Merhabalar efenim, bu yazıda HEMŞİRELİĞİN ETİK KODLARINI işleyeceğim, lakin bunları sayınca sizde benim gibi “bunlar insan olmanın şartı” diye düşünebilirsiniz, yani hemşireliğin etik kodları aslında insanlığın kodları da diyebilirim.
Etik nedir? Ethos, yani kişilik, karakter demek olan etik. Doğru davranışta bulunma, doğru insan olma, insani değerler üzerinde düşünme pratiğidir, etik. Etik kavramı sıklıkla ahlak kavramı ile karıştırılsa da; ahlak daha çok toplumsal, kültürel yapı ve gelenek göreneklere hal ve şekil alırken, etik daha fazla doğru yaşama yönelmiştir. Yani toplumsal değerler, dini inançlar, kültürel yapılıklara göre ahlak anlayışı değişse de, doğru herkes için doğrudur ve insancıl yaklaşım gerektirir.
Hemşireliğin etik kodları dört ana maddeden oluşmaktadır, bunlar: “ 1)Zarar vermeme/ yararlılık ilkesi, 2)Özerklik/ bireye saygı ilkesi, 3)Adalet ve eşitlik ilkesi, 4)Mahremiyet ve sır saklama ilkesi” şeklinde belirlenmiştir. Görüldüğü gibi hemşirelikte etik ilkeler aslında insanlığın, insan olmanın kodlarını, alt yapısını oluşturuyor. İnsan ile çalışan, insan hayatına dokunan, genellikle de insanların bir başkasının yardımına ihtiyaç duyduğu anda devreye giren hemşirelerin, böyle ilkeleri benimseyerek çalışması tam bir ustalık işi diye düşünüyorum. Zaten hemşirelik mesleğine başlarken de, mezuniyet töreninde edilen hemşirelik yemininin içeriği de tam olarak etiği ifade ediyor diyebiliriz.
İlk olarak 1893 yılında Lystra Gretter tarafından oluşturulan hemşirelik andı, günümüzde şu şekilde okutulmaktadır. Yüklenmiş olduğum sorumlulukların bilincinde, geliştirdiğim anlayış ve becerilerimle, herhangi bir ırk, inanç, siyasal veya sosyal düzen ayrımı gözetmeksizin, hastalarıma bakacağıma, hayatı korumak, ıstırabı hafifletmek, sağlığı yüceltmek için gereken her türlü çabayı göstereceğime; bakımım altındaki hastaların, bütün değer ve dini inançlarına saygı duyacağıma, bana birileriyle ilgili olarak verilen tüm bilgileri saklayacağıma, hayatı ya da sağlığı tehdit edebilecek her türlü girişimlerden sakınacağıma; sağlık mesleki bilgi ve becerilerimi en üst düzeyde tutmaya çalışacağıma, sağlık ekibinin bütün üyeleri ile işbirliği yapacağıma ve onları destekleyeceğime; bunların tümünü yaparken, uluslararası hemşirelik ahlak yasasının onurunu korumak için gerekecek bütün çabaları sarf edeceğime ve hemşireliğin bütünlüğünü koruyacağıma ant içerim.
Karıncayı bile incitmem deme! Bile’den incinir karınca. Söz söylemek irfan ister, anlamak insan..(Fuzuli).
İnsan ile ilgilenen bir meslek dalı olduğu için insanı anlamak bizim çok önemli. Zarar vermeme/ yararlılık ilkesi de en önemlilerinden biri, biz fiziki ve patolojik bozukluğu olan bireyler dışında ruhsal hastalıkları olan kişiler ile de ilgileniyoruz. Büyük bir hastalığı olmasa bile insan dediğimiz duygusal varlık, grip olduğunda bile farklı bir hal içerisine girebiliyor, söyleneni farklı algılayabiliyor. Tıbbi terimlerin, eğitim hastanelerinin, araştırmaların olduğu bir durumda biz hemşireler devreye giriyor. Gerek hastanın ya da yakınının, durumu anlayabilmesi yahut tedavi sürecini takip eden doktorun, hastanın değişen durumu hakkında bilgilendirilmesi konusunda kilit rol oynuyoruz. Bu yüzden bu ilke bizim için ilk sırada geliyor. Hastada oluşabilecek riskleri önleme/ en aza indirme, güvenliği sağlama, yapılan işlemlerin doğruluğu ve hastada oluşabilecek sonuçlarını izleme, yönlendirme gibi görevleri bilim ve teknolojiyi de göz önünde bulundurarak taburculuğunu sağlama önceliğimizdir.
