eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Açık
17°C
Ankara
17°C
Açık
Pazartesi Açık
20°C
Salı Açık
22°C
Çarşamba Az Bulutlu
22°C
Perşembe Çok Bulutlu
21°C

Sanatkâr Ruhlu Padişah: III. Selim

   ”Darüssade ağası İdris Ağa, seher vaktinde Sultan Selim’in kalmakta olduğu daireye gidip amcası Sultan Abdülhamit’in can emanetini teslim ettiğini, saltanat nöbetinin kendilerine geldiğini arz ettiğinde takvimler miladi 1789 yılını gösteriyordu.

III. Mustafa ve Mihrişah Sultan’ın oğlu olan III. Selim, 1761 yılında doğmuştur. Osmanlı hanedanına 40 yıl aradan sonra gelen ilk şehzade olduğu için doğumu bir hafta süren büyük şölenlerle kutlanmış, Yavuz Sultan Selim gibi cengâver bir padişah olması için adı Selim konmuştur.  Küçük yaşlarından itibaren ata binmeyi, ok atmayı, devlet yönetmeyi öğrenerek tahta hazırlanmışsa da içindeki sanat aşkı güçlü bir padişah olmasından önce sanatkâr bir sultan olarak anılmasını sağlamıştır.

Saltanatı döneminde pek çok yenilik yapan Sultan Selim, şehzadeliğinde kafesteyken ülkenin durumunu kontrol ediyordu. Tahta çıkınca ilkin savaşa gitmeden maaş alan,  fitne çıkararak halkı ayaklandıran, talim yapmadığı için askerlik vazifesini yerine getiremeyen yeniçeri ocağının karşısına “Nizamı Cedid” adında yeni bir ordu kurdu. İmar işlerine ağırlık verdi, eğitim ve kültür hareketleri başlattı, kâğıt fabrikaları, matbaalar, cam fabrikası kurdu, mühendishaneler açtı. Hükümdarlığı iç ve dış siyasette pek çok önemli olaylarla dolu geçti. Kendisinin milletin selâmeti için vazifelendirildiğine inandığı için elinden geldiğince bu yolda çalıştı. Avrupa’ya gönderdiği elçiler vasıtasıyla oradaki gelişmeleri takip ettiğinden Batı’ya uyum sağlamamız gerektiğini düşünerek yaptığı yenilikler ne yazık ki düzenlerinin bozulmasını istemeyenler tarafından fitne sebebi sayıldı. Yaptığı fedakârlıklara rağmen yenilikçiliği, Batıcılığı, dinden çıktığı ve zürriyeti olmaması gibi nedenlerle suçlanarak padişahlık yapamayacağı ileri sürüldü. Sadrazam Köse Mûsâ Paşa ve Şeyhülislâm Topal Atâullah Efendi tarafından yeniçeriler, nizamı cedide karşı kışkırtılarak “Askere setre pantolon giydiren gavur padişah istemeyiz!” diye ayaklandırıldılar. Boğaz yamakları tarafından başlatılan Kabakçı Mustafa adlı bir yeniçeri önderliğindeki isyanla on sekiz yıllık padişahlığı sona erdirilerek tahttan indirildi. yumuşak huylu, hoşgörülü, çok bağışlayıcı ve merhametli olan Sultan III. Selim  “Bütün bunlara sebep benim hilmimdir” diyerek IV. Mustafa’ya aynı yumuşak başlılıkla tahtı teslim etti.

