“Nekbe” veya “Nakba” genelde Filistinliler tarafından büyük felaket, büyük yıkım, büyük kıyım olarak adlandırılmaktadır. Özel olarak “Nekbe” ise, Filistin halkının 14 Mayıs 1948 günü İsrail Devleti’nin bağımsızlık ilanına kaşı çıkmasıyla yaşanan çatışmalarda Siyonist Yahudilerce 15 bin Filistinli öldürülmesi, 675 Filistin köy ve kasabasının haritadan silinmesi ve 800 bin Filistinlinin kendi topraklarının dışına sürülmesiyle yaşanan büyük insanlık dramının adıdır.
Bilindiği üzere 1.Dünya savaşı içinde Osmanlının Filistin cephesinde yenik düşmesiyle birlikte 9 Aralık 2017’de Filistin’in yönetimi Milletler topluluğu tarafından İngiliz mandasına bırakılmıştır.
İngiltere Manda yönetimi 1947’de Filistin üzerindeki tüm yetkilerini Birleşmiş Milletlere devretmesinin ardından BM Genel Kurulu 29 Kasım 1947 günü yaptığı toplantıda Filistin topraklarının üzerinde biri Yahudi, diğeri Filistin Arap devleti olmak üzere iki farklı devletin kurulmasına; Filistin topraklarının %56,47’sinin Siyonist İsrail’e, %43,53’ünün de Arap Filistin devletine bırakılmasına karar vermiştir.
Filistinli Temsilciler Heyetinin alınan karara karşı çıkmasına rağmen İsrail Yahudi devletinin kurulması ve paylaşım planı doğrultusunda alınan karara istinaden İşgalci devletin kurucusu ve ilk başbakanı olan David Ben Gurion tarafından 14 Mayıs 1948, Saat: 16.00 da İsrail’in Bağımsızlık Bildirgesi dünya kamuoyuna ilan edilmiştir.
Bu ilanın hemen ardından 15 Mayıs 1948 günü Siyonist devletin kuruluşuna karşı çıkan Mısır, Suriye, Lübnan ve Ürdün orduları ile İşgalci İsrail arasında yaşanan kanlı çatışmalarda 24 saat içinde, işgalci güçler tarafından 15 bin Filistinli öldürülmüş, 675 Filistin köy ve kasabası haritadan silinmiş, 800 bin Filistinli kendi topraklarının dışına sürülmüştür. Bu insanlık dramının yaşandığı gün olan 15 Mayıs 1948 günü 76 yıldan beri Filistinliler için “Nakba” yani büyük felaket ve büyük yıkım günü olarak anılmaktadır.
Filistinliler için “Nekbe” sadece 15 Mayıs 1948 de vuku bulan, büyük toprak kayıplarının, zulüm ve işkencelerin yaşandığı geçici bir felaketin adı değildir. “Nekbe” 1880’li yılların ortalarından itibaren kadim bir milletin planlı bir şekilde öz vatanlarından kovulma mücadelesi ile başlayan, 14 Mayıs 1948 de Siyonist İsrail devletinin kurulması ile devam edip günümüze kadar süre gelen hazin bir trajedinin öyküsüdür.
Bu bakımdan 15 Mayıs 1948 günü büyük ölümlerin, toprak kayıplarının, zulüm ve işkencelerin yaşandığı geçici bir felaketin değil, aynı zamanda kadim bir milletin planlı bir şekilde emperyalist güçlerin desteği ile topraklarından sürülmesinin haritadan silinmesinin de yıldönümüdür.
Filistin halkı için kayıp günü bunlardan da ibaret değildir. 5 Haziran 1967’ de başlayan ve 6 gün süren İsrail-Arap savaşında İsrail karşısında Batı Şeria’nın Gazze şeridinin, Doğu Kudüs’ün, Sina Yarımadasının ve Ürdün vadisinin kaybedildiği günde kayıp günüdür.
6 Ekim -26 Ekim 1973 tarihleri arasında Filistinliler ile İsrail arasında yapılan Yom Kippur savaşının ABD ve Batılı güçlerin İsrail’e sağladıkları destek sayesinde kaybedildiği gün de kayıp günüdür.
