İnsanlığımız sorgulanmalıdır!
İsrail egemenliğine boyun eğmemek, işgal edilen topraklarını savunmak, mal ve can güvenliklerini sağlamak amacıyla 7 Ekim 2023 sabahı Hamas’ın İsrail’e karşı yaptığı saldırı sonrasında Gazze’de Siyonist işgalcilerin hedefine maruz kalan masum çocukların, kadınların, eli silah tutmayan savunmasız insanların parçalanmış bedenleri; bütün insanlığın utanç vesikasıdır.
75 yıldan beri ölümle zulümle, işkence ve aşağılanma ile karşı karşıya kalan, toprakları işgal edilen, çocukları anaların, babaların gözleri önünde öldürülen Filistin halkı hayat memat mücadelesi verirken yine yalnızlığa terk ediliyor. 7 Ekim’den sonra işgalci İsrail tarafından, Gazze’nin camileri, hastaneleri, sivil yerleşim alanları bombalarken, katliamlar zincirine yenileri eklenirken; doğar doğmaz kendilerini savaşın içinde bulan, gözlerinde yaş yerine kan akan neşeyi, sevinmeyi, gülmeyi unutan, her an tepesine bomba atılacak endişesiyle gözleri uyku tutmayan, Filistinli çocukların ahlarını, feryatlarını dikkate almayanlar bu soykırımım işbirlikçileridir.
Batı yine iki yüzlü!
İşgalci İsrail’in ölüm makinaları dur durak bilmeden çalışırken, İslam’a ve kutsallarına karşı saldırılar sürerken, dünyanın önemli bir çoğunluğu özellikle ABD, AB, de Batılı devletler, Birleşmiş Milletler (BM), OECD, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşların sanki İsrail Filistin çatışması ilk defa 7 Ekim 2023 günü Hamas saldırısı ile başlamış gibi 75 yıldan beri yapılanları yok sayıp, mazlumun mağdurun ve masumun yanında yer alma yerine katil İsrail’in yanında saf tutmaları iki yüzlü davrandıklarının çifte standartlı olduklarının açık göstergesidir.
Şu iyi bilinmelidir ki, Gazze Şeridinde, Batı Şeria’da Ram Allah’ta Kudüs’te Mescidi Aksa’da Siyonist devletin saldırıları 7 Ekim günü Hamas’a bağlı İzzettin El Kasam Tugaylarının İşgalci İsrail’e, karşı başlattığı saldırı ile başlamadı, İsrail’in ölüm makinaları Siyonist devletin kurulduğu 14 Mayıs 1948 yılından beri dur durak bilmeden çalışmaktadır. 2000 yılında başlayan İkinci İntifadadan bugüne kadar sadece İsrail askerlerinin kirli kurşunları ile 5 binden fazla Filistinli çocuk hunharca öldürülmüş, 10 binden fazlası, yaralanmış, binlercesi tutuklanarak hayatlarının baharı zindanlarda çürütülmüştür.
7 Ekim 2023 ten itibaren İsrail’in Gazze bölgesinde ki Filistinli çocuklara, gençlere, kadınlara, yaşlılara, suçsuz ve masum insanlara, havadan, karadan ve denizden yapılan Siyonist vahşet saldırıları ve dün akşam Babist hastanesinin İsrail’in attığı roketler ile vurulması ile birlikte öldürülen Gazze’li sayısı 4000 bini aşmış, yaralı sayısı 13 bini geçmiştir. 1 milyon Gazze’li ise evini yurdunu terk etmek zorunda bırakılmıştır. Buna rağmen vahşi batı zalimden yana olma tavrından vaz geçmemiştir.
İşte batının çocuk hakları ve özgürlük anlayışları!
