eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
20°C
Ankara
20°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Yağmurlu
23°C
Salı Az Bulutlu
20°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C

Prof. Dr. İsmail AYDOĞAN

Kahramanmaraş’ta doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Kahramanmaraş ve Ankara’da tamamladı. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, Eğitim Yönetimi ve Teftişi Bölümünden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimler Enstitüsünde, aynı alanda, yüksek lisans ve doktora yaptı. 2015 yılında profesör oldu. "Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri", "Eğitim ve Paradigma", "Kültür Temelli Eğitim", "Eğitimin Türkçesi", "Eğitimde Nezaket", "Bir Dava Adamı Nurettin Topçu" ve "Eğitimin Kimlik Arayışı" adlı kitapları yazmıştır. Ayrıca ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış altmışın üzerinde kitap bölümü, makale ve bildirisi bulunmaktadır. Çalışma alanları, eğitim felsefesi, eğitim politikası, eğitim sosyolojisidir.

    Gazze ve Batı Şeria’da eğitim

    Filistin’in eğitim tarihinde Osmanlı Devleti’nin, İngiltere’nin, Mısır’ın, Ürdün’ün, İsrail’in ve 1993 yılında sonra ise Oslo Anlaşması aracılığıyla Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ)’nün etkili olduğu görülmektedir. Osmanlı devleti döneminde (1516-1917) Filistin’de eğitim, kuşkusuz, Osmanlı eğitiminin özelliğini taşıyordu. Bu dönemde Filistin’de Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler kendi eğitimlerini yönetiyorlardı. Öte yandan Osmanlı’da olduğu gibi Filistin’de de batı tipi kamu eğitimi ilk kez 19. yüzyılın sonlarına doğru açıldı. Büyük Britanya mandası (1917-1947) altında ise Filistin eğitim sistemi iki alt sistemden oluşuyordu. Bunlardan birincisi Filistinli öğrencilere yönelikti ve İngiltere’nin kontrolü altındaydı; diğer sistem ise Yahudiler içindi ve Yahudilerin kontrolündeydi. Yahudilere yönelik olan eğitim sistemi özerkken, Filistinliler yönelik olan eğitim sistemi İngiltere tarafından kontrol ediliyordu.

    1947 yılında Birleşmiş Milletler, Filistin’i iki devlete bölmeyi öngören bir planı uyguladı. Buna göre bağımsız bir Filistin devleti ve bağımsız bir Yahudi devleti olacaktı. Kudüs ise, özel bir statüye sahip uluslararası bir şehir olarak belirlenmişti. Filistinliler bu öneriyi reddettiler, zira Filistin’in herhangi bir bölümünü kimseye verme hakkının olmadığına inanıyorlardı. Siyonist liderler ise bu planı kabul ettiler. Bir yıl sonra, Mayıs 1948’de, İsrail devleti (!) ilan edildi. Ardından iki savaş yaşandı. Birincisi olan 1948 savaşı, 700,000 Filistinlinin (o zamanki Filistin nüfusunun yaklaşık yarısı) evlerini terk etmelerine neden oldu. Bunlar Ürdün, Suriye ve Lübnan’da mülteci haline geldiler, ancak çoğu Filistinli kendi vatanlarında mülteci durumuna düştü. 1967’de ise İsrail ile Ürdün, Mısır, Suriye ve Lübnan arasında yaşanan Altı Gün Savaşı, Filistinlilerin bir kez daha mülteci olmasına ve Yahudilerin Filistin’in geriye kalan kısmını (Batı Şeria ve Gazze Şeridi) işgal etmesine neden oldu. 1948 ve 1967 yılları arasında Ürdün, Batı Şeria’daki eğitim sisteminin sorumluluğunu üstlenirken; Mısır, Gazze Şeridi’ndeki eğitim sistemini üstlendi. Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki okullar, Ürdün müfredatını kullanırken, Gazze Şeridi’ndeki okullar Mısır müfredatını kullandı. Ancak İsrail, Ürdün ve Mısır’dan temin edilen müfredatı sıkı kontrol altında tuttu. Mesela müfredatta, Filistinin tarihine, kültürüne, Filistinli kimliğine, köklerine ve tarihî mirasına atıf yapan ifadeler çıkartıldı. Benzer şekilde diline ve dinî değerlerine yönelik de kontroller yapılıyordu. Buradaki amaç bir Filistinli kimliğinin oluşmasına mani olmaktı.

    1993 yılında İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü arasında imzalanan Oslo Anlaşması’na göre Batı Şeria üç bölgeye ayrıldı: A, B ve C bölgeleri. Gazze Şeridi ve bazı Batı Şeria şehirlerinin dâhil olduğu Filistin topraklarının yüzde 18’ini kapsayan “A bölgesi”nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin’e, yüzde 21’lik “B bölgesi”nin idari yönetimi Filistin’e güvenliği ise İsrail’e devredilirken, yüzde 61’ini kapsayan “C bölgesi”nin idare ve güvenliği İsrail’e bırakılmıştı. Bu nedenle C Bölgesi İsrail askeri yönetimi altında olduğundan buradaki okullar diğerlerine nazaran daha kötü durumda kaldı.