30 Mart 1976 günü Gazze’lilere ait Celile Bölgesinde ki binlerce dönüm arazinin işgalci İsrail tarafından el konulduğu gün de kayıp günüdür. 2000 yılından 2005 yılına kadar süren 2. İntifada da 3000 Filistinlinin öldürüldüğü, 5000’den fazla Filistinlinin yaralandığı gün, 27 Aralık2008 günü başlayıp 18 Ocak 2009 gününe kadar süren İşgal güçlerinin saldırılarıyla 1133 Filistinlinin öldürüldüğü, 4000’den fazla Filistinlinin yaralandığı gün, de kayıp günüdür.
31 Mayıs 2010 tarihinde Siyonist devlet tarafından abluka altına alınan hem yardımların hem de ticari malların ve insanların giriş çıkışı engellenen bir Açıkhava hapishanesi konumundaki Gazze’ye insani amaçlı yiyecek, giyecek ve sağlık malzemelerinden oluşan yardım götüren Mavi Marmara Filosuna Siyonist saldırının yapıldığı 10 aktivistin şehit edildiği ve 56 aktivistin yaralandığı olayın hesabı sorulmadan İsrail’in ödediği 20 Milyon dolara kapatıldığı gün bütün inananların kara günüdür .8 Temmuz 2014- 26 Temmuz 2014 günlerinde 378 Filistinlinin katledildiği, 3000’e yakın Filistinlinin yaralandığı gün kayıp günüdür.
6 Aralık 2017 günü ABD Başkanı Trump tarafından BM’nin 1980/ 478 Sayılı kararına rağmen Kudüs’ün İsrail’le Başkent ilan edildiği, 14 Mayıs 2018 günü ABD B. Elçiliğinin Kudüs’e taşındığı gün insanlık için bir “Nekbe” olduğu gibi 15 Mayıs 1948 de Filistin topraklarından çıkarılan ve bir daha dönmelerine izin verilmeyen 6 Milyon Filistinli için her gün de “Nekbe” dir.
7 Ekim 2023 günü başlayıp 221 günden beri İşgalci İsrail’in Gazze şeridinde Filistin halkına karşı 75 bin ton patlayıcı kullanarak 3123 katliam neticesinde hedef gözetmeksizin gerçekleştirdiği bombalı saldırılarda 15 bin 103’ü çocuk, 10 binden fazlası kadın olmak üzere 35 binden fazla masum halkı şehit etmesi, 80 binden fazlasını yaralaması, 2 Milyona yakın Gazze ’linin yerlerinden edilmesi, Hamas’lı askerlerin sığındıklarını iddia ederek, camileri, hastaneleri, üniversiteleri, okulları, meskenleri, ekmek fırınlarını, su kaynaklarını elektrik santrallerini enkaza çevirmesiyle Gazze halkına karşı işlenen soykırım ve vahşetin devam ettiği her gün Gazze halkı için Nekbe Günüdür.
Şimdi gelinen noktada 221 günden beri İsrail- Filistin arasında devam eden savaşın durdurulması, ateşkesin sağlanması ve taraflar arasında esir takasının yapılması amacıyla Mısır ve Katar hükümetlerinin ortaklaşa yürüttükleri müzakere çerçevesinde hazırlanan ve taraflara sunulan teklif Hamas yönetimi arafından kabul edildiği halde; İsrail savaş kabinesi tarafından teklif reddedilmiş, 1,5 Milyon Gazze ’linin sığınmak zorunda kaldığı Gazze Şeridinin Güneyinde yer alan Refah’ın Filistin tarafında kalan kısmına 6 Mayıs gecesinden itibaren başlatılan kara harekatıyla birlikte Siyonist askerler tarafından havadan ve karadan bombalanmaya aralıksız devam edilmektedir.
Refah sınır kapısı Gazze ile Mısır arasında giriş ve çıkışı sağlayan İsrail ile bağlantısı olmayan bir kapı olmasına rağmen, kapı İsrail’in tehdidi altında tutulmakta sağlık, temel gıda ve ihtiyaç malzemelerinin Gazze’ye girişlerine ve yaralı ve hastaların çıkışlarına engel olunmaktadır. Bu durum bir insan hakkı ihlali olduğu kadar, Mısır’ın, Körfez ülkelerinin güvenliğini ve egemenlik haklarını tehdit eden Uluslararası hukuku hiçe sayan bir ahlak ve insanlık sorunudur.