Günümüzde yaşam tarzlarının değişmesi, kişilerin olayları algılaması ve ifade etmesindeki değişikler göz önünde bulundurulduğunda “saygı” kelimesinin ön plana çıktığını görmekteyiz. Yapıcı bir davranış tarzının benimsendiği, ön yargı oluşturulmaksızın, herhangi bir kişi/olay/durum karşısında ölçülü davranma saygı olarak ifade edilmektedir. İnsan dışında belki bir hayvana, belki bir ağaca merhamet, hürmet, sevgi gibi duyguları içinde barındıran; kibarlık, nezaket, hoşgörü gibi davranışları içeren bir tutumdur aslında, saygı. Yani insanlığın olmazsa olmazlarından bu saygı dediğimiz şey. Her meslekte olması gerektiği gibi, biz hemşirelerin etik kodlarından “özerklik/bireye saygı” biridir. Hastanın bakımından, tedavisine kişinin mahremiyetini koruma, bakıma kimlerin katılacağına karar verme, tedaviyi reddetme ya da nasıl ilerleyeceği konusunda, bedensel bütünlüğüne dair uygulanacak olan işlemlerde saygı ön planda tutulmaktadır. Kişinin ya da yasal temsilcisinin, bazı durumlarda yazılı bazı durumlarda sözlü onamını almak da bu hususta önem arz etmektedir. İnsanlarımızın hastaneye yatışta kullandıkları bir söz var “ne kadar çok evrak imzalatıyorsunuz” aslında hemşire arkadaşlarımız genel olarak o imzaladığınız evrakların neler olduğunu kısaca ifade ediyor sizlere. İşte o evraklar yapılacak olan işlemlere karşı bize verdiğiniz yetkidir aslında. Öyle ki acil durumlarda bireyin yaşamını korumak üzere gerekli hemşirelik bakımını da rıza almaksızın uygular.
Hemşirelerin, hatta diğer sağlık çalışanı arkadaşlarımızın en çok zorlandığı ilke ise “eşitlik ve adalet” diye bilirim. Bunun sebebi aslında hastaneden hizmet alan insanların ya konuya hakim olmama yahut hastalık psikolojisi ile kendini öncelikli hissetmeleri olabilir. Bizler çalışırken hiçbir hastamızı diğerinden ayırt etmiyoruz, bizler için ne erkek ne kadın, ne çocuk ne yetişkin fark etmiyor hepsi bizim için hasta yani hepsi eşit lakin triyaj dediğimiz durum söz konusu. Eğer hemşire, sağlık çalışanı triyaj yapmazsa adil/ adaletli olamaz! Arama motorlarına adalet ve eşitlik yazdığınızda çıkacak görsellerde en çok göze çarpan, boyları farklı üç kişinin bir perdenin arkasına bakma çabaları ya da penguen/balık/kuş/fil gibi hayvanları aynı sınava girmeleri eşitlik olarak görülebiliyor fakat adil olmuş olmuyor. Hastanelerde aynı bu şekilde herkes hasta ve yardıma ihtiyacı var evet ama; trafik kazası ile kanamalı bir hastanın acile başvurması ile karın ya da baş ağrısı ile gelen hastaya, ikinizde hastasınız sıraya göre içeri alacağız çünkü eşit haklara sahipsiniz demek adil olmuş olmuyor. Bizler hastaların durumuna göre öncelik vermek zorundayız. Kısaca bizler hizmet verirken önceliği olan hastaları göz önünde bulundurarak, cinsiyet, ırk, dil, yaş ayrımı gözetmeksizin, hiçbir kişisel çıkar düşünülmeden, bireylerin ihtiyaçları doğrultusunda zamanı, emeğimizi ve diğer kaynakları eşit şekilde kullanarak hastalarımızın taburcu olması için uğraşıyoruz.
Ve son ilke “mahremiyet ve sır saklama” ilkesi. Hem yasal olarak hem insani olarak en özel anlarına şahitlik ettiğimiz, yanınızda olduğumuz kimi zaman bilinci olmayan hastalarımızın bile olduğunu düşündüğümüzde bu ilke de ön plana çıkıyor. Bireyin kendisinin ya da birinci derece akrabasının dışında hastaya ait hiçbir bilgi, doküman paylaşılmadığı gibi hastalarımızın bize ifade edebildiği sözlerde bizim ve hastamız arasında kalıyor. Hani derler ya “söyleme sırrını dostuna, dostununda dostu vardır söyler dostuna” bizler tıbbi kısmı meslektaşlar arasında tartışsak bile, hastalarımızın ismini ya da sırrını birbirimizle dahi paylaşmıyoruz.
Ne güzel söylemiş Yunus Emre Cümleler doğrudur, sen doğru isen; doğruluk bulunmaz sen eğri isen… sadece hemşireliğin etik ilkeleri olarak değil, insanlığın kodları olan bu değerleri hayatımızın her anına katabilmek ümidiyle, esen kalın.