eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Açık
9°C
Ankara
9°C
Açık
Pazartesi Az Bulutlu
9°C
Salı Hafif Yağmurlu
7°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
8°C
Perşembe Çok Bulutlu
10°C

Nurcan ŞARLAYAN

İlk, orta ve lise eğitimini Kırıkkale'de, Üniversite Eğitimini Gazi Üniversitesi Meslekî .Eğitim Fakültesi'nde tamamladı. Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Yönetimi ve Denetim alanında Tezli yüksek lisans eğitimini tamamladı. "Estetik Eğitim" isimli tezi, aynı konuda yayımlanmış yazıları ve "Eğitimde Nezaket" adlı kitabı bulunmaktadır.

    Genel Eğitim ve Kültür

    Eğitim, genel eğitim ve özel eğitim olmak üzere iki açıdan değerlendirilir. Genel eğitimin alındığı ve verildiği ilk ve en etkin yer “aile”dir. İnsanların terbiye ve bilgi alma yetenekleri, ilk yaştan itibaren çalışma halindedir. Bu nedenle terbiye için, bir başlama yeri ve zamanı belirlenememektedir. Doğuştan önceki devreden itibaren, çocuk çok yönlü olarak aileden ve çevreden etkilenir. Aileden sonra en önemli terbiye çevresi “okul” dur. Okul, ailenin eğitim ve öğretim alanında bırakmış olduğu boşluğu tam olarak dolduramaz, fakat bu eğitim ve öğretimi, düzenler, yerine göre tamamlar. Genel eğitim, hem örgün hem yaygın eğitimin ürünüdür. Örgün eğitimde eğitim, programlar ile gerçekleşir, yaygın eğitimde ise kitle yayın araçları ve diğer bütün kaynaklar yolu ile aile ve okulun dışında sokakta, alışverişte, otobüste, sinema ve televizyon seyrederken de olumlu veya olumsuz yönde etkilenmeye devam eder.

    Eğitim, toplumun temel yapı taşıdır. Temel yapı taşı olması için eğitim ve öğretimin içerisinde hem ilim hem de terbiye olmalıdır. Bu şekilde verilen eğitim ile okur-yazar, ilimle düşünen ve araştıran bireyler yetiştirmekle kalmaz, duyan, işiten, bilen birey de yetiştirilir. Gerçek ve tam bir eğitim ve öğretim için sadece fikir ve zeka amacının olması bile duygusuzdur. Gerçek ve tam bir eğitim ve öğretim bireyde, hem fikir, hem his, hem de azim oluşturur. Eğitim ve öğretimin tam ve asıl olması şarttır. Memleketin savunması için projeler yapan, tasvirlerini yazan, ilim ile düşünen, araştıran beyinler yetiştirmesi yeterli olmaz; aynı zamanda bu kafaları faaliyet ve girişimciliğe yönlendirecek “namus, onur, aile, vatan” diyen; millet, maneviyat hislerini, cesaret, yiğitlik, taşıma ve takip kuvvetlerini vermesi de gereklidir. Genel eğitimde amaca ulaşılabilmesi, toplumun gerçek bir üyesi, iyi insan, iyi vatandaş yetişmesi, fikirlerde ve ruhlarda, daha iyi, daha güzel özlemi yerleşmesi için, ailenin, okulun ve her türlü çalışma kurumlarının fikir ve el birliği yapmaları gereklidir (Baltacıoğlu).

    Ziya Gökalp “Maarif ve Hars” isimli yazısında genel eğitimin yolunu şöyle göstermiştir : “Bir millette, yaygın eğitim yolu ile toplumdan bireye geçen fikirlerin ve hislerin bütününe ‘kültür’ adı verilir. Mesela her milletin konuştuğu samimi bir dili vardır ki, toplumdan bireye terbiye ile geçer. Yine her milletin türkülerinde, koşmalarında kullandığı samimi bir vezin vardır ki, bu da dil gibi yaygın eğitimle geçer. Yine her milletin, canlı olarak yaşadığı bir dili vardır ki, bu da terbiye ile geçer. Milletin ahlak ve güzellik duyguları da bireylerde bu yolla oluşur. Birey, milletin hukuk ve iktisat örflerini, felsefi ve ilmi eğilimlerini de böylece kazanır.”

