Modern çağın en bariz özelliği kutsalının olmamasıdır. İçine aldığı her şeyi kutsaldan arındırır modernizm. Toplumu, insanı, hayatı, bakış açılarını; kutsalı olmayan toplum, kutsalı olmayan insan, kutsalı olmayan eğitim, kutsal olmayan hayat ve bakış açısı haline getirir. Bunun post modern gibi türevleri de aynı manaya gelir. Benzer şekilde modern toplumun değişik adları olan liberalizm, kapitalizm yahut neoliberalizm gibi kavramlar da kutsaldan arındırılmış durumları izah eder. Mesela liberal ekonomi kutsalı olmayan ekonomi demektir. Bundan dolayı modern insan, helal olan on liranın haram olan yüz milyar liradan daha değerli olduğuna inanamaz.
Modern eğitim de öyledir. Hiçbir kutsalı kabul etmez. Meselelere kutsal gözle bakmaz. Tarihi, edebiyatı, şiiri hatta dini, matematik gibi görmesi bundandır. Mesela modern insan çok çalışınca çok kazanacağını zanneder. Çok çalışan insanın sadece çok yorulacağına aklı ermez. Rızkın sahibinin rızk konusunda endişe etmeyin emrini, inandırıcı bulmaz bu nedenle.
Modern eğitim, inanmayı önermez, bilgilenmeyi öne çıkarır. İnanmak kutsalın işidir çünkü. İnanmayı bile bilgiyle yapar. İnancın tekeden bile süt çıkarabileceğini ancak teville anlaması bu yüzdendir. Bilgi kutsaldan arınınca geride kalanın ceset olduğunu bilmez. Bilginin mahiyetinin ve değerinin kültürden mülhem olduğunu da bilmez. Kendisine öğretilen evrensellik girdabından çıkamaması bundandır. Bu nedenle mesela ölçme ile değerlendirmeyi ayırt edemez modern insan. Oysa “öğrenci sınavdan 70 aldı” ölçmedir, bunun anlamı (geçti mi kaldı mı) bir değerlendirmedir. Bunu da kültür yapar. Bu nedenle evrenselliğin bir ölçme işi olduğu, değerlendirmeyi kültürün yaptığı anlatılamaz ona. Aynı zamanda hayatın bir ölçme değil değerlendirme olduğu da.
Kutsal olanı gökte arar. Yeryüzüne egemen olan bir göğe aklı ermez modern insanın. Yerden göğe çıkılacağını sanır, anlatılmaz ona gökten yere yükseleneceği. Bu nedenle yukarı çıktıkça düştüğünü göremez. Sanır ki çıkmak yukarı doğru, inmek aşağı doğrudur. Bir aşağı ve yukarı bırakmayan post mondernite, kafasını iyice karıştırır onun.
Bundandır parçalıdır kafası, düşüncesi, hayatı, bakışı ve yaşantısı… Özel ve kamu diye iki hayatı vardır, kişisel düşüncesi ile kamu (iş, akademik vb) düşüncesi farklıdır. Bu nedenle tarafsız olmak diye tuhaf bir derdi vardır. Belirgin bir kişiliği olmadığından gittiği her kaba göre biçim alır. Kimle konuşuyorsa ona göre davranır. Rol yapma konusunda ustalığı da buradan gelir.
Geleceğe odaklanır kutsalı olmayan insan. Geçmişin tek özelliği geçmişliğindendir. Bu nedenle deneye önem verir. Tecrübe eskiye ait nostaljik bir özelliktir. Hayat boyu öğrenmek diye bir şeye inandığından, tecrübeli olmak iyi bir şey değildir. Durağandır ona göre tecrübe.
Hâsılı kelam, kompradorlar bizde çok etkili. Sömürgeci bir eğitimin beklenen akibeti modern insan yaratmaktı. O da oldu. Modern insan yani sömürgeleşmiş insan şimdilerde “eğitimi nasıl kaliteli hale getiririz”in yani “nasıl modernleştiririz”in bir başka ifadeyle “nasıl sömürgeleştiririz”in peşinde koşmaya devam ediyor.