1965 Yozgat doğumlu. İlkokulu Yiğitler köyünde okudu. Ortaokul ve liseyi 1982 yılında Kayseri Mimar Sinan Öğretmen Lisesinde tamamladı. 1985 yılında Denizli Eğitim Yüksekokulunu, 1998 yılında da H.Ü. Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünü bitirdi.
Eser Yayın:
Yozgat ve Orta Anadolu Bölge Ağzında Yaşayan Kelimeler, Deyimler ve Atasözleri, Maarifimiz ve Geleceğimiz, Türkiye'de Şehirli Dindarlık, Maarifin Seyir Günlüğü ve Yaşadıkça Ankara adlı eserlerini yayınladı.
Yazıları, Şehir ve Kültür, Vuslat, Denizli Hizmet, Polatlı Postası, Arkadaş Çocuk (Batı Trakya) Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim (MEB)dergilerinde yayınlandı.
1996 yılından sonra TYB bünyesinde icra edilen millî kültür, millî tarih ve millî kimliğimize dair pek çok faaliyeti bir mektep formunda yirmi yıl kadar süre ile takip ve tedris etti.
Öğretmenlik, Maarifimiz ve Geleceğimiz başlıkları ile muhtelif kurum ve kuruluşlarda konferanslar verdi. TRT Türkiye’nin Sesi Radyosunda, Öncü Eğitimci Portreler programlarını hazırlayıp sundu.
Evli ve iki çocuk babasıdır.
Günün tarihi 9 Ekim 2025’ti, sonbaharın içe kapanan, ama kalpleri muhabbetle ısıtan bir perşembe günü oldu bizim için. Sabah erken saatlerde Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nin taş duvarlarının arasından başlayan bir yolculuktu bu. Yol arkadaşları Memiş Okuyucu, Murat Aktepe ve Dursun Yararsoy. Hedefleri ise Kırşehir’in kadim ilim ocağı Ahi Evran Üniversitesi idi. Aslında bu seyahat bir protokol veya resmî ziyaret olmanın ötesinde, ilim adına gönül birliği taşıyan insanların, fikri bir gönül temasını yeniden kurma arzusuydu.
Yol boyunca konuşulanlar, sadece gidilen yeri değil, gidilen yoldaki düşünceleri de zenginleştiriyordu. Üniversiteler, şehirler, öğrenciler, akademik iklimler… Her bir konu, bir üniversitenin aynası gibi değerlendirildi. Güneş, Bala’dan sonra yerini geniş bozkırlara bırakmıştı. Bu bozkırda, Anadolu’nun her kasabasında olduğu gibi, sessiz ama diri bir gönül rüzgârı hissediliyordu.
Ziyaretin ana durağı, Ahi Evran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Murat Karakaya’nın makamıydı. Kendisi, daha önce Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Ahi Evran’a geçiş yapmış bir ilim adamıdır. Bu geçiş Dekanlık görevi ile tanımlıdır. Prof. Karakaya, akademik birikimini ve zarif kişiliğini bu fakülteye taşıyarak, oraya anlam, değer ve ivme kazandırmış. Görüşme, resmî bir ağırlıktan ziyade, samimiyetin, paylaşımın, ilmi istişarenin hâkim olduğu bir havada geçti.
Prof. Dr. Karakaya’nın nezaketi, öğrencileriyle kurduğu gönül temelli ilişki, meslektaşlarına karşı sergilediği içtenlik, fakülteye kazandırdığı dinamizm hemen hissediliyordu. Kendisiyle yapılan sohbette, fakültenin öğrenci profili, akademik kadronun yönelimi, çalışmaları, Kırşehir’in şehir kültürüyle fakülte arasındaki iletişim biçimleri etraflıca konuşuldu. Öğrencilerin akademik alım bareminin altı yüz binler civarında sıralamalardan geldiğini, buna rağmen başarı ivmesinin yükselmesi için çeşitli teşvik, motivasyon ve rehberlik çalışmaları yürütüldüğünü anlattı. Onun anlatımında bir kararlılık, bir inanç hemen göze çarpmaktaydı. “İyi bir akademi, sadece bilgiyle değil, insanla büyür.” Düşünesini Hocamız adeta giriş kapısına asmıştı.