Ne yazık ki Siyonist yönetiminin aylar öncesinden Refah’a kara harekâtı başlatacağını ilan etmesine rağmen, İslam coğrafyasının devlet ve hükümet başkanlarını veya İslam İş birliği Teşkilatı, Birleşmiş Milletler (BM), UNESCO, OECD, DSÖ, AGİT ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşların Canlarını, mallarını topraklarını kaybeden mazlum Gazze halkının maruz kaldığı sistematik soykırıma, orantısız bir saldırıya, kadın, çocuk, yaşlı demeden vahşice katledilmeleriyle yaşanan insanlık dramını önleme yönünde fiili bir adım atmamaları da başka bir insanlık ve ahlak sorunudur.
Bilindiği üzere Refah Sınır kapısı Gazze’nin Mısır’la olan güney sınırında yer alan, insani yardımların Gazze’ye ulaştırılmasında , yaralıların ve yabancı pasaport sahiplerinin çıkışında kullanılabilen stratejik öneme sahip tek kapı olduğundan İşgalci güçler, başlattıkları kara harekatı ve havadan yapılan bombalı saldırılarla bölgeyi ateş altında tutmak suretiyle bölgeye sığınan 1,5 Milyon Gazze halkını topluca imha etmeyi, Gazze halkının ihtiyaç duyduğu sağlık, temel gıda ve ihtiyaç maddelerine erişimini engellemeyi ayrıca yerlerinden edilen Filistin halkının Mısır tarafına geçmesini sağlamak suretiyle Gazze şeridinin boşaltılmasını Gazze’nin işgalini ve ilhakını planlamaktadır.
Uluslararası kuruluşlara rağmen 16 yıldan beri Siyonist İsrail Gazze’de Filistin halkını yok etmek için, insanlık onurunu ve uluslararası hukuku hiçe sayan sağlık, temel gıda ve ihtiyaç maddelerine erişimi silah olarak kullanan bir savaş politikası izlemektedir. Bu yüzden Bir taraftan havadan, karadan ve denizden yapılan planlı saldırılarla, halk acımasızca öldürülürken diğer taraftan suya, gıdaya ve sağlığa erişim engellenmek, yardım dağıtım alanlarını bombalamak suretiyle Gazze halkı açlıktan ölüme mahkûm edilmektedir.
Bugün içinde olduğu konum ve durum itibariyle Filistin’in insani yardımlara acil ihtiyaç duyduğu bilinen bir gerçektir. Ancak Filistin’in en acil ihtiyacı olan şey; 75 yıldan beri ölüme, ambargoya, sürgüne ve soykırıma maruz kalan Filistin de Katliamları durduracak fiilen Filistinlilerin haklı davasının yanında olunacak bir iradenin ortaya konulmasıdır.
Gazze halkının adeta nefes kapısı olan Refaha saldırının devam etmesi durumunda tek yapılacak iş Siyonist İsrail’e karşı BM veya İslam ülkeleri tarafından Refah bölgesine askeri müdahalenin yapılması yönünde acilen karar alınması ve İsrail’e karşı askeri güç kullanılacağına dair acilen bir ültimatomun verilmesidir.
Diğer taraftan İslam İş Birliği tarafı acilen toplanarak, İsrail’e askeri müdahale yapılacağına ve İsraille askeri, siyasi, ticari ve diplomatik ilişkilerin kökten kesileceği ile ilgili ortak bir kararın alınmasıdır.
Bu sorumluluk ise başta İslam İş birliği Teşkilatı bünyesinde toplanan ve BM’ de temsil hakkı olan İslam ülkelerinin önderlerine ve liderlerine düşmektedir. Çünkü Filistin’e Kudüs’e sahip çıkmak coğrafi bir meseleden çık hem insani hem de imani bir mesele olarak karşımızda durmaktadır. Aksi takdirde Gazze için her gün her saat “NEKBE” olacaktır.