eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Açık
9°C
Ankara
9°C
Açık
Pazartesi Az Bulutlu
9°C
Salı Hafif Yağmurlu
6°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
8°C
Perşembe Çok Bulutlu
10°C

Prof. Dr. Süleyman KIZILTOPRAK

1968 yılında İstanbul’da doğdu. 1995 yılında Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun oldu. 1997 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinden yüksek lisans derecesini alan Prof. Dr. Kızıltoprak, 2001 yılında da Marmara Üniversitesinden doktora derecesini kazandı. Kızıltoprak, “Mısır’da Osmanlı’nın Son Yüzyılı” , “Mısır’da İngiliz İşgali; Osmanlı’nın Diplomasi Savaşı: 1882-1887” , “II. Abdülhamid’in Dış Politikası ve Taşöz Operasyonu” , “15 Numaralı Mühimme-i Mısır Defteri: Mehmed Ali Paşa’dan Hüseyin Kamil’e Mısır Siyasi Tarihinin Önemli Belgeleri” , “Modern Devlet’e Giden Yolda Mülk Siyaseti Osmanlı Suriyesi’nde Hukuk, Yönetim ve Üretim” , “II. Abdülhamid Zamanında Bir Osmanlı Binbaşısının Gözünden Libya” başlıklı kitapların yazarıdır. Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde Rektör Yardımcılığı ve Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde Dekanlık görevlerini yürütmüştür. Türkiye Bilimler Akademisinde (TÜBA) görevler üstlenen Kızıltoprak, 2013-2018 yılları arasında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığında (TİKA) üst düzey yöneticilik yapmıştır.

    Kuruluşun ve Kurtuluşun Kadim Şehri Kütahya

    Kütahya, 7 bin yıllık köklü bir geçmişe sahip, kültürel zenginliklere ev sahipliği yapmış kadim bir şehirdir. Sanat değeri yüksek kaliteli seramikleriyle tanınan Hititler; barışçıl bir toplum olmaları yanında müzisyen ve sanatçılara yüksek değer verdikleri bilinen Frigler; pek çok ünlü heykeltıraşın bulunduğu Romalılar ve Bizanslılar; anıtsal mimaride nadide eserler bırakan, edibi, şairi, mutasavvıfı bol Selçuklular ve Germiyanoğulları Beyliği bu topraklarda hüküm sürmüş gelecek medeniyetlere önemli miraslar bırakmışlardır. Kuruluş ve kurtuluş yıllarında da önemli bir yeri olan bu kadim şehir tarihinin her devresinde önemli bir ilim, kültür ve sanatın merkezi olmayı başarmıştır.

    Kütahya, ev sahipliği yaptığı medeniyetlerin izlerini taşıyan ancak Türk milletinin ve İslam medeniyetinin içinde özgün karaktere bürünen kültürel değerlere sahiptir. Bu değerlerle birlikte kadim medeniyetlerin çok kıymetli mimari eserleri, şehrin kültürel mirası olarak varlığını sürdürmektedir. Frigler’den günümüze kadar ulaşan binlerce barınma ve korunma amaçlı mağaralar, erken Hıristiyanlık dönemine ait şapel ve kiliseler, Romalılardan kalan Aizanoi antik kenti, Roma izleri taşıyan ve Bizanslılardan kalan Kütahya Kalesi, Selçuklular’dan kalan Hıdırlık Mescidi, Osmanlı Devleti’nin kurulduğu topraklar olan Domaniç’teki Hayme Ana Türbesi, Germiyanoğulları’ndan kalan Vacidiye Medresesi ve II. Yakup İmaret Külliyesi, Türklerin farklı etnik unsurlarla bir arada yüzlerce yıl barış içinde yaşadığı hoşgörü kültürünün şahidi Yeni Mahalle Rum Ortodoks Kilisesi, Osmanlılar’dan kalma Ulu Camii, Adliye Binası (Eski Hükümet Konağı) ve Kütahya Lisesi ile Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı ve Başkumandan Meydan Savaşı’nın kazanıldığı Dumlupınar ve Altıntaş Zafertepe Çalköy’deki Şehitlikler ve Anıtlar bu topraklarda yaşayan medeniyetlerin bizlere bıraktıkları kültürel mirasın ilk akla gelen örnekleridir.

