eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Açık
9°C
Ankara
9°C
Açık
Pazartesi Az Bulutlu
9°C
Salı Hafif Yağmurlu
7°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
8°C
Perşembe Çok Bulutlu
10°C

Bir Eğitim Metodu Olarak Meşk

Meşk, geleneğimizde önemli bir yer tutan, asırlarca kullandığımız bir eğitim yöntemidir. Kelimenin sözlükte ilk anlamı “yazı alıştırması” olarak geçse de musiki eğitiminde neredeyse düne kadar (yüz yıl öncesine kadar) kullanılagelen bir yöntem olmuştur. Hattattın öğrencisine yaptırdığı yazı alıştırması meşkin ilk ortaya çıkış şeklidir. Hat talebesi hocasının verdiği yazı örneğine bakarak onu birebir taklit ederek öğrenir. Ödeve bakan hattat, orijinaline benzemeyen harflerdeki eksiklikleri, nasıl olması gerektiğini söyler, yazı tamamen aynı olana kadar çalışma devam eder.  Mevlevihanelerde dervişin sema öğrenme yöntemi de meşk usûlüyle olur.

Asıl üzerinde duracağımız musiki meşki de hocanın karşısına geçen öğrencinin onu taklit ederek eseri noksansız ezberleyip icra etmesine dayanır. Musiki dersleri meşkhane adı verilen odalarda yapılır. Sultan Abdülmecid’den itibaren saraya Batı müziği zevki hakim olmaya başladığında bile Dolmabahçe ve Yıldız saraylarında  meşkhaneler varlığını devam ettirmiştir. 

Hüsnü hatta olduğu gibi musiki meşki de tekrar edip ezberleyerek hocayı taklit etme üzerine kurulmuş, bir sözlü öğrenim yöntemidir, buna “eser geçmek” denir. Bu yöntemle öğrenci yalnız eseri öğrenmekle kalmaz, 400 yıllık repertuarı bir sonraki nesle aktarma vazifesini de üstlenir, böylece gelenek devam ettirilir. Meşk usulünde üstat ile talebe arasında saygı, sadakat, tevazu üzerine kurulu bir öğrenme- öğretme yöntemi uygulanır. 19. yüzyılın sonlarına kadar hocalar bunu karşılıksız yapmışlar, sonra ise yalnızca geçinmeye yetecek kadar bir ücret talep etmişlerdir. İlmin zekatının onu aktarmakla verileceğini bildiklerinden ücret teklifini hakaret kabul etmişlerdir.

Musiki meşk edilen eser usûl vurarak hafızaya nakşedilir. Ritmi bilinen ezgiyi hatırlamak kolaydır. Bu yüzden nota kullanılmayan dönemlerde usûl hatırlamayı kolaylaştırıcı bir yöntem olduğu için önem taşır.

17. yy.da İstanbul’a gelerek Enderun’da eğitim gören, sonra  müzik araştırmacısı olan  Kantemiroğlu,   meşk hakkında şöyle der: “…Şarklı bestecilerin ezgilerini ve ölçülerini yazmak için kullanabilecekleri notaları yoktur. Oysa Avrupalılar notanın sağladığı kolaylıktan bolca yararlanırlar. Eğer Şarklı bir musikişinas mükemmelen öğrenirse bir şarkıyı bestecisinin ağzından veya hocasından ikiüç kez dinleyerek notanın yardımı olmaksızın icra edebilir.”

Saraydaki musiki meşki dersleri çoğunlukla yine burada yetişen, hünkâr imamı veya müezzin olan hocalar tarafından verilirdi. Bunların dışında belirli günlerde saray dışından da hocalar gelirdi. Üstadının önünde edeple diz çöken öğrenci ilim ve amel arasındaki ilişkiyi bilip uygulayarak hocasına saygıda kusur etmez, hoca “Tamam artık sen oldun.” demeden meşkini yarım görerek üstadının eteğinden ayrılmazdı. İlim öğrenmeyi ibadet etmekle eşdeğer gören talebe, haftalar belki aylar sürecek bir Mevlevi ayinini meşk ederken de aynı sabrı ve devamlılığı gösterirdi. Herkes meşk talebesi olarak kabul edilmezdi. Talebenin iyi bir müzik kulağı, güzel bir sesi, güçlü bir kulak hafızası ve bir ritim duygusu olmalıydı.

17. yy.da saraydaki cariyeler musiki meşki için bazı üstatların evlerine de gönderiliyordu. Cariyenin evde kaldığı her gün için hocaya hazineden ödeme yapıldığını kaynaklardan öğreniyoruz. Padişahların musiki eğitimine verdiği değeri göstermesi açısından bu önemlidir. Camiler, tekkeler ve Mevlevi dergâhlarında da musiki meşkleri yapılagelmiştir. 19. yüzyıla geldiğimizde Zekai Dede’nin, hocası Eyyübi Mehmet Bey’le uzun süre bir kahvehanede musiki meşk ettiğini görüyoruz. 20. yy. başlarında Kasımpaşa’daki “İmamın Kahvesi”nin arka tarafında bir musiki meşkhanesi oluşturulmuş, farklı kıraathanelerin bahçelerinde, üst katlarında hatta Ortaköy Camii’ nin bir odasında meşkler yapılmıştır.

Sonuç olarak baktığımızda meşakkatli bir eğitim süreci gerektiren meşk, basit bir öğretim yöntemi olmaktan ziyade geleneğin, repertuarın aktarılmasında daha da önemlisi insan yetiştirmede önemli bir faktördür. Talebenin ahlakı, karakteri, sanata ve dünyaya bakışının şekillenmesinde de çok önemlidir.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Gürbüz Atmaca dedi ki:

    Çok güzel bir yazı olmuş Sayın hocam. Emeğinize sağlık

    1. Fazilet Sitare dedi ki:

      Teşekkür ederim.