Sanatkâr mizaçlı III. Selim,  “İlhâmî” mahlasıyla hacimli bir divan oluşturacak kadar şiirler yazmış, iyi bir şairdir.  Galata Mevlevihanesi Şeyhi ve divan edebiyatının son büyük şairi olarak adlandırılan Şeyh Galip’le yakın dostluğunun da sanatkârlığında etkisi vardır elbet. İçe kapalı bir ruh halini yansıtan şiirlerinin yanında savaşlar sebebiyle hamasî üslûpla yazdığı şiirleri de vardır. Mûsikişinaslığını şairliğinden üstün görse de iyi bir şairdir. Tahta çıkmadan önce geçirdiği Kafes yıllarının bunaltıcı ve hareketsiz ortamında kendisini müzik ve edebiyata vermesi sıkıntılarını hafifletip ruhunu dinlendirmiş olmalıdır.  Sultan III. Selim, Türk müziğini iyi bilen, bu alanda çok sayıda eserler veren, sanatçıları destekleyen ve dönemin müzik âlimleri ile yakından ilgilenip onları nazarî çalışmalar yapmaları konusunda teşvik eden bir padişahtır. Sanat değeri yüksek besteleri vardır.

İlk müzik hocaları “Kırımlı Hâfız Ahmet Kâmilî Efendi ve tanbur hocası Tanburî İzak’tan aldığı derslerle kendini geliştirmiştir. Sanata ve sanatçıya çok değer verirdi. Sarayda Enderun’daki sazende ve hanendelerle haftada bir gün küme fasılları yapılıyordu.  Bunlardan birine geç kalan Tanburi İzak’ı, harem ağaları içeri bırakmamışlar ve biraz da incitmişler. Bunu duyan padişah hocasını içeri almayan harem ağasını “Senin gibi binlerce adam bulurum ama İzak gibi bir üstad bulamam.” diye azarlamış, hocasını huzura geç gelse de içeri buyur etmiştir.

Sultan III. Selim, Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi gibi bir dehâyı, Basmacı Abdi Efendi gibi iyi bir hanendeyi müzik sanatımıza kazandırmıştır. Başarılı bir hattat ve iyi bir neyzendir. Mevlevî olması sebebiyle Abdülbâkî Nâsır Dede’den  ‘Tedkîk ü Tahkîk’ ile ‘Tahrîriyye adlı nota yazım sistemini içeren eserleri yazmasını istemiş ayrıca Hamparsum Limonciyan’ı da görevlendirerek temeli Ermeni alfabesine dayanan “Hamparsum Notası’nın” ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu çalışmalar dönemindeki eserlerin kayda alınması açısından çok önemlidir.

Mevlevî Âyini, Durak, Na’t, İlâhî, Kâr, Peşrev, Sazsemâîsi, Beste, Ağırsemâî, Yürüksemâî, Şarkı, Köçekçe gibi hemen tüm formlardan 80 kadar üstün kıymetteki eseri bugün elimizde bulunmaktadır. Ayrıca Acem-Bûselik, Arazbar-Bûselik, Dilnevâz, Evcârâ, Gerdaniye-Kürdî, Hicâzeyn, Hüseynî-Zemzeme, Isfahânek-i Cedîd, Nevâ-Bûselik, Nevâ-Kürdî, Pesendîde, Rast-ı Cedîd, Sûzidil, Sûz-i Dilârâ, Şevkefzâ ve Şevk-i Dil gibi birçok önemli makâmı terkîb ederek mûsikîmize kazandırmıştır.

Sultan III. Selim, 29 Temmuz 1808 tarihinde Kuran okurken odasına giren hainlere göğsünde sakladığı neyiyle karşılık vermeye çalışsa da maatteessüf kılıç darbeleriyle, vahşice kanı akıtılarak öldürülmüştür. Kanlı gömleğinin cebinden Nevres-i Kadîm’in:

“Kendi elimle ucunu kesip yâre verdiğim kalem

Önce haksız yere benim kanımın akması kararını yazdı”

beytinin yazılı olduğu bir kâğıt çıkmıştır. Yaptığı iyilikler, güzellikler karşılasın ahirette.

İnce ruh halini yansıtan şiirlerinden ve bestelerinden bugün de feyiz aldığımız bu nahif, zarif, çok yönlü padişahı ve dönemini tarihi bir roman içerisinde daha yakından tanımak isterseniz “SÛZİDİL” adlı kitabımızı okuyabilirsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.