“Bir şey yap, güzel olsun. Huzura vesile olsun, rikkate yol açsın, şevk versin, hakikate işaret etsin.”
[Mustafa Kutlu]
Mevlâna’nın “Yürü, iyilik et, zaman iyiliği bilir; o, iyilerin iyiliğini unutmaz. Herkes göçüp gider, bu dünyada malı kalır. Senin de malın kalacak, mal yerine iyiliğin kalması daha iyidir.” diyerek tavsiye ettiği iyilik, “Herhangi bir karşılık beklenilmeden insani duygularla yapılan yardım; lütuf, kerem, ihsan.” demektir.
İyilik yapmayı kendine ülkü edinip seven, iyilik yapan, herkese iyiliği dokunan, hayırsever kimselere “iyiliksever”; iyilik gördüğü kimseye ihanet etmeyen ve gördüğü iyiliği unutmayanlara “iyilikbilir”; iyilik gördüğü kimseye hainlik yapan, gördüğü iyiliği inkâr eden, nankör kimselere “iyilikbilmez” denir. “İyilik perisi” ise yardımda sınır tanımayanlar için kullanılır.
Temelinde “güzel ahlak, merhamet ve şefkat” bulunan İslam’ın özünde “iyilik” yer alır. Cömertlik, sahavet, ikram, ihsan, yardım etmek, adaletli davranmak, güler yüz, tatlı dil, saygı, sevgi, şefkat, merhamet, nezaket, doğruluk, alçak gönüllülük, sadaka vermek, arayıp sormak, darda kalana yardımcı olmak, şaşırana yol göstermek, emanet edilene sahip çıkmak, gücü yettiği hâlde kötülük yapmamak… Her biri bir iyiliktir.
Allah, iyiliği emreder; kötülükleri ise yasaklar: “Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl, 70).
Allah, iyilik edenleri sever: “(Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever.” (Bakara, 195).
Allah’ı görürcesine iyilik edenler, Allah dostudur: “Allah’ı görürcesine iyilik yapan bir kimse olarak bütün varlığıyla Allah’a teslim olan ve şirkten uzak dupduru bir tevhid inancıyla İbrahim’in dinine uyan kimseden daha güzel bir dine kim sahiptir ki? Üstelik Allah, İbrahim’i dost edinmiştir.” (Nisâ, 125).
Peygamberimiz (s.a.v.) de “Size iyilik yapana siz de iyilik yapınız.”, “İyilik, güzel ahlaktan ibarettir.”, “Doğruluk, insanı iyiliğe; iyilik de cennete götürür…”, “Bir kimse, bir mü’minin dünya sıkıntılarından birini giderirse Allah da kıyamet gününde o mü’minin sıkıntılarından birini giderir…” gibi pek çok hadislerinde iyiliğin önemini belirterek tavsiyelerde bulunur.
Aslına bakılırsa insan hayatının merkezinde de “iyilik-kötülük”, “hayır-şer” mücadelesi vardır. Muhtemelen iyi insan olmanın hikmeti ve esrarı buradadır. İyilik yapmak, hayırda yarışmak, inanç ve ibadet yükümlülüklerinin yanında hakkı ve sabrı tavsiye etmek… Hepsi güzel ahlakın, huzurun ve bereketin alametifarikasıdır.
İyilik, manevi bakımdan -hem dünyevi hem de uhrevi olarak- en önemli yatırım aracıdır desek mübalağa etmiş olmayız sanırım. İyilik yapan insan, görünürde başkalarına iyilik yapmış gibi görünse de aslında kendine iyilik yapmıştır. Eskilerin “Varlığından veren zengin (yardımsever) kimseler, insanlar arasında çekinmeden alınları açık gezer. Çünkü insanlar, iyilik yapan kimseleri sever.” anlamında söylediği “Vârın veren âr etmemiş.” sözü de iyilik konusunda çok manalar ifade ediyor olsa gerek.
İyilik, yardımlaşmayı; yardımlaşma, dayanışmayı; dayanışma sosyal adaleti ve güveni; sosyal adalet ve güven, cemiyette kardeşliği güçlendirip huzura vesile olur.
İyilik yapmak yetmez, zarifçe yapmak gerekir. Üstelik sağ elin verdiğini sol el görmeden.
Herhangi bir çıkar sağlamak için yapılan iyilik, iyilik değildir; ticaret sayılsa yeridir.
İyilik yapmayı düşünmek, iyilik yapmak insanı insan, belki de sultan eder.
İnsan olma sanatı olan iyilik, insanı yüceltir; iyiler ve iyilikler unutulmaz.
Başa kakılan bir iyilik, hakaret yerini tutar.
“İyilik et, denize at; balık bilmezse Hâlık bilir.” demiş atalar.
Dünyalık bir menfaat sağlamak için iyilik yapanları, sözde akıl vererek iyilik yapmaya çalışanları veya yaptığı iyiliği başa kakanları bir kenara bırakacak olursak iyilik, iyiliktir ve insanlığı huzura erdirecek önemli bir fiildir.
Ne diyordu merhum şairimiz Cahit Zarifoğlu, “Böyle Ol Böyle Söyle” başlıklı şiirinde zarifçe ve dua mahiyetinde?
“Allah’ım,
O güzeller güzeli
Hangi iyilik diledi senden
Dilerim ben de öylelerini.”
Aynı dua ile, hem de bütün kalbimizle…
Herkesin malumudur: “İyilik eden, iyilik bulur.” ve iyilikte “Yapılanın unutulması, görülenin unutulmaması” makbuldür.
Yanımızda yöremizde bulunanlardan tutun da Gazze’ye, Doğu Türkistan’a, Afganistan’a ve mahiyetini bilmediğimiz coğrafyalardaki gönlü darda, gözü yolda olanların üzerindeki iyilik esintilerinin hiç dinmemesi ümidiyle…
Değerli Mustafa hocam, kaleminiz yine gönülde ne varsa onu yansıtmış. İyilik derin mesele; fani dünyada herkesin birbirini görmezden gelerek yaşadığı, dilde hoşgörü tevazuyu unuttuğu ve paylaşmadığı. İnşallah iyilikler daim olur. Biz insanları bi şekilde bulur diyebilirim. Niyet neyse insanın karşısına da o çıkar. Mustafa hocam, selam ve dua ile canı gönülden hürmetler dilerim. Kaleminiz yazdıkça okuyan gönüller çok olsun. Hakikatte sizin gönlünüz de haneniz dahi huzur içinde yer bulsun.
Nurettin Topcu’nunVicdan iyiliğin ve adaletin şaşmaz yargıcıdır” sözünü hatırlattı yazınız Sayın Hocam. Hep iyiliklere çıksın yolunuz.
Yine çok tatlı bir yazı akmış kaleminizden müdürüm
Inşallah iyilik yapıp, iyilik bulanlardan olalım Mustafa hocam
Emeğinize yüreğinize sağlık değerli hocam. İnsan oğluna bu dünyada en çok yakışanlardan biriside yapacağı iyiliklerdir.
Kaleminize ve gönlünüze sağlık kıymetli hocam..
İyilik ve bu yazınız vesilesiyle iyilik ve güzellik dolsunsun bu âlem inşallah..
Allah kendi çaplarında iyilikte sınır tanımayan annemden babamdan tüm iyilik yapanlardan ve bu yazıyı kaleme alan iyi insann Mustafa Uslu Hocam dan razı olsun.