    Filistinlilerin eğitiminde etkisi olan devlet dışı kurumlardan biri Birleşmiş Milletlerdir. 1949’da BM Genel Kurulu, Filistin Mültecileri için Birleşmiş Milletler Yardım ve İşler Ajansı (UNRWA) adlı kuruluşu kurdu. UNRWA’nın amacı 1948 ve 1967’deki işgal sırasında evlerini terk eden yaklaşık beş milyon Filistinli mülteciye eğitim ve sağlık hizmetleri gibi hizmetleri sağlamaktı. Söz konusu ajans halen görevini ifa etmektedir.

    Mevcut Filistin Eğitim Sistemi

    İsrail ve FKÖ arasındaki Oslo Anlaşması sonucunda 1994 yılında kurulan Filistin Ulusal Otoritesi, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki Filistin eğitim sisteminden sorumlu oldu. Filistin Ulusal Otoritesi, eski İngiltere mandası ve İsrail işgali döneminden kalma bir eğitim sisteminin karmaşasıyla karşılaştı. 1994 yılında Filistin Eğitim ve Yüksek Eğitim Bakanlığı (PMEHE) kuruldu. 2022 verilerine göre Filistin genelinde 2369’u Batı Şeria’da ve 773’ü Gazze’de olmak üzere toplam 3142 temel ve ortaöğretim okulu; 1550’si batı Şeria’da ve 617’si Gazze’de olmak üzere toplam 2167 anaokulu var.  Üniversite, kolej ve yüksekokulların sayısı ise Batı Şeria’da 12’i üniversite olmak üzere toplam 21, Gazze’de ise 5’i üniversite olmak üzere toplam 11’dir. Üniversite öğrencilerinin en çok rağbet ettiği alanlar yönetim, hukuk ve sağlıktır. 2022 verilerine göre Gazze’de kadınların % 78’i, erkeklerin %58’i lise mezunu; Batı Şeria’da ise kadınların %77’si, erkeklerin % 50’si lise mezunudur. Filistin Merkezi İstatistik Bürosu’nun (2021) verilerine göre, Filistin’deki (Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs) okul öğrencilerinin sayısı 1,309,000 öğrencidir. Bu öğrencilerin 1,061,000’i (ilköğretim) 1-9 sınıfındaki öğrencilerden oluşur ve kızlar ile erkeklerin eşit oranlarına sahiptir. Ortaöğretim seviyesinde (11-12 sınıflar) ise 248,000 öğrenci bulunmaktadır (%55’i kız, %45’i erkek). Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi basın açıklamasına göre (2021), Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde zorunlu okul yaşındaki çocukların %97’si okula gitmektedir. Ancak Doğu Kudüs’teki Filistinli öğrencilerin devamsızlık oranları, İsrail işgali ve bu işgalin Filistin eğitim sistemi üzerindeki etkileri nedeniyle önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Doğu Kudüs’teki birçok Filistinli öğrenci, okulu erken yaşlarda terk etmekte, 9-12 sınıflar arası her dört öğrenciden biri okulu bırakmaktadır. 

    Filistin eğitim sistemi okul öncesi, ilkokul (4 yıl), ortaokul (5 yıl) ve liseden (2 yıl) oluşmaktadır. Akademik ve mesleki olmak üzere iki tür ortaöğretim okulu var. Her birinin süresi iki yıldır.  Mesleki ortaöğretim ticaret, sanayi, tarım ve hemşirelik olmak üzere dört alana ayrılmıştır. Akademik ortaöğretim düzeyinde ise öğrenciler edebi veya fen olmak üzere iki alandan birini geçerler. Edebi alan dil, tarih ve sosyal bilim gibi konulara odaklanırken, fen alanı fizik, kimya ve matematik gibi konulara odaklanır. 1. sınıftan 10. sınıfa kadar olan sınıflar Filistin Eğitim Kanunu’na göre zorunludur. 12. sınıfın sonunda, tüm öğrenciler Genel Ortaöğretim Sınavı olarak adlandırılan bir standartlaştırılmış sınava katılırlar ve bu sınav 10 farklı konuya odaklanır. Bu sınavın sonuçları, bir öğrencinin hangi üniversiteye katılmaya ve neyi okumaya uygun olduğunu belirler. Her yıl, yaklaşık olarak fen alanındaki öğrencilerin %75 ila %85’i bu sınavı geçerken, edebi alandaki öğrencilerin sadece %50 ila %60’ı sınavı geçer.

