1. Yazıdan çok söze önem vermiş bu yüzden sözlü geleneği çok zengin ve çeşitli olan bir milletiz. Halk arasında yaygın şekilde söylenilen deyimler, atasözleri, ninniler, masallar, ağıtlar…sözlü geleneğimizin en önemli ürünleridir. Zaman içerisinde bunlar yazıyla geçirilmiş olsalar bile kaynakları ve özellikleri itibariyle sözlü geleneğe aittirler ve bu özellikleriyle zihinlerimizde yaşamayla...
Ötenazi, Yunanca bir kelime olup “iyi, güzel veya ıstırapsız ölüm” anlamına gelmektedir. Terim olarak ise “tedavisi bulunmayan hastalığa yakalanmış kişiyi bedenî ıstıraplardan kurtarmak için acısız olduğu düşünülen vasıtalarla hayatına son verilmesi” diye tanımlanır. Bu tamamen insan odaklı ve çerçeveli üretilmiş bir kavram gibi görünüyor. Bu kavramTürkçeye “ölüm hakkı”, Arapçaya ise “mevtü’r-rahme / el-mevtü’r-rahîm” (موت الرحمة/الموت الرحيم) diye tercüme edilmiş. Bu tercümeler bir cinayetehak anlamı...
Özellikle 18. yüzyıl Aydınlanma Dönemi’nden itibaren Batı dünyasında dinin, geleneklerin ve kültürün toplumsal ve siyasal hayattaki etkisi azalmaya başlarken bilim, rasyonalite ve seküler değerler ön plana çıkmaya başladı. Protestanlığın ve sermayenin etkisiyle insanlar adaletin, iyiliğin ve güzelliğin dinin hayattan el çektirilmesiyle oluşan boşluğunu çeşitli kurtarıcılar üreterek doldurdu. Bu kurtarıcılar kimi...
Gök giyinmek isteyenler bir dağ yoluna düşürmeli yolunu. Ayak izlerini izleyerek bir yolakta, yorula yorula dağa ağmalı ağır adımlarla. İnsan dağa yöneldiğinde yokluk yoluna düşer, ama varlıkla döner. Hani dergâh kapılarına yazılan “Edeple gelen lütufla döner” sözüyle ifade edildiği gibi. Dağdan indiği vakit, dağın eteklerinden tutup aşağıdan yukarı doğru baktığında...
Bazı sufi çevrelerde Seyyit Kutup alerjisi vardır. Kutup karşıtı olmak meşrebin olmazsa olmazı şartı gibi algılanıyor. Alamet-i farikası olarak görülüyor. Neden acaba bunlar nefsiyle uğraşmaz da Seyyid Kutup ile uğraşır? Halbuki Seyyid Kutup geçişli bir adamdır. Yani bütünüyle bir kesimin veya çevrenin adamı değildir ve onlara mal edilemez. Bir kesime...
Yaşadıkça Ankara Memiş Okuyucu’nun yaşayan Ankara’yı anlattığı bir şehir kitabı. Genellikle şehir kitapları geçmişi anlatır.Ahmet Rasim gibi yaşayan şehri anlatan çok az eser vardır. Memiş Okuyucu Yaşadıkça Ankara kitabında geçmişle bugünü iç içe anlatmış. Ankara’nın yakın tarihine bugünden bakmış. Özellikle şehrin kalbi Ulus civarındaki mekanların okumasını yapmış. Bir yandan şehrin...
Eğitimin Millîliği ve Maarif Düşüncesi Tema: Eğitimde Yerlilik ve Millîlik Tevhid/Din, Kültür Havzası, Medeniyet Havzası/Vatan/Küresel Türkiye, Felsefe, Türkçe, İlim/bilim, Meslekî Eğitim, Üniversiteler BİLDİRİ ÖZETLERİ İÇİNDEKİLER 1-Prof. Dr. Celal TÜRER: Milli Bir Eğitimin Felsefesi-Yerel ve Modern Boyutu Türk eğitim sisteminin asli sorununu “devamlılık gösteren felsefi bir temelden” yoksunluk yani...
İkili ilişkilerde veya evliliklerinde veya aile içinde “kül yutmam” tavrıyla hayatlarını devam ettiren ve bununla da övünen nice insanla karşılaşırız. Kendilerini kandırılamaz konumunda konuşlandırır bu insanlar. Kandırıldıkları zamanlar da olur. Onu da kamufle etmek için şöyle bir cümle kurarlar: “Sen beni kandırdın sanma, her şeyin farkındayım.” Bunların çoğu okumuş yazmış...
Geçtiğimiz günlerde Hocam Orhan Okay’ı âhiret yolculuğuna uğurladık. Mekânı cennet olsun. Sizler de takdir edersiniz ki insanın, ölen birinin ardından onunla ilgili duygularını ortaya dökmesi hiç de kolay bir iş değildir… Hele o insan sevip saygı duyduğunuz, değer verdiğiniz birisi ise… Bir insan düşünün ki hayatının en az bir veya...
28 Şubat döneminin muktedir jandarma kumandanı ölmüş. Şener Eruygur’u bugünün nesli bilmez. “Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke”-“312 general davası”ndan beni mahkum ettirmek için RTÜK’e ve Telekom’a karakol kurdurmuştu. Onunlu ilgili 5.5.2009 (Vakit) tarihli yazımızı hafıza tazelemesine vesile olması dileği ile sunuyorum:* Onu âniden televizyonda gördüm. Epeydir görmemiştim. Nasıl sevindim...