O meşhur cümle “serum akmıyor” bu cümleyi duymayan meslektaşım yoktur eminim. Hemşire hanım diye başlık atmamın nedeni ise hâlen halkımız bir hemşirenin hanım, bir doktorun ise erkek olacağını düşünmesinden kaynaklı. Halbuki ne kadar iyi, profesyonel, işini düzgün yapan erkek hemşirelerimiz ve hanım doktorlarımız mevcut.
Gelelim seruma, bu cümleyi herhalde tekrar tekrar duymayan arkadaşımız yoktur. Sabahtan teslimi alır, dosya işlerini halleder tedaviyi hazırlar ve uygularız. Tedavi bitti, yorulmuşuzdur ve bir bardak sıcak çay ile soluklanmak üzere iken o ses koridorda yankılanır *hemşire hanım serum akmıyor*…
Hastalarımızın ya da yakınları açısından hemen hastanın olduğu yere intikalimiz gerekir. Tabi biz hemşireler de insanoğlu olarak iyi hizmet verebilmek adına ne kadar büyük bir fedakârlıkla çalıştığımız bilinir. Ama yine de zaman zaman -neden bu kadar geç geliyorsunuz- sözlerini duyduğumuz olur. Peki bilin bakalım serum neden akmıyor? Çoğu zaman hastaların kollarını bükmelerinden kaynaklı akmıyor oluyor, serum.
Tabi ki aklınıza neden eklem yerine damar yolu açıyorsunuz ya da damar yolu tahrip olduğu için serumun akmadığı soruları gelebilir. Teorik de yani okulda öğrendiğimiz şudur; uzvun (genelde serviste bu uzuv kol olarak seçiliyor) uç kısımdan başlayıp sırayla yukarı doğru gidilmesi gerektiği öğretilir ve 72 saatte bir damar yolu hastane enfeksiyonları ile karşılaşmamak adına değiştirilmesi gereklidir. Ama hastaların genelde ajite (fazla duygusallık ve korku göstermeleri) olması nedeniyle daha geniş damarların bulunduğu eklem bölgesindeki kolun iç kısmını kullanıyoruz. Kurallara uyup üç güne bir damar yolu değiştirmek istediğimizde ise genellikle hasta/hasta yakını “hemşire hanım sabah taburcu olacağız dursun / serum çok iyi gidiyor hemşire hanım değiştirmeyin / benim damarlarım kötü dursun” gibi cümleler ile tadevi sırasında değişmesi gereken damar yolu hemşireye değiştirtilmez. Ve sonuç *hemşire hanım serum akmıyor* sesi ile koridor inler.
Bu konu dışında bir konuya daha değinmek istiyorum. Özellikle günümüzde parça parça öğrenilmiş hasta hakları adı altında ve yöneticilere ya da üst mevkilere daha kolay ulaşılması ile hasta ve yakınlarından başhekimlik, cimer gibi yerlere şikayetler artmış vaziyette. Tabi ki hizmet alan olarak daha iyiyi talep etme, yanlış bir uygulama ya da sağlık çalışanı kaynaklı hasar meydana gelmiş ise şikayet etmeleri kadar, haklarını aramaları kadar doğal bir durum yok. Lakin bu kolay ulaşım ve insanlarımızın olayı tümüyle analiz etmeden fevri çıkışlar yapması zaman zaman hemşireleri üzebilmektedir.
Sağlıkta şiddet haberlerini sıklıkla görüyorsunuzdur. Hamile bir hemşirenin tekmelenmesi, bir doktorun ya da diğer sağlıkçı arkadaşlarımızın en basitinden üzerine yürünmesi durumlarını haberlerde, sosyal medya da görmüş olacaksınızdır.
Birkaç gereksiz şikayet örneği vereyim.
*Çocuğuma mor damar yolu yerine sarı damar yolu açan hemşire hakkında işlem yapılması talep ediliyor.
*Acil serviste karın ağrısı ile gelen hasta, trafik kazası ile gelen hastanın ondan önce içeri alınıp tedavisine başlanılmasını, çok bekletiyorlar bizi diye şikayet ediyor.
*Nöbetçi doktoru serviste yatan hasta acile servise neden gitti neden burada değil diye şikayet ediyor.
*Serviste tedavi yapan hemşireyi neden o hastanın tedavisi önce yapıldı diye şikayet ediliyor.
*İstediği zaman ağrı kesici yapılmıyor diye şikayet ediliyor.
Yani anlayacağınız aslında olayı analiz etmeden, sırf kendisine öncelik verilmesi gerektiğini düşündüğü için şikayet ediliyoruz. Bizler bu işin eğitimini almış kişiler olarak hasta için hangisi daha uygun karar verebilecek düzeydeyiz. Hasta ya da yakınları sadece canının acısına bağlı bir şeyleri talep ederken, bizler diğer bulguları ve diğer hastaları da göz önünde bulundurarak belli bir sıralama oluşturup işleri yapmaya uğraşıyoruz. Neden uğraşıyoruz diyorum, çünkü gerçekten ülkemizde hemşiresinden diğer sağlıkçılara kadar bir çok alanda eksik kişi olarak hizmet vermeye çabalıyoruz. Üstelik bu eksiklik fazla mesailer ile kapatılmaya çalışıyor. Ama şunu unutmamakta fayda var, bizlerinde birer ailesi anne/babası, evladı bakmakla yükümlü olduğu kişiler, yetişmesi gereken işler, yapılması gereken görevler, yani kısacası dışarda da bir hayatı olan sağlık çalışanları var. Hâl böyle iken biraz daha sevgiyle ve anlayışla bakmak gerekiyor, biz sağlık çalışanlarına da… Bir yudum sevgidir beklediğimiz..
“Karıncayı bile incitmem” deme, bileden incinir karınca…
Söz söylemek irfan ister, anlamak insan...
Yüksek değil daha yüksek lisans diploması bu cümle karşısında anlamsız kalıyor: “Çoğu zaman hastaların kollarını bükmelerinden kaynaklı akmıyor oluyor, serum.” İnsan Türkçeyi sosyal medyadan öğrenmemeli.
Hiç kusura bakmayin size anlayiş gosteremiyoruz,hasta psikolojisi diye bisey var,bi zahmet hastayi anlamak zorundasiniz,bu meslegi secerken bu anlamda da egitsinler sizi de hazirlikli gelin,eviniz colul cocugunuz varsa da calismayin veya baska meslek secin ogretmenlik gibi kolay meslek mesela