eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Açık
20°C
Ankara
20°C
Açık
Salı Açık
22°C
Çarşamba Az Bulutlu
22°C
Perşembe Az Bulutlu
21°C
Cuma Az Bulutlu
15°C

Prof. Dr. İsmail ÇAKIR

1969 yılında Ankara’da dünyaya geldi. İlköğretimini Çankırı’da, orta ve lise öğrenimini yatılı olarak Aydın’da tamamladı. Lisans eğitimini Gazi Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünde tamamladıktan sonra 1994- 2009 yılları arasında Kırıkkale Üniversitesi’nde İngilizce okutmanı olarak çalıştı. 2009-2017 yılları arasında Erciyes Üniversitesi’nde Yrd. Doç. ve Doçent olarak görev yaptı. 2017 yılında Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesinde öğretim üyesi olarak göreve başladı. Aynı yılda profesörlüğü atandı ve halen aynı üniversitede görev yapmaktadır. Yabancı dil öğretimi, dil ve kültür çalışmaları alanında ulusal ve uluslararası hakemli dergilerde yayımlanmış bir çok makale, kitap bölümü ve kitap editörlükleri bulunmaktadır.

    Meslekî Tükenmişlik Sendromu mu Yaşıyorsunuz?

    Yıllar önce öğretmenliğe ilk başladığım yıllardı. Kimi zaman elimde öğrencilerin ders kitaplarındaki İngilizce diyalogları ana dili İngilizce olanlar tarafından seslendirilmiş halde dinlemeleri için kaset-çalarla, kimi zaman bazı konuları iyi anlamaları için çeşitli görsel ve gerçek materyallerle derslere girerdim.  Mesleğe daha önce başlamış ve yıl olarak benden çok daha tecrübeli ancak mesleki olarak tükenmiş öğretmenlerle yaptığımız öğretmenler odası sohbetlerinde benim yaptığım işin gerekliliği üzerinde tartışırdık. Onlar için bu kadar uğraşmaya gerek olmayan bir konu benim için önemli ve mesleğimin bir parçası idi. Üzerinden yıllar geçse de aynı durumun hala okullarda yaşandığı konusunda hiç şüphem yok.

    Öğretmenliğin ilk yıllarında idealist olup da mesleğini hakkıyla yerine getirmeye çalışan öğretmenlerin bir süre sonra farklı nedenlerden dolayı pes edip ortama uyum sağlamak zorunda hissettiklerine sıkça şahit olmaktayız. Öte yandan yıllar geçse de ilk günkü gibi çalışan birçok öğretmenin de görevini layıkıyla yaptığının da farkındayız. Bu kısa girişten sonra aşağıda sorduğumuz sorulara vereceğiniz cevapları düşünerek durumunuzu sorgulamakta fayda var.

    Cevap Aranması Gereken Sorular

    Her gün öğretmenlik mesleğini aynı azim ve kararlılıkla yapıyor musunuz? Dersinize her gün düzenli olarak hazırlanıp büyük bir şevkle giriyor musunuz? Meslek hayatınızın ilk günü gibi mesleğinize büyük bir tutku ile bağlı mısınız?   Bazı şeyler size sıkıcı gelmeye başladı mı? Yaptığınız işin aynı ve rutin işler olduğunu, sizin için bir anlamı olmadığını mı düşünmeye başladınız?  Rapor alıp okula gitmemeye başladınız mı? Öğrencilerle veya meslektaşlarınızla eskisi gibi iletişim kurmada sorunlar mı yaşıyorsunuz? Sürekli birilerini eleştiriyorsunuz ama kendinizi hiç eleştirmiyor musunuz? Hep kendinizi mi haklı görmeye başladınız? Eğitim işi kolay kolay çözülmez demeyi bırakmadınız mı? Eğitimden sorumlu olarak hep yöneticileri, politikacıları, aileleri mi sorumlu görüyorsunuz? Bu millet adam olmaz, ben bu kadar uğraşıyorum ama bir şey olmadı mı diyorsunuz? Bu öğrenciler hiçbir şey anlamıyor demeyi bırakmadınız mı? Mesleki gelişim faaliyetlerine katılımın anlamsız olduğuna mı inanıyorsunuz?  İzlemeniz istenen çevrimiçi konferans veya seminerlerin tamamını izliyor musunuz? Artık yeterince öğrencilere faydalı olamıyor hissine kapılıyor musunuz?  Ah bir emekli olsam demeye başladınız mı?