Siyonist İsrail askerleri çağın en modern silahları ile sivil yerleşim alanlarını hastaneleri resmî kurumları köprüleri trafoları, tüm alt yapıları yerle bir ediyor. Filistin halkı yeni bir tehcire zorlanıyor. Çeşitli yardım kuruluşlarının Gazze bölgesine ulaştırılmak üzere gönderdikleri ilaç ve temel gıda maddelerinin şehre girişleri yasaklanıyor. Şehre akaryakıt girişinin durdurulması sebebiyle santrallerinden elektrik üretilemiyor. Şehir de sular akmıyor, ekmek pişirilemiyor. Hastaneler sağlık hizmeti veremiyor. Kısaca Gazze bölgesi dünyanın en büyük işkence yuvasına dönüşüyor. Ne yazık ki Filistin’de yaşanan insanlık dışı vahşet karşısında başta İslam dünyası susuyor. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ABD, AB, de Batılı devletler, Birleşmiş Milletler (BM), OECD, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşlar velhasıl bütün insanlık susuyor.
Bu vahşet, bu zulüm batılı ülkelerin çocuklarına yapılsaydı acaba sessiz kalabilirler miydi? Bütün insanlığı ayağa kaldırmazlar mıydı? Bu kadar hissiz, bu kadar ruhsuz olabilirler miydi? İşte vahşi batının insan hakları, çocuk hakları ve özgürlük anlayışları!
Ne yazık ki BM tarafından alınan kararlar; Filistin’e yapılan zulmü önlemek için değil, İsrail’in güvenliğini sağlamak için alınmaktadır. Lübnan’a gönderilen barış gücü ile Hizbullah kuşatma altında tutularak Siyonist askerlerin rahatça Gazze üzerine salınmaları sağlanmaktadır. Bu yüzden havadan, karadan, denizden yapılan Siyonist saldırılarla bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar vahşice katledilmektedir. Onun için Filistin’de ana olmak baba olmak çocuk olmak ve hatta İnsan olmak zor.
Gelinen noktada Filistin coğrafyasında katil İsrail tarafından öldürülen, henüz yaşamın ne olduğunu bilmeden hayattan koparılan her çocuk; evimizden, mahallemizden, akrabamızdan biri olduğunun empatisini yapalım. Bu durumun empatisi bile yürekleri parçalayan bir durum değil midir?
Filistin’de çocuklar, her gün sistematik olarak travmaya maruz bırakılmakta, tepelerine atılan bombalar sebebiyle; evlerini, yurtlarını, okullarını kitaplarını, kıyafetlerini, ebeveynlerini, kardeşlerini, arkadaşlarını kaybetme korkusuyla yatıp kalkmaktadır. Filistin’de çocuklar her gün ölümle, açlıkla, yoklukla yoksullukla burun buruna kalmaktadır.
Filistin’de çocuk olmak ninni sesleri yerine, silah seslerini duymak demektir.
Onun için Filistin’de çocuk olmak demek; mermilerle, şarapnel parçalarıyla yaşamak demektir. Bomba sesleriyle uyanmak demektir. Ninni sesleri yerine, silah seslerini duymak demektir. Esir kamplarında, mahpushane zindanlarında öksüz, yetim kalmak, biçare olarak, perişan olmak demektir. Filistin’de çocuk olmak demek; beşiğin kundağında, anasının kucağında kanlı Siyonist kurşunlarına hedef olmak demektir. Filistin’de çocuk olmak demek, hayatın anlamını yaşamadan hayatın sonuna gelmek demektir.
Şimdi soruyorum, nerede okyanusta buzullar arasına sıkışan balinalar için seferberlik ilan eden BM’ler? Nerede Körfezde petrole batan kuşların yardımına koşanlar? Nerede belediyelerce itlaf edilen köpekler için ağıtlar yakanlar? Nerede çocuk hakları savunucuları? Nerede kadın hakları savunucuları? Nerede insan hakları savunucuları? Nerede Arap Birliği? Nerede İslam İş birliği Teşkilatı? Nerede İslam Ülkelerinin hükümetleri, devlet başkanları? Nerede parlamentoların Filistin Dostlu grupları?
Daha neyi bekliyorsunuz? Gazze de kalan son Filistinlinin ölümünü mü?
