Batı’nın
hem de sayılı
üniversitelerinde
Felsefe, Hukuk, Tarih,
Ekonomi, Sosyoloji,
Psikoloji, Pedagoji gibi dallarda
öğrenim gören gençlerimiz var…
Bunlardan bir bölümü
oraların yaşamına özense,
o zihniyete kapılsa da,
kendinde kalan ya da az yara alan
kimseler de vardır…
Türkiye’deki üniversitelerde de,
Batılılık/Batıcılık bağlamında,
uyanışlar varsa da genelde
durum budur…
—
Biz, bu “öğrenimi”,
evet, biz,
düşman bir ülkenin ordularında
silah tanıma ve kullanma eğitimi
olarak göreceğiz.
Çünkü, orada,
“zihniyet”in etkisi/yönlendirmesi
olsa da,
yaşanan bir “teknoloji eğitimi”dir…
—
Bu “teknolojik” donanımlı
gençlerimizden bir bölümü,
az veya çok,
toplumsal yapımız ile
donanımlarındaki bağdaşmazlık üzerine,
bir sorgulama ve hatta araştırma içine
girecek ya da girmeye başlamışlardır…
—
Yani,
“Bize özgü” sosyal bilimlerin
kapısı
bu yolla aralanacak,
hatta aralanmıştır…
—
İslam’ın yeniden gelişi,
bu malzemenin, bu teknolojinin
kullanımıyla bu kapıdan olacaktır,
hatta
“Kardelen” misali gelişmeler de
gözlemlenmektedir…
—
Unutmayalım,
Batı’nın Rönesansı da
böyle başlamıştır;
üniversitelerinde
Müslüman Feylesof ve
Bilim adamlarının
kitaplarının okutulmasıyla…
Zübeyir Yetik