Ne kahrı dest-i a’dâdan, ne lütfu âşinâdan bil
Umûrun hakka tefvîz et, cenâb-ı kibriyâ ‘dan bil!’
Somuncu Baba
Ne kötülüğü düşmandan, ne iyiliği dosttan bil.
Hepsi Allah’tan… Allah’tan bil!
“Hacı hacıyı, Mekke’ de; hoca hocayı, tekkede; sarhoş sarhoşu, meyhanede bulurmuş. ”derler. Her yer şahsına münhasır. Yani; azan belasını, arayan Mevla’sını buluyor bir yerlerde. Su bardağı suyolunda kırılırken tencere yuvarlanıp kapağını buluyor neticede. Her şey aslına rücu ediyor. Ve insan, bu vech ile kalbinin ekmeğini yiyor.
“Ben bunu hak etmedim. Bunu hak edecek ne yaptım ki?” serzenişleri, çoğumuzun dilindedir belki de. Başımıza gelenlerde sebebi dışarda arayacağımıza; kendimizi eleştirsek hak yerini bulacaktır elbette. Belki de “Oh olsun bana!” deyip cezamızı sindire sindire çekmeyi reva göreceğiz kendimize.
“Kendim ettim kendim buldum!”ları, karamsarlığa çevirip lafta ahlanmanın, şarkılarla savunmanın manası ise nafile. Yürüdüğümüz yolun taşlarını kendi ellerimizle dizdiğimiz halde yola kusur bulmanın mantığı ne?
Bazen taş gediğine oturur gibi biri diğerine öyle yakışıyor ki! Baykuş viraneyle; âşık maşukla; gül bülbülle ne de güzel söyleşiyor. Hak dostluğu yerine şeytanla ahbap olanı belâ ne güzel buluyor! İnsan ne ederse, en başta kendine ediyor.
Ucuz etten tirit yapan yemeğin lezzetini ya beğensin ya yemesin. Düğün görmeyip oynamayandan, ölü görmeyip ağlamayandan yol yordam beklemesin. Her şeye rağmen haklıysan, haksızlığa uğradıysan… Ahını alana “Belanı bul!” demek yerine “Layığını bul! “demek, en güzel duadır inan; çünkü layığını bulmuş olması bir insanın yaşayacağı ya en büyük imtihanı ya da en büyük cezası olacaktır her zaman.
Duçar olduğumuz belaya, ister kendimiz isterse düşmanımız sebep olmuş olsun son teselli kapımız Somuncu Babanın dizelerinde dile geldiği üzere:
Ne kahrı dest-i a’dâdan, ne lütfu âşinâdan bil
Umûrun hakka tefvîz et, cenâb-ı kibriyâ ‘dan bil
Ne kötülüğü düşmandan, ne iyiliği dosttan bil.
Hepsini Allah’tan… Allah’tan bil!
Kötülüklerden muhafaza olabilmek dileğiyle…
Derya Gültekin
Teşekkürler Derya hanım, harika bir yazı olmuş..Kalemine sağlık..