Teslimiyet, kendini verme, boyun eğme, karşı koymama, teslim olma; kaderin tecellîsini rıza ile karşılayarak mukadderatı kabullenmektir.
Kuranı Kerim de; “Mü’minler Allah’a güvenip dayansınlar.”İbrahim sûresi, 14/11 buyrulmaktadır. “Allah’a güvenene, Allah kâfidir.” Talak sûresi, 65/3. buyruğu ile de mütevekkil kullarına teminat vermektedir.
Rasûlullah (s.a.v); “Eğer siz Allah’a gereği gibi tevekkül etseydiniz, (Allah), kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı…” (Tirmizî, Zühd). Hadis-i şerifleriyle teslimiyetin ehemmiyetine vurgu yapmaktadır.
Teslimiyetin en güzel örneğini Hz. İbrahim (a.s) ve ailesinde görmekteyiz.
Hz. İbrahim dönemin firavunu, kendi heykelini yaptırıp insanları da bu heykellere taptıran Babil hükümdarı Nemrut’u Allah’ın dinine davet etti. Bu daveti kabul etmeyen Nemrut tarafından ateşe atıldı. İbrahim aleyhisselam ateşe atılacağı zaman “Allah ne güzel vekildir’’ diyerek Rabbine sığınmıştı. O’nun bu teslimiyetinin bir mükâfatı olarak ateşe: “–Ey ateş! İbrahim’e serin ve selâmet ol!” (Enbiya 69). Buyrulmuş, Allah’a olan teslimiyeti neticesinde ateşi serin ve selametli kılarak Hz. İbrahim’i korumuştur.
Hz. İbrahim’in Allah’ın emriyle eşi Hacer ve oğlu İsmail’i Mekke’ye bırakmasında bir başka teslimiyet misalinigörmekteyiz;
İbrahim (a.s), Hacer ile henüz sütten kesilmemiş olan oğlu İsmail’i Mekke’ye getirip Kabe’nin üst tarafında, büyük bir ağacın altına bırakır.
O dönemde henüz Mekke’de kimse bulunmadığı gibi içecek su da yoktur. Yanlarına da bir miktar hurma ve su koyar. Sonra arkasını dönüp gitmeye başlar. Fakat Hacer onun peşinden giderek.
– İbrahim! Bizi konuşup görüşecek bir kimsenin, yiyip içecek bir şeyin bulunmadığı bu vadide bırakıp da nereye gidiyorsun?” der.
Bu soruyu birkaç defa tekrarlar. Fakat İbrahim (a.s) buna cevap vermez. Sonunda;
– “Bunu böyle yapmanı sana Allah mı emretti?” deyince Hz. İbrahim:
– Evet, Allah emretti, diye cevap verir. Bunun üzerine Hacer:
– “Öyleyse O bizi zayi etmez” diyerek geriye döner.
Ne büyük bir teslimiyet. Bu teslimiyetin ve sabrın neticesinde Allah mükafat olarak Hacer ve İsmail’e zemzemi verir.
İbrahim’in belki de en büyük teslimiyet sınavı Allah’ın rüyasında oğlu İsmail’i kurban etmesini emretmesiyle ortaya çıkar.
Kur’an onun ve oğlunun teslimiyetini ayeti kerime de şöyle haber vermektedir:
“Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla. Biz de ona, uysal bir oğul müjdeledik. Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi. Nihayet her ikisi de teslim olup, Allah’ın emrine boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!” Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız. “Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.” Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık. Sâffât, 37/100-107
Yaşlı bir baba olan İbrahim (a.s) oğluna sordu: “Yavrucuğum, gerçekten ben seni rüyamda boğazlarken görüyorum. Bir düşün sen ne dersin?”
Ve oğlu cevap veriyor; düşünmeden, tereddütsüz, korkusuz, kendinden son derece emin: “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. Muhakkak beni sabredenlerden bulacaksın. İsmail o sıralar çok ufak, küçük bir çocuk. Bir ailenin, bir baba, bir eş ve bir evladın yüce Yaradan’a şeksiz, şüphesiz tam teslimiyeti.Ve Hakk’a adanmanın, teslimiyetin sembolü Kurban.
Kurban, Hz. İbrahim gibi emre itaat, Hz. Hacer gibi Allaha’a sonsuz güven. Hz. İsmail gibi teslimiyettir. Kurban en sevdiğini daha çok sevdiğin için bırakabilmektir. Sadece Allah için sevdiğinden, en değerlinden hesapsız ve içten vazgeçebilmektir.
Kurban, kendisiyle Allah’a yakınlık sağlamak; yani ibadet (kurbet) amacıyla belli vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder.
Hz. Âişe’den rivayet edildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur: “Âdemoğlu kurban günü Allah katında kurban kesmekten daha güzel bir amel işlemez. Kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla (sevap olarak) gelir. Kurban, henüz kanı yere düşmeden, Allah tarafından kabul edilir. Bu sebeple kestiğiniz kurbanlarla nefsinizi arındırın.(Tirmizî, Edâhî)
Kurban, Allah’a yakın olma arayışıdır. Kurban, Allah’a itaatin, teslimiyetin, Allah yolunda fedakârlığın ifadesidir. Kurban, Mü’minlerin kurban kesmekle, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in ve Hacer annemizin teslimiyetlerini tefekkür ederek,kendimizden neleri feda edebileceğimizi arayıp bulmamız gerektiğini hatırlatır. Hassaten bu Kurban Bayramında Gazze de Allah’ın dini uğruna malını, canını evladını kurban eden Gazze’deki kardeşlerimizi hatırlatır.