Küçük bir su damlasından oluşan âdemoğlu… Doğduğu an itibariyle başlıyor, açlık mücadelesine. Her saat başı yemeğini arayan o küçük bebek büyüyor günden güne, büyüyor ve yemeğini aramaya devam ediyor.
Süt hakkıyla başlayan bu arayış her gün, her anımıza sirayet ediyor. Basit bir karın tokluğu meselesi insanoğlunun bütün yaşamını şekillendiriyor. Bu arayış ile oluşmadı mı sizce de ticaret, meslekler, hatta akrabalık/arkadaşlık ilişkileri bir durup düşünmek lazım.
Nasıl yeni doğmuş bebeğin süt hakkıysa, onu ondan alamıyor ya da almamamız gerekiyorsa insanların da bu mücadele de oluşturdukları mesleklerinde belli kuralları, kişilerin belli hakları var, olmalı da!
Peki nedir bu hak dediğimiz olay? Aslında hak kelimesini araştırdığımızda birden fazla tanım yapılmış olduğunu görürüz. Bunlardan bir kısmını şöyle sıralaya biliriz;
- Hukuka uygunluk, adalet, hukukun gerektirdiği ve birine ayırdığı kazanım, kazanç
- Pay, emek karşılığı kazanılan ücret
- Bir kimsede, yapılan bir olayda, bir şeyde emeği bulunmak
- Bir şeyin isteğe uygun olabilmesi için gereğini tümüyle, gerektiği biçimde yerine getirmek, gerektiği kadar emek harcamak
Hak tanımlarına baktığımızda, genellikle “emek vermek” kelimesinin öne çıktığını görüyoruz. Peki, sizce sadece emek vermek mi gerekiyor bir şeyleri hak etmek için ya da hakkımız olması için, eğer öyleyse “süt hakkı” ne ki? Galiba, ben bu soruya evet diyeceğim. Süt bebeğin hakkı olsa bile o bebeğin o sütü alması için çabalaması gerekiyor, emmesi gerekiyor yani onunda emek vermesi gerekiyor. Sütü almak için uğraşan bebeğin hakkı var da, onu emzirmek (emziremese bile doyurmak için uğraşan) annenin hakkı yok mudur dersiniz. Tabi ki onun da hakkı var, babanın da hakkı var. O bebeğin büyümesinde emeği geçenlerin hakkı var, okulda bilgi aldığı öğretmeninin hakkı var. Var da var aslında biz insanlar birbirimize muhtaç ve birbirimiz üzerinde emeği, hakkı olan varlıklarız.
Meslek dediğimiz olaylarda karşılıklı olarak birbirimize sorumluluklarımız var, yaptığımız yahut yapmadığımız olaylarda/işlerde hatta belki bazen bir söz ve ya mimiklerde bile birbirimiz üzerinde etkimiz oluyor, hakkımız geçiyor. İnsan canıyla uğraşan biz sağlık çalışanlarının da hakları ve sorumlulukları olduğu gibi bakım verdiğimiz hizmet ettiğimiz hastaların da hastanede sahip olduğu haklar mevcuttur.
Birçok insan hasta haklarını bildiği gibi, birçoğu da hasta hakları ile ilgili yetersiz bilgiye sahip olduğu görülmektedir. Aslında temel insan haklarının sağlık hizmetlerine yansıması olan hasta hakları ile ilgili yönetmelik 1998 de resmi gazetede yayınlanmıştır. Ve en son yönetmelik değişikliği 2019 Ocak ayında 30657 sayılı resmi gazetede ilan edilmiştir. Burada sizi sıkmadan hasta haklarının bir kısmından bahsetmek istiyorum.
1.Adalet ve Hakkaniyete Uygun Olarak Faydalanma
Bu hak ile ilgili şunu gönüllü rahatlığı ile söyleyebilirim, biz sağlık çalışanları ve özellikle de hemşireler olarak verdiğimiz bakımda protokol hasta gibi ayrım yapmıyoruz. Bizler için önemli olan hastaların hepsine en hızlı şekilde en doğru tedaviyi uygulamaktır. Bir hastayı diğer bir hastanın önüne koyuyorsak eğer, bilin ki bu hastaların ihtiyaç durumlarına (triyaj önceliğine) göre belirlenmiştir.
2.Bilgi İsteme
Hastaların aldıkları tedaviyi, uygulanan ilaçları, tanısı, tedavi aşamalarını gibi konuları ve imzaladıkları evrakların içeriği ile ilgili bilgi alma hakları mevcuttur.
3.Sağlık Kuruluşunu Seçme ve Değiştirme ile Personeli Tanıma, Seçme ve Değiştirme
Herhangi bir rahatsızlık durumunda kişiler istediği kuruma (poliklinik olarak) başvuruda bulunabilir. Fakat burada önemli olan bir husus var! Herhangi bir tanı ile bir hasta yatan hasta servislerine yatırılıyor ise yatacağı servisi, hastalığına göre alacağı tedavi doktor tarafından belirlenmektedir. Acil bir durum yoksa yahut hastanın bir başka hastaneye gitmesinde engel olacak bir durum yoksa hasta kendi rızası ile yatacağı hastaneyi değiştirebilir, tabi ki bunun için bütün riskleri kabul ettiğine dair evrak imzalayarak yapabilir bunu. Eğer aksi bir durum varsa yani hastanın acil ameliyatı yada yer değiştiremeyecek kadar ciddi problemleri varsa doktor hastanın gönderilmesine karşı çıkabilir. Burada önemli olan kişinin yaşama önceliğidir. Yani bir karar verirken karşılıklı karar verilmesi gerekmektedir. Servislerde size bakım veren hemşirenin ya da personelin de haklı bir sebebiniz varsa değiştirmesini talep edebilirsiniz, tabi ki yeterli hemşire ve personel o serviste mevcut ise.
4.Öncelik Sırasının Belirlenmesini İsteme
65 yaş üzeri, acil ve adli vakalar ile engelli bireylerin öncelik sırası mevzuatta belirtilmiştir.
5.Bilgilendirme, Kayıtları İnceleme ve Düzeltilmesini İsteme
6.Mahremiyete Saygı Gösterilmesi
7.Tıbbı Müdahalede Hastanın Rızası ve İzni, Tedaviyi Reddetme ve Durdurma
8.Güvenliğin Sağlanması
9.Refakatçi Bulundurma
10.İnsanı Değerler ve Dini Vecibelere Saygı Gösterilmesi
5-6-7-8-9-10. maddelerde de sağlık çalışanları olarak gerekli özeni göstermekteyiz. Özellikle hemşirelerin hasta ve diğer sağlık çalışanları arasında köprü konumunda olduğumuzu ve hasta haklarına karşı da “hemşireliğin danışma/eğitim/iletişim” gibi rollerinin ön plana çıktığını ve üzerinde hassasiyetle durduğumuzu belirtmeliyim.
Her alanda olduğu gibi hastanelerde de birçok çalışan emek harcıyor, yeri geliyor evde hasta çocuğunu bırakıp başka çocuklara, insanlara koşuyor. Birbirimiz üzerinde haklarımız olabilir, hakkımızı talep edebiliriz, en iyi şekilde muamele görmek istiyor olabiliriz lakin bir şeyleri talep ederken, birileri için bir şeyler yaparken önce birkaç saniye de olsa durup talebimizin ya da yaptığımız hareketin, işin doğruluğundan emin olalım.
Adaleti bol, hakkaniyetli bir dünya da yaşamak ve yaşatmak dileğiyle…