eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Az Bulutlu
22°C
Ankara
22°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
25°C
Cumartesi Az Bulutlu
23°C
Pazar Az Bulutlu
24°C
Pazartesi Az Bulutlu
26°C

Ankaralı Bir Yahudinin Kısa Hikayesi: Hayem (Hayati) Amca

Osmanlı -imparatorlukların yapısı gereği- çok dilli, çok kültürlü bir devletti. Osmanlı döneminde Anadolu şehirleri, İstanbul’a göre kültürel ve ekonomik olarak temayüz etmese de Osmanlı’nın birlikte yaşama tecrübesinin canlı ve renkli bir şekilde belirdiği yerlerdi. Bursa, Konya, Erzurum, Sivas, Aksaray vs. Cumhuriyet dönemine kadar geleneksel Osmanlı yaşam biçimlerinin görüldüğü merkez Anadolu şehirleriydi. Bunlar aynı zamanda çoğunluk Müslümanlar dışında Ermeni, Rum, Yahudi ve diğer farklı din ve ırkların yaşadığı butik mozaik şehirlerdi. Ankara da bu şehirlerden biriydi.  Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde Ankara, çağdaşlaşma politikası çerçevesinde yeniden tasarlandı ve modern bir şehir olması öngörüldü.

Değerli okuyucular! Bugün sizlere bin yıl boyunca hayatımızı paylaştığımız komşularımız, asırlarca birlikte yaşadığımız, din olmasa da kültürümüzün, adet ve geleneklerimizin çoğu zaman aynılaştığı fakat şimdi “Anadolu Diasporası” olarak isimlendirilen o Ermeni, Rum, Yahudi, Hristiyan, Süryani vs. gayrimüslim unsurlardan biri olan ve zamanımıza da şahitlik yapan Ankaralı Yahudi Hayati Amcadan bahsetmek istiyorum.

Benim gibi Ankaralı olup/doğup da Ankara’da bir zamanlar Yahudi mahallesinin olduğunu bilmeyenlerimizin sayısı zannedersem çoktur. Evet Ankara’da Samanpazarına çıkan Anafartalar Bulvarı üzerinden Altındağ belediyesine doğru giderken sağ taraftaki mahalle, Yahudilerin yaşadığı yerleşim yeridir. Bu mahallede hala Yahudilerin ibadet ettikleri bir de Sinagog da bulunmaktadır. Esen Sokak ile Birlik Sokağın arasında tarihi Kurşunlu Camii’nin ise karşısında bulunan bu Sinagog (Havra) 750 yıl boyunca Ankara’daki Yahudilerin önemli bir ibadet merkezi olmuştur. İçine giremediğim sinagogun ancak sembollü olan demir kapısını görebildim. Yahudi mahallesinde -muhtar beyin anlattıklarına göre- şu an yaşayan meskûn bir Yahudi aile bulunmamaktadır.

Hikayemizin baş kahramanı Hayati (Hayem) amca ile dün, yetmiş küsür yıl önce mezun olduğu ilkokulda, fakat şimdi Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi olarak kullandığımız fakülte bahçesinde karşılaştım. İki ayrı blok şeklindeki bu bina fakültemizden önce Atatürk Ortaokulu olarak bilinen, 1925’te Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk tarafından yaptırılan taş bir binadır.

Kıymetli bir hocamızla odama doğru geçerken fakülte bahçesinde turist olduklarını zannettiğim üç kişi gördüm. Yanlarına gidip tanıştık. Meğerse kendisi 60 küsür yıl önce bazı karışıklıklardan dolayı Ankara’dan ayrılmak zorunda kalan bizim Hayati Amcaymış! Asıl adı İbranice Hayem imiş. Fakat ona herkes mahallede Hayati dermiş. Sabırla onu dinlemeye hazır olduğumuzu anlayınca gözleri dolarak başladı anlatmaya:

-Hayati amca asıl adınız nedir?

-Asıl adım Hayem dir. Hayem yaşayan anlamına geliyor. Yani Hayati ile aynı anlamda. Fakat Ankara’da bu mahallede hep beraber yaşardık ve bana Hayati derlerdi.

– Peki ziyaret sebebiniz nedir?

– Aslında ben Ankaralıyım. Yani Ankaralı bir Yahudi’yim. Bu arka tarafta daha çok Yahudilerin yaşadığı bir mahalle var. 17 yaşıma kadar Ankara’da kaldım. Buraları çok özledim. Daha sonra…

– Daha sonra?

– Daha sonra bize baskı yapıldı. Evlerimiz taşlandı. Psikolojik baskı da gördük. Bazı olaylar oldu. Tam olarak biz de anlayamadık. Nedendir bilinmez, annem bir gün bana Ankara’yı terk etmem gerektiğini söyledi. Kendisi kaldı. Ama ben 17 yaşımdan sonra çok sevdiğim Ankara’yı terk etmek zorunda kaldım.

– Peki nereye gittiniz?

– İspanya’ya gittim. Atalarımın topraklarına. Hani bir zamanlar Osmanlı Devleti’nin İspanyolların ellerinden kurtardığı ve Osmanlı topraklarına getirdiği Yahudiler vardı ya. İşte benim soyum o Yahudilerinden. Atalarım bu göçten sonra bir şekilde Ankara’ya gelip yerleşmişler. Tabi Osmanlı döneminde…

– Yani kendi vatanınızdan (Türkiye) kendi vatanınıza (İspanya) göçmek zorunda kaldınız?

– Eh işte.

(Elinde tuttuğu eski bir cüzdanın arasını açtı ve bir fotoğraf çıkardı. Anlatmaya başladı)

-Ben ilkokulu bu okulda bitirdim. İşte bu da okulda çekindiğim resim. Arkadaşlarım, öğretmenim ve müdür bey! (Gözleri doluyor) Buraları çok özledim. Şimdi ise İspanya’dan kızımla buraya geldim. O da benim çocukluğumun geçtiği yerleri görsün istedim. Bu binanın birinci katında sınıfımı gördüm. Şimdi siz orayı mescit yapmışsınız. Orası benim sınıfımdı. Arkadaşlarım içinde Yahudi olanlar da vardı. Türkler ve biz fark etmiyordu. Birlikte hep beraber okurduk. O günleri özlüyorum. Biz Atatürk’ü hep iyi anarız. Burası onun inşa ettirdiği bir okuldu.

Hayati Amca ile biraz daha sohbet ettik. O tam bir Ankara aşığıydı. Yaşadığı ve hayatını paylaştığı Ankara, onun zihninde ve hayatında çok derin izler bırakmıştı. Türkçeyi çok güzel konuşuyordu. Yıllardır İspanya’da yaşamasına rağmen ne Türkçeyi ne mahallesini ne Ankara’yı, ne de Türkiye’yi unutmuştu. O giderken ben arkasında bıraktığı rüzgârın aslında tarihte birlikte yaşama tecrübesinin ta kendisi olduğunu anlamış ve hiç tanımadığım Ankaralı Yahudi Hayati Amcayı yüz yıldır ne kadar da özlediğimizi fark etmiştim…

Not: Diyaloglar kayıt değildir, hatırlayabildiğim kadar yazdım.

Doç. Dr. Tahsin Yurttaş (4.9.2015)

İletişim:yurttastahsin@gmail.com

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.