Tüketim adına insanın değerlerini ihmal eden kapitalist dünya, geldiği Endüstri 5.0 çağında onu imha anlamına gelecek bir yola girdi. Robotik aletlerle yürütülen teknoloji çağında; insanın zihni, kalbi, cinsiyeti, duyguları, kadim ve fıtrî değerleri silinmeye başlandı.
Toplumla teknolojinin kusursuz uyumunu esas alan bu çağ, çeşitli alanlarda ürettiği insansız araçlar ve yapay zekâ uygulamaları ile birçok hususta kolaylıklar sunarken aynı zamanda bazılarına üstünlük ve güç de kazandırdı. Uluslararası ahlakın olmadığı bir vasatta özellikle devletlerin varlığını sürdürebilmeleri için bu teknolojik güce sahip olmaları elbette önemli ve hatta zarurettir. Ancak bu teknolojinin getirileri kadar götürdüklerinin de bir listesi yapılmalı. Örneğin insanın nesneleşmesi, kenara konulması, hatta dijital uygulamalar ile robotlaşması ve bilinçaltına yapılan baskı ve yönlendirmelerle irade ve kararlarının bile kendisine ait olmayan bir boyuta dönüştürülmesi nasıl görmezden gelinebilir. Yahut robotları yönetmesi gereken insanın, robot haline gelmesi, insanın gecesinin gündüze çevrilmesi, telefonların bir organ gibi insan eline monte edilmesi, aile, din ve devlet aidiyetinin azaltılması, süslü erkeklerin, erkekleşmiş özgür(!) kadınların yetiştirilmesi, evliliğin ve aile kurumunun değersizleştirilmesi nasıl göz ardı edilebilir.
Elbette insan imtihandadır ve her mümin insan çağının buna benzer sorunlarını çözmek adına sorular sorarak sorumluluklar üstelenmelidir. İnsanın düştüğü sefalete sessiz kalmayıp; özne insanın özünü gürleştirmek, özgürleştirmek ve gönlünü gökle yeniden buluşturmak için yol ve yöntemler aramalıdır.
İşte bu bağlamda, insanın özgürlüğünün elinden almasına sufiler ilk dönemlerden itibaren tepki göstermiş, tedbirler almış ve bu konuda esaslı uygulamalar ortaya koymuşlardır. İnsan 7.0 şeklinde anlatmaya çalışacağımız yöntem de sufilerin insanın materyalist dünyadan mavera yolculuğuna nasıl çıkabileceğine ve erdemlerle bezenebileceğine dair eğitim metotlarından yalnızca biridir.
Bilindiği üzere sufiler, her konunun üst teolojik tartışmalarını yapmakla birlikte, içinde bulundukları ân’a ve pratiğe özel bir önem vermişlerdir. İlmi irfansız, imanı amelsiz düşünmemişler. Yolu adım adım, ömrü nefes nefes ölçmeye çalışmış, gelmemiş günün endişesi ile bugünü keşkelik bir geçmiş haline dönüştürmemeye gayret etmişlerdir.
İçinde bulundukları duruma hâl, uzun süreli hallerine de makam diyerek bir nevi her bireyin manevî versiyonunu ortaya koymuşlar ve bunu yedi versiyonda tamamlamışlardır. Bu versiyonlar nefs-i emmâre, nefs-i levvâme, nefs-i mülhime, nefs-i mutmainne, nefs-i râziye, nefs-i marziyye ve nefs-i kâmiledir.
Sufiler bu versiyonların özelliklerini ve semptomlarını detaylı şekilde açıklayarak birer ayna haline dönüştürmüşler ve bireyin bu boy aynasında kendi yerini görmesini istemişlerdir. Böylece dileyen insan, halihazırdaki versiyonu ve yükselebileceği en son versiyonu bilgi düzeyinde tanıma şansına sahip olmuştur.
