliğini korumuş. Günümüze kadar gelen en diri sözlerden olmuş. Bu da geçer’in anlamını...
O meşhur söz: ‘’Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer’’ diyerek seslenir ve hayal olmuş hatıraları maziden bir daha çağırır. Bizi bugüne getiren geçmişteki tüm yaşadıklarımız, bizim geçmişimizdir. Bugün bizi meydana getiren tüm yaşantılarımızı geçmişimize borçluyuz. Geçmişimizin bir döneminde hayatımıza basamak olan zor dönemlere ‘’mazi kalbimizde yaradır’’ demeyeceğiz. Biliyoruz ki...
Bazen bir şeyin bittiği ya da başladığı söylenmelidir. Yoksa insan bu tür şeyleri devam ettirmeye hatta iyileştirmeye çalışır. Çünkü insan bir yerde alışkanlığının çocuğudur. Bu bir hatadır aslında. Oysa bitirmek ve başlamak kimlik inşa eder ve aynı zamanda değişime kulvar açar. Bitirmeyi ve başlamayı fark etmeden yola devam etmek insanı...
Malûm olduğu üzere müfredât, “tek, yalnız” mânâsına gelen Arapça “müfred” kelimesine çoğul eki -ât eklenmesiyle oluşmuştur. Kubbealtı Lugatı’na baktığımızda ise ilk olarak “basit şeyler, mürekkep olmayan şeyler” mânâsına gelir. Ergun Göze’nin de belirttiği üzere “Talebe hocasından ders alır (…) Önce harfler, sonra müfredât, daha sonra da mürekkebât öğrenilir.” Dolayısıyla müfredâtın...