Geçmişten günümüze fitne deyince, özellikle İslam coğrafyasında zuhur eden, çeşitli komplo ve entrikalar ile İslâm ümmetinin birlik ve bütünlüğünü bozan her türlü yıkıcı ve bölücü faaliyetler akla gelmektedir. Son günlerde savaş, işgal veya iç huzursuzluk sebebiyle ülkemizde hayatlarını devam ettirmek zorunda kalan mülteciler üzerinden yabancı düşmanlığı hortlatılmak suretiyle ülkemiz bir kaos ortamı yaratılmak istenmektedir. 30 Haziran 2024 günü Kayseri’de Suriyeli bir gencin kendinden daha küçük bir kız çocuğuna taciz ettiği iddiasının daha sonra duyulması üzerine bir kısım provokatörün fırsatı ganimete döndürmeye çalışması, halkı tahrik ederek Suriyelilere saldırmaları evlerini, arabalarını yakmaları, yıkmaları bu olayı sosyal medya aracılığı ile ülke genelinde organize etme gayreti içine girmeleri maalesef bir tezgâhın kurulmaya çalışıldığın göstergesi olarak karşımıza çıkmıştır. Bu sebeple bir uyarı mahiyetinde yazımızın konusunu “fitne” olarak belirledim.
Fitne nedir? Arapça’da “f t n” kökünden türeyen fitne, sözlükte; altın ve gümüş gibi değerli madenlerin saflığını anlamak için ateşte eritmek” anlamında kullanılırken, ıstılahı olarak ise, hayır ve şerle sınanmak, denenmek imtihan edilmek anlamlarında kullanılmaktadır.
Türkçemizde ise Arapça’da kullanılan anlamlardan farkı olarak; fitne kavramına; küfür, zalimlik, taşkınlık, azgınlık, fesatlık, haddi aşmak, nankörlük sapıklık, sapkınlık, bozgunculuk, kışkırtıcılık, günah, azap, ayırımcılık, delilik, iç ihtilaf, kaos, kargaşa, kavga, bela, azap, musîbet birisinin azmasına aklının karışmasına ahlakının bozulmasına, zarara uğramasına ve uğratılmasına, hırsının kamçılanmasına ve günah işlemesine sebep olunması gibi pek çok olumsuzluğu bünyesinde t0playan bir anlam yüklenmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’de otuz dört ayette fitne, yirmi altı ayette de Fitnenin türevleri geçmektedir. Nitekim ayetlerde olumlu ve olumsuz anlamda “Biliniz ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer fitnedir. Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.” (Enfal,28) “Fitne adam öldürmekten daha kötüdür.” Bakara,191)” Ey müminler öyle bir fitneden sakınınız ki O içinizde sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz. Onun dehşeti günahsızları da kuşatır, hepinizi perişan eder. Biliniz ki Allah’ın azabı şiddetlidir. ( Enfal,246)
Hadisi şeriflerde ise, “Öyle fitneler olacak ki, o zaman kişi Mü’minolarak sabahlayıpkâfir olarak akşamlayacaktır. Ancak Allah’ın ilim vermek suretiyle ihya ettikleri müstesna “Benden sonra size dört fitne gelecektir: 1.Olarak, kanların dökülmesi helal kılınacaktır. 2. Olarak, hem kanların, dökülmesi hem de başkalarının hakkı olan malların heder edilmesi helal kılınacaktır. 3.Olarak hem canlar hem mallar, hem de uçkurlar helal kılınacaktır. 4.Olarak ta örten, kapatan, bürüyen kör ve sağır bir fitnedir ki, denizdeki dalgalar gibi kabarıp, hareket edecek, hiç kimse onun karşısında sığınacak bir yer bulamayacaktır.”
Onun için, ayette fitne adam öldürmekten daha tehlikeli görülmüş, onun için Peygamberimiz:” kabir azabından, deccalın fitnesinden, hayatın ve ölümün fitnesinden Allah’a sığınmış” onun için fitneyi uykudan uyandırana lanet etmiştir. Fitnenin adam öldürmekten daha tehlikeli görülmesinin ve fitnecinin lanetlenmesinin sebebi insanların birlik ve beraberliğini bozmasından, huzurunu kaçırmasından, toplumun sosyal yapısını dejenere etmesinden kaynaklanmıştır.
Dilimiz, dinimiz, ırkımız rengimiz ve dünya görüşümüz ne olursa olsun bütün farklılıklarımızla birbirimizi kucaklamaya sevmeye mecburuz. Bu ülke birimizin olduğu kadar hepimizindir. Madden ve manen kalkınmış, huzur ve refahı yakalamış güvenli bir ülkede yaşamakla hepimiz mutlu olacağımız gibi, can ve mal güvenliği olmayan kaos ve terör ortamında yaşamaktan da hepimiz rahatsız olacağız. Bu ülke gemisi batarsa hepimiz birden batıp, boğulacağız.
