Hanbeli ulemasından Ebubekir Ahmet Munammed Hallal‘in kaleme almış olduğu ticaret, imalat ve çalışmaya dair bir risalede insanlar sahte tevekkülden sakındırılıyor ve çalışmaya teşvik ediliyor. Tevekkül başka zorlama ile tevakül daha başkadır. Görevini yaptıktan sonra Allah’a dayanmaya tevekkül diyoruz. Görevini boşlayıp da Allah’a dayandığını söylemeye de tevakül diyoruz. Bir nevi yalancı tevekkül! Eskiler ‘en zararlı insan, işi gücü olmayan boş insandır’ demişlerdir. Zira başkalarına yük olur ve hileli işlemler yapar. Doğru bir işle meşgul olmadığı gibi başkalarını da boş işlerle meşgul eder. Eskilerin tabiriyle zararı kendisiyle sınırlı kalmaz başkalarına da zarar verir. Zararı lazım dairesinde kalmaz müteaddi dairesine de geçer. Özellikle iş aleminde ahlaksızlığın zemin bulmasına ve yayılmasına hizmet eder. Bu vesile ile birlikte İslam’ın tevekkül anlayışını doğru olarak anlamak ve yorumlamak toplum hayatının düzgün işlemesi için vazgeçilmez hususların başında gelir. Allah insanı dünyaya imara için göndermiştir.
Dünyayı imar ederken de ahiretini de kazanır. Kazandıkları muayyen sınırı aştığında onlara zekat terettüp eder ve bunu verir. Sadaka verir ve insanlara mali açıdan katkı sunar ve yardım eder. Dünyanın bayındır olması ahretin bayındır olmasına da vesiledir.
Çalışma disiplininin kazanılması için kendi akranlarından ziyade kendisinden yaşça büyük ve aklı başındaki insanlarla arkadaşlık yapması şayanı tavsiyedir. Nitekim dört mezhep imamından biri olan Ahmet Bin Hanbel’in huzuruna gelen bir baba çocuğu için ondan nasihat ister. Ahmet Bin Hanbel çocuğun babasına tavsiye mahiyetinde sadece iki kelime söyler. Boş tutma, alışverişe alıştır ve akranlarından uzak tut ve sakındır ( El Hessü ale’t Ticreti ve’s Sinaati ve’l Ameli, Ebubekir Ahmet Munammed Hallal‘ İttihad Book Depot, s: 24). Çocuğu ticarete alıştırmanın faydalarını kimse inkar edemez. Bilakis faydaları saymakla bitmez! Lakin ‘akranlarından uzak tut’ tavsiyesi biraz garip kaçmaktadır. Çocuk elbette ki akranlarına meyleder ve onlarla gezip tozmak ve vakit geçirmek ve eğlenmek ister. Bunda ne mahzur olabilir? Bununla birlikte genelde kötü alışkınlıkları akranları üzerinden kazanır.
Genellikle yaşıt kimselere yani akranlarda heva galip olur. Faydalı uğraş edinmek yerine zararlı alışkanlıklar edinebilirler. Birliktelikleri bu zararlı eğilimleri güçlendirebilir. Faraza bu tavsiyeyi günümüze uyarladığımızda daha ziyade aklı başında kimselerle dost olan gençler veya ergenler, zararlı alışkanlıklardan korunurlar. Mesela uyuşturucu veya yasak madde kullanımı nispeten daha yaşlı kuşaklar arasında azdır, sınırlıdır. Elbette yaşlı kuşakla arkadaşlıkta da seçici olunmalıdır.
Yaşlılar ayrıca çeşitli dallarda bilgi becerilerini paylaşabilir ve genç kuşaklara aktarabilirler. Gençlerin ise bu hususta dağarcığı yetersizdir.
Ergenlik çağındakiler genellikle haylazlık yaptıklarından bir baltaya sap olamazlar. Aralarında incir çekirdeğini doldurmayan eften püften meselelerle çekişme çıkarırlar. Bu nedenle de son sıralarda basın yayın organlarında akranlar arasında birbirini baskılama veya mobing örneklerine sıklıkla şahit olmaktayız. Almanya gibi batılı ülkelerde ise gençler veya ergenler ciddi eğitim süreçlerinden geçirildiklerinden pek fazla boş vakit bulamıyorlar. İş hayatına da erken yaşlarda kazandırılıyorlar.
Akranların birbirlerini kıskanmaları da çok görülen hususların başındadır. Bundan yaşlı kuşak da masun kalamaz. Bu yüzden eslaf akranların birbirine karşı söylediklerinin pek fazla dikkate alınmamasını öğütler. Bu nedenle de
eski bir kural şöyledir: Akranların birbirleri hakkında söylediklerini dikkate almayın. Sadece genç akranlar değil yaşlı akranlar arasında da bu tür çekişmeler yaşanabilir.
Bazen Ahmet Minguzzi örneğinde olduğu gibi akran buluşmaları küçük çapta bir çete hüviyeti, görüntüsü kanabiliyor ve cinayet şebekesine dönüşebiliyor.
Akil kişi sonuçları okuyabilen ve uzağı görebilen kimsedir. Süreçlere ebeveynleri de katmak gerekiyor. Gençler biraz da onların kontrolü dışında gelişiyor. Gençleri yeniden ailenin ve toplumun haziresine, çitine kazanabilmek için onların da gayret sarf etmeleri ve mesafe almaları gerekiyor. Bakarsan bağ bakmazsan dağ olur.