    Mesleki Tükenmişlik Sendromu

    Bu sorulara vereceğiniz cevap EVET ise o zaman yaptığınız işe karşı sorumluluğunuzun ve sorumluluklarınızı yerine getirme isteğinizin de azaldığını, yılgınlık, yorulma, bıkkınlık gibi olumsuz hislerin ortaya çıktığını fark etmişsinizdir.  Yani yaptığınız işin öneminin azaldığını, artık kimseye faydalı olamadığınızı düşünmeye başladıysanız, yeni gelişmelere ayak uyduramadığınızı hissediyor ve öğrenci ve meslektaşlarınızla etkili iletişim sorunu yaşıyorsanız, eğitim ve teknoloji alanında ortaya çıkan her yeni gelişme sizin dikkatinizi celp etmiyorsa mesleğinizi devam ettirip ettirmeme konusunda şapkanızı önünüze koyup iki kere düşünmeniz gerekir. Siz düşünmezseniz bile öğrencileriniz, arkadaşlarınız, aileniz veya amirleriniz çoktan düşünür hale gelmiştir. Bütün bunların hepsinin ne anlama geldiğini de elbette düşünmeden duramamalısınız. Fiziksel ve psikolojik semptomlarının görüldüğü bu hastalığa mesleki tükenmişlik denildiğini artık öğrendiniz. Mesleki olarak tükenmiş durumda olduğunuza göre ya yeniden şarj olup görevinizi sürdüreceksiniz ya da pilin ömrünü tamamladığını, kimseye faydalı olamayacağınızı düşünerek mesleğinizin de tükenip bitmesine izin vereceksiniz.   

    Neden Tükeniriz?

    Her şeyin bir sonu olduğu gibi yaptığınız işe karşı olan her türlü psikolojik ve fiziksel performansınızın da azalması veya tükenmesi kaçınılmazdır. Farklı meslek gruplarında farklı seviyelerde tükenmişlik analizi yapılan çalışmalarda öğretmenlik mesleğinin yüksek düzeyde tükenmişlik grubunda yer alması şaşırtıcı olmamalı.  Sürekli insan ile iletişimde olmak durumunda olan meslek gruplarında olduğu gibi öğretmenlik mesleğinin de hedef kitlesi insan olması mesleki olarak birçok açıdan yıpranma ve tükenmeye sebep olabilmektedir.   

    Öğretmenleri mesleki tükenmişliğe götüren sebepler branşlara göre farklılık gösterse de genellikle ders yüklerinin çok olması, okul yönetimlerinin öğretmenlere karşı tutumları, kalabalık sınıflar, öğrencilerin derslere karşı olumsuz motivasyonları, disiplin sorunları, velilerin öğretmenlere karşı yaklaşımları, takdir edilmeme,  yetersiz ücret, mesleki tatminsizlik gibi sebepler sıralanabilir.  Her ne kadar, bu ve benzeri sebepler mesleki açıdan öğretmenlerde tükenmişlik sendromu yaşamalarına vesile olsa da öğretmenlik mesleğinin hakkıyla yapılmasına da engel teşkil etmemelidir.  Her toplumda bu mesleğin her türlü zor şartlarda nasıl gerçekleştirildiğine ve sonuçlarının neler olduğuna yönelik birçok tecrübe olduğunu hatırlatarak bahanelerin başarının önündeki en büyük engel olduğunu da unutmayalım.

    Neler Yapılabilir?

    Öğretmenlik mesleğinin pek çok öğretmen adayı tarafından gelir getiren garanti bir meslek olarak tercih edilmesi ülkemizin kanayan yaralarından biridir. Meslek tercihi ile başlayan bu sürecin baştan kendini tüketmesine izin vermemek ideal olanıdır. Ancak durumun böyle olmadığı aşikârdır. Gerçekler var olan durumu değiştirmeyeceğine göre öğretmenlerin mesleklerini daha iyi yapabilmeleri için eğitime uygun ortamların oluşturulması ve yaptıkları işten tatmin olmalarını sağlamak gerekir demekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Öte yandan her öğrenci özeldir ilkesini düşünen bir öğretmenin de her okulun, her sınıfın, her mesleğin özel olduğunu da düşünmesi gerekmektedir. Elde bulunan asgari imkânlarla azami başarı elde etmenin hayal olmadığına yönelik birçok örnekleri de göz ardı etmeden güzel uygulamaların sayısını artırmaya çaba gösterirsek mesleki tükenmişlik sendromunu ortadan kaldırabiliriz. 

    Prof.Dr. İsmail ÇAKIR

    ismcakir@yahoo.com

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    1. English Teacher dedi ki:

      Aslında “öğretmenler odası” muhabbetlerimiz kurumun bu konudaki eğilimi hakkında fikir verebiliyor. Muhabbetlerin konusu ne kadar çok siyaset, ekonomi, futbol, arabalar ya da modadan ziyade öğrencilerin durumu, eğitim yöntem ve tekniklerin uygulanışı, teknolojik gelişmelerin eğitim ortamlarına entegre edilmesi gibi mevzulara yönelirse o kadar dinamik bir eğitim ortamı oluşuyor. Ancak aksi durumun gözlendiği okullarda tükenmişlik hem öğretmenleri hem de öğrencileri içine çekebiliyor.