Tasavvuf kitaplarında kısaca nefsin mertebeleri olarak ele alınan, insanın manevî ve ahlakî açıdan sahip olduğu yedi aşamalı bu versiyon silsilesi, tasavvufî eğitimin de özünü teşkil etmektedir.
Bu konuda çok sayıda eser kaleme alınmış ve etvar-ı seba literatürü diyebileceğimiz bir külliyat içinde konu bütün boyut ve detaylarıyla ele alınmıştır. Gel gör ki insanın teknoloji eşliğinde yaşadığı negatif dönüşüm çağında, konunun yeniden ele alınma ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
İşte bu amaçla, “Sûfî Bir Aşk Yolcusu” isimli bir roman kaleme alarak, İstanbul’un yedi tepesi ile insanın yedi nefs mertebesini metaforik bir dille anlatmaya çalışmıştık. Ancak çağın hızı o kadar baş döndürücü ki, yaklaşık 10 yıl önce kaleme alınan romanın yeni bir dil ve yöntemle yeniden ele alınma ihtiyacı bir zorunluluk haline geldi. Biz de insanın bu yedi versiyonu olarak ele aldığımız ve hem derslerde hem de konferanslarda günümüz diliyle anlatmaya alıştığımız konuyu, kıymetli dost ve ağabey Bilal Kemiklinin ifadesi ve katkısıyla “İnsan 7.0” şeklinde anlatmaya ve bir kitaba dönüştürmeye başladık.
Özünde, pozitif bir ahlakî dönüşüm, irade gücünü yeniden kazanma, derlenme ve derinleşmeyi esas alan İnsan 7.0; Allah’tan ve ahlaktan uzaklaştırarak insanı değersiz bir varlık haline getiren çağın bütün teknolojik versiyonlarının tam tersi bir fonksiyona sahiptir. İnsan 7.0, insana değerler yükleyen, onu değerli kılarak ve değerli insanlardan oluşan erdemli bir toplum kurmanın imkanını sunan, İslam medeniyeti içinde gelişmiş özgün bir eğitim yöntemdir.
İnsan 7.0, insanı ahlaken öldüren değil, her açıdan ol’duran bir yöntemdir.
Üst versiyonlarını tahayyül edemediğimiz ve bugün şahit olduğumuz Endüstri 5.0 çağında bile insanoğlunun kitlesel yaşam tarzı haline hazcılık ve doyumsuzluk, İnsan 7.0 sisteminde en aşağı düzeyde bulunan İnsan 1.0 dediğimiz nefs-i emmare düzeyindeki bencil, kibirli, cimri, kin, şehvet ve haset sahibi, mal ve makam düşkünü ham bir bireyin halidir.
Malum olduğu üzere bir insanda ahlakın gücü azalınca; güç, ahlakı belirlemeye başlar ki günümüzde yaşanan da budur. İnsan 7.0 sistemi, güce ahlak kazandırma, iradeye güç katma yöntemidir.
İnsan 7.0 insanın yeryüzündeki konumunu yeryüzünü aşan bir boyutta tanıma imkânı sunan bir yöntemdir.
Hasılı teknoloji ve endüstri, versiyonu arttıkça eşref-i mahluk ve ahsen-i takvim olan insanı esir alıp esfel-i safilin’e daha fazla sürüklemektedir.
İnsan 7.0 dediğimiz sûfîlerin ahlak esaslı ekosisteminde ise her versiyon insanı daha fazla yüceltmekte ve nihayetinde kâmile makamına erdirip kamiller kervanına katmaktadır.
Yaşanabilir bir dünya için insanın bağlandığı bağlarından kurtulup yeniden özne olabilmesi için derinleşmesi ve yücelmesi lazım ki İnsan 7.0 sisteminin bunu başardığı tarihte tescillidir. “Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim” diyen Bizim Yunus bunun en güzel örneklerindendir.
Slm hocam iyiki sizi tanıdım adananın kozan ilçesindeki konuşma yapmıştınız rabbbim sizden razı insan 7.0 konulu konuşmanızı dinledim cok etkileyici ve samimi buldum