eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Parçalı Bulutlu
28°C
Ankara
28°C
Parçalı Bulutlu
Perşembe Parçalı Bulutlu
30°C
Cuma Açık
30°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
30°C
Pazar Hafif Yağmurlu
26°C

Kusursuz Toplu Cinayet

sevgi dolu sözcüklerle
Hatıra olarak saklamam istenilen
bir fotoğraf var bende
Kaç kere çöpe atacak oldum
Kitap sayfalarında kaybolsun istedim
Bir şekilde tekrar karşıma çıktı
Bir bilsen nasıl boş bir çabaydı onunkisi
Hatırımda en ufak izi bile yok halbuki
Sadece ismini bilsem bir anlamı olurdu. Ne çok insan sevdim sarılınca özlediğim, uzaklaşınca adını unuttuğum ne çok insan.
Esmer mavi gözlü bir kız vardı onun adı hiç yok hatırımda. Bir de Ceylan vardı, yetimdi.
Depremde abisini kaybetmişti.
Deprem olmadan öldürülmüştü der ağlardı.
Çirkin kısa boylu bir adama kaçmıştı kimsesizlikten. Zaten ona düğün yapacak kimsesi yoktu. Ablası ve abisinin katili olduğunu söylediği eniştesi vardı. Onu görmeye kalbi dayanmıyordu. Öylece çantasını alıp çıktı gitti oğlanın evine. Bi nikah kıydılar evlendiler. Gelinlik giymedi. Giyse çok güzel gelin olurdu. Onu sevmiyordu bilirdim. Başka çarem yoktu demişti. Başka söz bırakmamıştı bize. Neşesine diyecek yoktu çirkin üstelik fukara oğlanın. Çıtı pıtı ceylan gözlü güzeller güzeli bir kız telsiz duvaksız, altınsız masrafsız eş olmuştu ona. Adını unuttuğum biri daha benim için o. Kızın çaresizliğinden faydalandığı için nefret etmiştim ondan ama aslında iyi insandı Ceylanı da gerçekten seviyordu. Ama Ceylan hep ağlamaklı fakat hep ona minnet doluydu. Sanırım bu duyguyu hiç bir zaman anlamayacağım. İstemese hiç bir şey yapmazdı diyor kolundaki tek bileziği gösteriyordu. Tek bir bilezikle gelin olmuştu Ceylan. En son anne olduğunu duymuştum. Ziyaretine giden tek kişi benmişim öyle söylemişti. Ağlaya ağlaya caddeye nasıl çıktım yolumu nasıl buldum bilmiyorum. Elimden bir şey gelmiyordu. Zaten o kendince bu saçma çözümü bulmadan bize hiçbir şey anlatmamıştı. Bebek görmeye gittiğimde anlattı ne biliyorsa.17 ağustos depremi olduğunda abisi eniştesi ile Yalova’da çalışmaya gitmiş. Beş katlı bir apartmanın en alt katında kalıyormuş bütün şantiyede çalışanlar. 16 ağustosta herkes parasını almış fakat evlerine gitmek için hafta sonunu bekliyorlardı. İki aydır çalışan 11 kişi ilk defa evlerine gidecekmiş. Deprem gecesi ne olmuşsa olmuş gece 3 te deprem olurken bu 11 kişiden on tanesi hiç uyanmamış beş katlı binadaki herkes kaçmış. Kapılarını çalmış uyandırmaya çalışmışlar ama hiçbiri uyanmamış. Deprem durulduktan bir süre sonra bina yıkılmış. O on kişinin hepsi yataklarında uyurken ölmüş. Depremi hiç duymamışlar. Oysa depreme şahit olan herkes çok iyi bilir ki 17 ağustos depremi sallamaya başlamadan sesi duyulmuştu. O korkunç uğultu, sur’un üflenişi gibiydi. Sarsıntı başlamadan deprem oluyor demiştim bunu nasıl anladığımı yıllardır sorguluyorum henüz bir cevap bulamadım. Kıyamet kopuyor deseydim kendi kendime bu daha mantıklı olurdu. Neticede herkesin kıyameti kendine. Babam bana çocukken kıyameti böyle tarif etmişti. Denizler yükseldiğinde suya kapılanların kıyameti o zaman kopmuştur. Kaçıp dağlara çıkanlar heyelana kapılırsa onların kıyameti de o zaman kopmuş demektir diye. Kıyamet dünyanın değil kişilerindir demişti.
Olayın en ilginç ve can alıcı noktası evlerine daha önce gitmedikleri kesin olduğu için herkesin eşyasında iki aylık birikmiş parası olması gerekirken hiçbirinin eşyasından para çıkmamış. Çok daha ilginç olan bir başka ayrıntı var ki daha önce abisinin katili olarak eniştesini gördüğünü söylemiştim, işte bu enişte de onlarla aynı evde yaşıyordu ama o kaçmış. O kadar ki valizini de hazırlamış. Ve orada çalıştığından o kadar iyi para kazanmış ki gelir gelmez sıfır bir araba almış. Ceylana sadece boşlukları düzeltmek kalmış. Bir kişinin on kişiyi öldürmesi pek mümkün değil ama bir kişi paralarını çalmak için on kişiyi bir şekilde uyutabilir. Sonra herkesin paralarını değerli eşyalarını çalar ve oradan ayrılır. Daha şehirden çıkamadan şiddetli bir deprem meydana gelir. Yollar kapandığı için gidemez ve geri dönüp deprem maduru rolünü oynamaya başlar. Çünkü hırsızlığı asla meydana çıkmayacaktır. Uyutup eşyalarını çaldığı herkes derin uykularından uyanamadıkları için kaçamamış ve orada can vermiştir. Kayıtlara göre depremde 17480 kişi hayatını kaybetti. Bu yanlış 17470 kişi depremde hayatını kaybetmişti. On kişi hırsızın biri tarafından ölüme mahkum edildi. Çünkü uyurken onların kıyameti kopmuştu. Acaba daha kaç kişi onlar gibi deprem olmadan ölüme mahkum edilmişti bunu asla bilemeyeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2024 09:00
02.02.2024 18:00
21.03.2024 00:01
Yorumlar

  1. Veysel Topuz dedi ki:

    DÜŞÜNDÜRÜCÜ VE İBRETLİ BİR YAZI TEBRİKLER , HANİFE HANIM , KALEMİNİZ SAĞOLSUN.

    1. Hanife Çakır dedi ki:

      Teşekkür ederim.

  2. Zerda dedi ki:

    Ellerine sağlık..

  3. Nalan dedi ki:

    Çok güzel bir yazı olmuş, kaleminize sağlık.

  4. Beyza dedi ki:

    Çok acıklı bir hikaye elinize yüreğinize sağlık…

    1. Hanife Çakır dedi ki:

      Gerçeklerin acı olmak gibi kötü bir huyu var

  5. İbrahim Etem Aslanoğlu dedi ki:

    Düşündürücü ve üzücü. Ne ara bu hale geldik

    1. Hanife çakır dedi ki:

      Genel olarak gerçek olaylardan esinlenerek yazardım fakat bu yazı tamamen gerçek