    Masalcı Ezop’un doğum yeri, Germiyanoğulları Beyliği’nin başkenti, Anadolu Beylerbeyliği’nin merkezi ve şehzadelerin valilik yaptığı kent olan Kütahya, ünlü gezgin ve edebiyatçı Evliya Çelebi’nin de memleketidir. Her alanda yetiştirdiği insanlarla Anadolu kültürüne büyük katkı sağlamış Kütahya çok sayıda bilim adamı ve sanatkârı ile şehzadelere öğretmenlik yapmış, böylelikle saray kültürünü sınırlarında daim kılmıştır. Sultan Veled’in “Kütahya kusursuz bir güzeldir” iltifatına mazhar olan şehir Klasik Türk Edebiyatı’nın merkezi konumunda yer almış; Ahmedî, Şeyhoğlu Mustafa ve Şeyhi gibi kuruluş dönemi şairlerini yetiştirmiş.

    Araştırmalarda 140 Türbe ve 352 yatır olduğu belirtilen Kütahya’da Türk ve İslam Medeniyeti’ni yaşatan çok sayıda manevi yapı bulunmaktadır. Şehrin ortak manevi değerlerinden olan Sofça köyündeki Pir Ahmet Efendi Türbesi bu manevi yapılardan birisidir. Şehrin ortak manevi değerlerinden olan 17. yy. mutasavvıflarından Sunullah Gaybi’nin büyük dedesi Pir Ahmet Dede ve erenler sayesinde Türk dünyası bin yıldır diğer güçlü kültürler arasında kendi harsını ve medeniyetini korumayı başarabilmiştir. Evliya Çelebi de eserinde türbesini ziyaret ettiğini belirttiği Pir Ahmet Dede’nin Kütahya’da ektiği dostluk, kardeşlik, birlik, beraberlik ve vatan sevgisi kültürü Türklerin ortak özellikleridir. Onun her bir menkıbesi, Türk milletinin Anadolu topraklarını anavatan yapan değerlerin temel rehberidir. Kanunî Sultan Süleyman vefat ettiğinde Kütahya’da olan Şehzade Selim’in dahi Pir Ahmet Dedeyi ziyaret ederek onun dualarıyla II. Selim olarak tahta oturmak üzere buradan yola çıktığı söylenir. Ayrıca Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde bahsettiği “Çavdarlı Şeyh”  Gaybi’nin babası Kütahya Müftüsü Müftî Derviş normal  buğday ve çavdar tohumları ekmesine rağmen, hasat döneminde benzersiz buğdaylar elde etmesi ve bununla birlikte kendisini ziyaret edenlerin heybesine mutlaka çavdar ekmeği koyması onun kerametine bağlanmakta ve halk tarafından bu sıfatla anılmasına vesile olmaktadır. Bu topraklarda keramet sahibi bir çok zatın bulunmasının yanı sıra sanata ve sanatçıya değer veren Mevlevilik ve Halvetilik gibi iki tasavvuf ekolünün de yaygın olması sayesinde birçok tasavvuf alimi bu topraklarda yetiştirmiştir

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    1. Tahsin Ekim dedi ki:

      DPÜ’nün Kıymetli Rektörü Süleyman hocam. Rabbim kaleminize kuvvet versin. Her bir cümlesi dolu dolu olan ve Kütahy’ayı tanıtan harika bir yazı… İyiki varsınız

    2. Mustafa Ayyıldız dedi ki:

      Kıymetli hocam Kütahyamız’ın maddi, manevi ve kültürel tanıtımını çok güzel özetlemiş siniz. Üniversitemize ve kadim şehrimize yapacağınız Ufuk açan katkılarınızla şehrimiz daha bilinen ve insanlarımızda merak uyandıran bir konuma sahip olacaktır inşallah. Teşekkür eder çalışmalarınızda muvaffakiyetler dilerim.

    3. Yusuf Tuğral dedi ki:

      ÇOK DEĞERLİ REKTÖR HOCAM.İNSAN YAZINIZI OKUYUNCA DAHA DA ÇOK BAĞLANIYOR VE SEVİYOR KÜTAHYAMIZI.EMEĞİNİZE VE YÜREĞİNİZE SAĞLIK.HÜRMETLERİMİ SUNAR,DUA EDER VE DUA BEKLERİM.