    2022 yılında Gazze Şeridi’nde 5 üniversite ve Batı Şeria’da 12 üniversite bulunmaktadır. Ayrıca, bazı dört yıllık kolejler de eğitim alanında lisans dereceleri sunmaktadır, ancak Doğu Kudüs’teki Filistin kolejleri veya üniversiteleri eğitim alanında lisans, yüksek lisans veya doktora derecesi sunmamaktadır.

    İsrail işgali, Filistin eğitim sistemine derin ve çok yönlü olumsuz etkilerde bulunmuştur. Bunlardan birincisi Filistinlilerin eğitime erişimin engellenmesidir. İsrail tarafından uygulanan okul kapatmalar, sokağa çıkma yasakları ve çok sayıda kontrol noktaları, Filistinli öğrenci ve öğretmenlerin eğitim kurumlarına erişimini engellemektedir. Bu tür kısıtlamalar eğitimin düzenini bozmakta ve okula gidilememesine neden olmaktadır. 1987 yılında gerçekleşen Birinci İntifada sonrası İsrail’in orantısız müdahalesi eğitim sistemini derinden etkilemiş, ilkokuldan üniversiteye kadar sınıf ayrımı gözetmeksizin öğrenciler okuldan atılmış, tutuklanmış ve okula geliş gidişleri engellenmiştir. İki yıllık eğitim veren enstitüler ise uzun dönemli olarak kapatılmıştır. Bu dönemde kapatılan okulların çoğu İsrail tarafından askeri üs ve hapishaneye dönüştürülmüştür. Bu badireler Filistinlileri evde eğitim görmeye zorlamış, ne var ki İsrail bu eğitim sisteminin suç potansiyeli taşıdığını iddia ederek evde eğitime ağır para cezaları ve hapis cezası uygulamıştır.

    İsrail işgalinin eğitime yaptığı olumsuzlardan ikincisi eğitim kaynaklarının erişimine engel olmasıdır. İsrail, eğitim kaynaklarının işgal altındaki bölgelere girişini kontrol etmekte; bu, okul malzemelerinin ve bilgi teknolojisinin kullanılabilirliğini sınırlamakta ve teknolojik gelişmelere ayak uydurmayı zorlaştırmaktadır. Üçüncüsü, özellikle Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da yeni okulların inşasının veya mevcut okulların genişletilmesinin İsrail tarafından engellenmesidir. İsrail yönetimi okul yapımına yönelik inşaat izni vermemekte, izni dışında yapılan okulları ve yapıları ise yıkmaktadır. Bu nedenle kısıtlı alan ve tesis eksikliği nedeniyle meydana gelen kalabalık sınıflar, öğrenme ortamını olumsuz etkilemektedir. Ayrıca Doğu Kudüs’te birden fazla okul yetkilisinin bulunması, karışıklığa ve net bir eğitim vizyonu ve stratejisinin eksikliğine yol açmakta, İsrail otoritelerinin müfredatı ve okul yönetimini etkilemesine olanak tanımakta ve Filistin kimliği ve haklarıyla ilgili içerikleri değiştirme veya kaldırma yetkisine sahip olmaktadırlar. Dördüncü olumsuz durum sınırlı okul bütçelerinin İsrail’in okullara uyguladığı aşırı vergilere ve cezalara harcanması ve bu durumun eğitim kurumlarının işleyişini zorlaştırmasıdır.

    Sonuç olarak, Avrupalıların 18.yüzyıldan beri Afrika’da yaptığı sömürgeciliğin ve soykırımın bir benzeri, 1917 yılından beri Yahudiler tarafından Filistin topraklarında Filistin Müslümanlarına uygulanmaktadır. Bu kolonyal tavrın Afrika’dakinden farkı ekonomik bir maksadından ziyade dini bir amacının olmasıdır. Avrupalılar, ekonomi saikiyle Afrika’da başladıkları kolonyal emellerine dini misyonerlikle devam ettiler. Yahudilerin kolonyal tavrı ise baştan beri dinidir.

    Öyle anlaşılıyor ki bu şeraitte yaşayan, Yahudilerin işgali altında zor şartlar altında yaşayan Filistinlilerin içinde bulundukları ruhi yükseklik, Yahudilerin kontrolündeki formal eğitimden değil, geleneksel olarak kendi kültür dinamiklerinden neşet etmiştir. Filistinlilerin İslami tefekkür ve eylemlerinin dünyadaki Müslümanların “İslam Ümmeti” şiarıyla dirilmesine katkı sağlaması temennisiyle…

    Yararlanılan Kaynaklar:

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    1. Ahmet Kağan Karabulut dedi ki:

      Gazze Eğitim Bakanlığı:

      “Bu yılki ders dönemi, öğrencilerin çoğunun şehit olması nedeniyle resmî olarak sona ermiştir.” Maalesef son gelinen nokta da bu.