Biz biliyoruz ki kardeşlik binasının malzemeleri birlik, beraberlik, dayanışma, hoşgörü, merhamet ve güvendir. Bu unsurlar olmadan kardeşlik sarayı tesis edilemez. Yine biz biliyoruz ki; kin, nefret, şiddet, tefrika, taciz, tecavüz, düşmanlık ise birlik, beraberlik ve kardeşlik sarayının temeline konulmuş tahrip kalıplarıdır
Fitne tefrikadır. Fitne bölünüp parçalanmadır. Tefrika ailelerin, kurumların, milletlerin, devletlerin bölünüp parçalanmasını, zayıflayıp çökmesini tetikleyen en korkunç silahlardan daha korkunç bir silahtır. Yalan-yanlış her sözü etrafa yaymak, kitleleri tahrike yönelik hareketlerde bulunmak Müslümanlara değil münafıklara has alametlerdendir. “Hakikî bir Müslüman, samimî bir mü’min hiçbir zaman anarşiye ve bozgunculuğa taraftar olmaz. Dinin şiddetle men ettiği şey, fitne ve anarşidir. Çünkü, anarşi hiçbir hak tanımaz.”
Şimdi şu ayet ve hadisler dikkatlice okuyalım ve aklımızı başımıza alalım. “Onlara: “Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın!” dendiği zaman, “Hayır! Biz ancak ıslah edicileriz” derler. Dikkat edin onlar bozguncuların ortalığı karıştıranların ta kendileridir. Lakin farkında değillerdir. (Bakara 11,12) “Hakkında bilgin olamayan şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül bunların hepsi ondan sorumludur.”( İsra,36) “Ey İman edenler! Bilmeden birilerine zarar verip de sonra yaptığınıza pişman olmamanız için yoldan çıkmışın biri size bir haber getirdiğinde doğruluğunu araştırın.” (Hucurat, 6) ” “İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın.”( Maide,2) “Her duyduğunu başkasına aktarmak, kişiye günah olarak yeter. İyilik için söylenen yalan, fitne çıkaran doğrudan daha hayırlıdır.”( Hadis)
Bilindiği üzere Otuz Haziran gününde Kayseri’nin Eskişehir Bağları olarak bilinen Danişmentgazi Mahallesi’nde Suriye uyruklu bir şahsın kendi akrabalarından olan küçük bir kız çocuğuna cinsel istismarını daha sonra duyan bir kısım provakatörün bu menfur olayı hedefinden saptırarak, yabancı düşmanlığına ve sığınmacı nefretine dönüştürmesi ve sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarla olayın ülke geneline yayılması yüzünden ne yazık ki hem Kayseri de hem de ülkemizin bazı bölgelerinde özellikle Suriye’li kardeşlerimize saldırılarda bulunulmuş evleri, iş yerleri ve araçları tahrip edilmiştir. Menfur ve münferit bir olay çığırından çıkarılarak toplumsal bir infiale dönüştürme çabası içine girilmiştir. Suçun şahsiliği prensibi yok sayılmış mezkur olay ilgili hiçbir günahı olmayan ve ülkemizin misafiri sayılan mülteci kardeşlerimiz ülkemizin huzurunu bozmak için fırsat kollayan bir kısım kendini bilmez fitneci güruh tarafından insanlar cezalandırırılmıştır.
Kim olursa olsun ve kime karşı yapılırsa yapılsın terörü, tacizi, tecavüzü, şiddeti nefretle karşıladığımızı ifade ederken, bunlar üzerinden fitnenin fitilinin ateşlenmesine toptancı bir yaklaşımla suçsuz günahsız insanların cezalandırılmasına, hatta olayın ırkçılığa yabancı düşmanlığına ve nefret söylemine dönüştürülmesine karşı olduğumuzu da belirtmek isterim.
Fitne iç ve dış mihrakların ülkeleri yıkmak için kullandıkları en etkili yöntemdir. Fitne terördür, şiddettir, kaostur, bozgunculuktur. Sırf bozgunculuk çıkarmak amacıyla fitne çıkaranlar ise teröristtir. Çünkü, fitne hareketi ülkeleri iç savaşa ve büyük yıkıma götüren tehlikenin ilk adımı, bireysel ve toplumsal anlamda nerede başlayıp nere biteceği belli olamayan çok tehlikeli bir oyunun adıdır.
Toplumun bu tür menfur olaylar karşısında duyarlı davranması, tepki bir kesimin göstermesi, elbette takdire şayan bir durumdur. Ancak ne bir bireyin ne de bir kesimin kendini yargıç yerine koyarak gayri hukuki yollarla olayın failini cezalandırma yoluna gitmesi tasvip edilecek bir durum değildir.
Biz ülkemizde yakılan fitne ateşi yüzünden 5000 bin üniversiteli gencini, 40 bin civarında vatan evladını toprağa vermiş bir milletiz. Yanı başımızda Suriye, Irak, Libya, Mısır gibi ülkelerde yaşanan iç olaylar gözümüzün önünde dururken olanlardan hiçbir ders almadan toplumu kin, nefret ve düşmanlığa sevk etmeye çalışanlar karşısında halkımızın sağduyulu davranması, ayırımcılığı körükleyen davranışlardan kaçınması meydanı bu tür provokatörlere bırakmaması en akılcı bir davranış olacaktır.
Şimdi sözlerimi İslam Şairi Mehmet Akif Ersoy’un şu dizeleri ile noktalıyorum.
“Girmeden bir millete tefrika düşman giremez.
Toplu vurdukça sinede yürekler Onu top sindiremez.”
Çok güzel bir anlatım olmuş. Kaleminize sağlık.