Görüşmede iki üniversite arasında kıyaslamalar da yapıldı. Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlerdeki üniversitelerin sahip olduğu etkileşim kültürünün, taşra üniversitelerine taşınması anlamı üzerinde duruldu. Bu bağlamda Ahi Evran Üniversitesi’nin Kırşehir’in sosyal dokusuyla kurduğu iletişim, yerel halkla iş birliği ve öğrencilerin şehre kazandırdığı dinamizm örneklerle konuşuldu. Prof. Karakaya’nın bu noktada şehirle kurduğu diyalog, fakülteyi sadece bir eğitim kurumu olmaktan çıkarıp bir medeniyet mekânına dönüştürme çabaları da paylaşıldı.
Ziyaretin bir diğer güzel tesadüfü, eski bir dostla, Prof. Dr. Maksut Yiğitbaş ile karşılaşmaktı. Bu görüşme, hatıraların tazelenmesine, eski günlerin ilmî sohbetlerinin yeniden hatırlanmasına vesile oldu. Kırşehir’in sade ama sıcak atmosferi içinde bu dost buluşması, ziyareti manevi açıdan da zenginleştirdi.
Anadolu’nun bağrında Kırşehir’de merkezinde camisi, kütüphanesi ve yemek alanları olan çok kıymetli Fakülte binalarının hayat verdiği bir üniversite kurulmuş durumda. Çalışma ve çabalarıyla Türkiye’nin geleceğinde rol alabilecek bir üniversite Ahi Evran Üniversitesi.
Dönüş yolunda, artık akşamın kızıllığı ufka yayılmıştı. TOGG marka elektrikli aracın şarj istasyonunda verilen Bala Belediyesi molası, yolculuğun teknik ama sembolik bir durağıydı. Şarz zamanında belediye görevlilerinni çay eşliğinde sıcak misafirperverliği ve Bala’lı ünlüler üzerine sohbette ziyaretin anlam duraklarından birini teşkil etti. Elektrikli araç deneyimi, yeni teknolojilerin hayatımıza getirdiği imkânlar kadar, henüz aşılması gereken pratik engelleri de gösteriyordu. Şarj süresinin uzunluğu, seyahatin yarıdan fazlasını kapsasa da, bu bekleyiş, aslında yeni bir dönemin sabrını temsil ediyordu. Yol arkadaşları, bu esnada seyahatin anlamı üzerine derin bir sohbet yürüttüler: İnsan neden seyahat eder? Neden yollarda sıhhat bulur? Belki de seyahat, insanın hem dış dünyasını hem de iç âlemini yeniden inşa eden bir hayat yolculuğu olmaktadır. Ne ki zaten hayatın kendisi de bir yol ve yolculuk hikayesinden ibaret değil mi?
Dönüşte, ziyaretin genel değerlendirmesi yapıldı. Herkesin ortak kanaati şuydu: Bu tür ziyaretler, yalnızca akademik bir protokol değil, aynı zamanda bir kültürel paylaşım, bir fikrî tazelenmedir. Kırşehir’de geçirilen birkaç saat, fikir alışverişinin, dostluğun, karşılıklı saygının ve ilmin sıcak atmosferinde, bir ömürlük hatıralar bıraktı.
Sonuçta bu günübirlik ziyaret, hem ilim hem gönül açısından derin bir anlam katmış oldu bize. Ankara’dan başlayan yolculuk, Kırşehir’deki samimiyet durağında yeniden şekillendi. Ve dönüşte, bir gerçeği hep birlikte idrak ettik ya da bir hakı teslim edelim istedik: Asıl ilim, şehirleri değil gönülleri birbirine bağlayan köprüler kurmakla anlam bulmaktadır.
Değerli kardeşim, biz de sizlerle sizi şirin Kırşehir’de görmek ve sohbet etmek bizi mutlu etti. Teşekkürler…
Değerli kardeşim sizi şirin Kırşehir’de görmek ve sohbet etmek bizi son derece mutlu etti. Bir daha bekleriz. Teşekkürler…