    Eğitim, çocuğun gözetim ve büyüme süreci içerisinde terbiye ve oluşumunu içine alır. Esası disiplindir, öncelikle menfidir, yani hataların düzeltilmesinden ibarettir. İkinci olarak müspettir, esası öğretim ve rehberliktir ve kültürün bir bölümünü oluşturur. Eğitim, aynı zamanda insanı kültürle donatmalıdır. Kültür, eğitim ve öğretimi içine alır. Yeteneği yüzeye çıkaran da kültürdür. Eğitimi, insanı insan yapan süreç olarak gören Kant, eğitim ve öğretimden geçmemiş bir insanı kanun ve kural tanımaz bir kişi olarak görür ve bu sorunun da ileriki hayatta telafi edilemeyeceğini savunur.

    Eğitim süreci insan davranışına yöneliktir. Eğitimin, davranışları iyileştirmeye, geliştirmeye yönelik etkinlik gücü vardır. Eğitim, İsmail Aydoğan hocamızın tanımı ile “Düşünme biçimi oluşturma süreci” dir. Eğitim, amaçlı bir süreç olduğu kadar, kültür içerikli bir süreçtir, doğası gereği pozitiftir. Eğitimin esas amacı, insanların zihinsel kodlarını oluşturmaktır, ikincil amacı ise bilgi ve beceri kazandırmaktır. Kültür, insanlara doğru-yanlış, iyi-kötü, güzel-çirkin gibi hayatın anlamını verir, hayatı kolaylaştırır ve kimlik kazandırır. Kültür ile eğitim, insanlara düşünme biçimi aşılar. Kültür temelli eğitim; her ülkenin kendi kültürüne uygun eğitim yapmasıdır. Kültürünü temel alarak bütün unsurlarını öğreten, kültürünün gerektirdiği insan ruhunu önceleyen bir eğitim, gerçek bir eğitimdir (Aydoğan, 2016).

    Her insan, kendisinin de katkıda bulunabileceği bir miras devralır. Giderek zenginleşen bu mirasın içinde dili, adetler, gelenekler, değerler, inançlar hatta teknoloji bulunur. Bunların bütünü kültürdür. Eğitim insanın oluşturduğu kültürün bir ögesi; kültür insanın yaptığı her şeydir. Her kültür bu anlamda belirli bir düzenliliktir, bir sistemdir. Kültür, maddi ve manevi olarak iki gruba ayrılabilir. Manevi kültür, toplum bilincinin de bir öğesidir. İnsan bilincinin toplum yönünden şekillenmesidir. Maddi kültür sosyoekonomik, teknolojik alt yapılardır, üretim güçleri ve üretim ilişkilerinden oluşmuş, insanın maddi üretimlerinin ve ilişkilerinin bütünüdür.

    Eğitim tarihi incelendiğinde Türklerin üç ayrı eğitim döneminden geçtiği görülmektedir. İslam öncesi dönemde “güçlü, cesur, kahraman” yani “alp tipi” insan; İslami dönemde “alp-eren, ya da gazi-derviş tipi” günümüzde ise “, iyi vatandaş ve iyi üretici” özelliklerine sahip insan yetiştirmek temel amaç olmuştur.

    İslam Rönesans’ı denilen 8. yüzyıldan 11. yüzyıla dek eğitimin genel amacı, Erdemli, dürüst, adil, hoşgörülü, yardım sever, iyi, Allah’a ve peygambere inanan, bilim sanat ve felsefeyle uğraşan, çalışkan, bir iş sahibi olan bireyler yetiştirmektir. Bu dönemde yetişen Farabi, İbn-i Sina, Gazali, İbn-i Rüşd gibi düşünür ve bilginler, İslami eğitim anlayışını etkileyip geliştirmişlerdir.

    Özetle eğitim veren ilk kurum aile kurumudur. Okul ise, aile eğitiminin üzerine bilgi ağırlıklı eğitim ve öğretimle işlevini sürdürür. Ailede verilen eğitimin ya da okullarda gerçekleştirilen eğitim-öğretimin temel amacı bilgi, beceri, tutum, davranış ve duygunun kültür temelli verilmesidir.

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.