Bu ne biçim dostluk, bu ne biçim Müslümanlık! Bu ne biçim insanlık! Müslüman, Müslüman kardeşine zulmeder mi? Müslüman kardeşini düşmanına teslim eder mi? Daha neyi bekliyorsunuz? Gazze de kalan son Filistinlinin ölümünü mü? Dost ve müttefik kabul ettiğiniz ABD ve Siyonist İsrail’in İnsafa gelmesini mi?
Şunu iyi bilelim ki Müslüman’ın, Müslüman’dan başka dostu ve müttefiki yoktur. Müslümanların dostu Allah’tır ve Müslümanlardır. Şeytanla dostluk kurarak cennete girilemeyeceği gibi Teröristleri dost ve müttefik kabul ederek de Müslümanların onur ve şerefi korunamaz.
Biz bir binanın tuğlaları gibi, bir bedenin uzuvları gibi kenetlenir birbirimizin derdiyle dertlenirsek, Yüce Allah Ebrehe’nin ordusu üzerine gönderdiği ebabil kuşlarını Siyonist İsrail Orduları üzerine de gönderecektir. Bedirde, Çanakkale’de, Kıbrıs barış harekâtında İslam ordusuna ulaşan manevi yardım bize de ulaşacaktır. Unutmayalım! Allah en büyüktür. Yegâne güç ve kudret sahibi Allah’tır.
Filistin’in başına gelen bela ve musibetler İsrail ve işbirlikçilerinin gücünden değil, Müslümanların dağınıklığından, kendi güçlerini birleştirme yerine düşmanlarının safında yer almalarından kaynaklanmaktadır.
İşte bugün Filistin’in İsrail’e karşı başlattığı onur savaşında başta Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmak üzere tüm İslam ülkelerinin hükümet ve devlet başkanları, halkları İsrail’in Filistin’e karşı yaptığı terörist saldırıyı sona erdirecek, soykırımı durduracak askeri, siyasi ekonomik, sosyal ve diplomatik yaptırımları hayata geçirecek kararlar almaya mecbur ve mahkumdurlar.
İslam ülkelerinin devletleri ve halkları sizin yeriniz Filistin halkının yanıdır.
Ey İslam ülkelerinin devletleri ve halkları sizin yeriniz Filistin halkının yanıdır. Siyonist İsrail’in Gazze saldırısını protesto eden, ülkemizde ve İslam ülkelerinin her yerinde 10 binlerin 100 binlerin, Milyonların haykırışlarına kulak veriniz. ABD ve İsrail’i dostluk ve müttefiklikten, stratejik ortaklıktan çıkarınız, İsrail Büyükelçilerini sınır dışı ediniz. Tel Aviv B. Elçilerini derhal geri çekiniz.Lübnan Barış Gücünün İsrail savaş gücüne dönüşmesini engelleyiniz. Gerekirse tepki olarak askerlerinizi geri çekiniz.
İslam İş birliği Teşkilatını kuruluş amaç ve ilkelerine uygun olarak yeniden canlandırınız.D 8 Ülkelerine işlevlik kazandırınız. Parlamentolarınızda bulunan ABD ve İsrail Dostluk Gruplarını lağvediniz. Filistin Dostluk Gruplarını derhal Gazze’ye dostlarının yanına gönderiniz. Lübnan’a gönderilen barış gücünü derhal Kudüs’e ve Gazze’ye de gönderiniz.
Bunları yaptığınız takdirde Kudüs’e, Mescidi Aksa’ya sahip çıkmış, Filistinli kardeşlerimizin yanın yer almış olursunuz. Aksi takdirde suskunluğunuz ve tarafsızlığınız İsrail’ arka çıkmak olarak tarihe not düşülecektir. O zaman Allah’ın gazabı, mazlumların ve mağdurların laneti üzerinizde olacaktır.
Mustafa KIR
Ankara Sivil Toplum Platformu Başkanı
Hocam yüreğinize kale.i ize sağlık hisleri.ize duygularımıza tercüman olmuşsun Allah razı olsun
Kaleminize, yüreğinize sağlık hocam.