“Yetiş Ya Muhammed kitabın gidiyor!” diyen Binbaşı Lütfü Beyi’in feryadını Gelibolu Yarımadası’na sığdırmayan Çanakkale. ..
Kanayan yarasına “Bırakın kanasın. Balkan Cengi’nin yarasını temizliyor.” diyerek ayağında çarıkla yedek parçası olmayan tüfekle Mehmetçiğin yarı aç yarı tok savaştığı yer Çanakkale…
“Türklerin gırtlağı bu boğazdadır. Onu demir bir el ile şöyle bir sıkmak yeter.” diyen İngiliz Lordu ‘nu ve ehl-i salibin kara ruhunu, tüfeği bozulunca hırsından taşa tutan Bigalı Mehmet Çavuş’un göğsündeki imandı Çanakkale…
Sulara gömülen Bouvet’i “Bana da gösterin.” diyerek zafer sevinciyle ağlayan Cideli Mehmet Çavuş”un kopmuş bacaklarına rağmen başıyla dimdik durduğu kaleydi Çanakkale…
Kaybetmekle burun burnuna geldiğimiz altı yüzyıllık saltanatı olan Osmanlı toprağında, bir metrekareye altı bin merminin düştüğü anda iki yüz yetmiş altı kiloluk mermiyi namluya sürebilen Koca Seyyit’in yüreğiydi Çanakkale…
Neydi bu başa gelen? Kızgın demir yağmurunda Karayürek dersini kan ağlatan, Ertuğrul koyunu al kana boyayan neydi? Taarruzun değil ölümün emredildiği savaşta “Ya şehit olacağız ya gazi! ”diyen yiğitlerin mezarlarının sipere dönüştürüldüğü bu cephe ne içindi?
Barut fıçısına dönmüşken dünya, 1908”de Bosna Hersek, 1911’de Trablus, 1912’de Balkanlar birer birer çıkmıştı elden… Bitkin Osmanlı İngiltere ve Rusya’nın tahrik ettiği Arap ve Ermeni ayaklanmalarıyla karşı karşıya kalmıştı içerden.
Ve son gece… Vatanın namusun düşman eline geçmesine engel olmaya bir mucize beklenen o gece… “Türkleri Cenâb-ı Allah’larından ayırmak için bilmem ki ne yapmalı?” diyen Hamilton’a hadsizliğinde boğulduğu gece..
‘Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın
Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın’
Ezelden ebede doğacak gün, işte o gün 18 Mart 1915 gecesi zaferle parlamıştı.
Cevat Paşa o gece bir rüya görür. Suyun üzerinde vav ve kef harfleri bir ışıkla yazılmış parlamaktadır. Rüya tabir edilir. ‘Nun’ zafer işaretidir. Ebced hesabında kef yirmi vav ise altı rakamına işarettir. 20 ile 6 rakamı toplanır ve 26 da hikmet aranır. Depolarda kalan 26 mayınımız zaferin müjdesi olur ve incecik bir halata bağlanarak denize döşenen 26 mayınla Nusret mayın gemisi elli altı erle düşman gemisine son cevabı vererek batırır.
Muzaffer kılan Allah’a hamdolsun ki İslam ordusu kazanır. Bu ne büyük imandır? Cevat Pasa, gözleri yanmış Ömer’e ”Vah yavrum gözlerin…”dediğinde…Ömer “Üzülme Kumandanım, bu gözler göreceğini gördü” der teselli eder.
Ve 57. alay…
Kendilerinden geriye sadece kanlı sancakları kalan 57. Alay…Madalya töreni için toplanıldığında 57. Alay çağrılmış fakat sancağı teslim alacak kimse kalmadığı için başka bir alaydan bir asker koşarak madalyayı almış ve madalya kanlı sancağa takılmıştır.
Kaç asırlık saltanatın sahibi,
Kapısından geçirir mi haini?
Avrupa sırtlanları, kara gün keneleri…
Böylesi imanla savaş
Senin en büyük gafletin,
Türk’ün asil kanında,
Boğulmak olsun şerefin.
Durma! Savaş Mehmet’im!
Çanakkale kaderin…
Düvel-i muazzamanın şımarık çocukları,
Avrupa’nın hain üçlü bermudası…
Yenilmez mi sandınız ateşli armadayı?
Irak’ı, Suriye’yi, Kafkasya’yı…
Dayadınız Boğaz’a bu milletin canını.
Durma! Savaş Mehmet’im!
Çanakkale kaderin…
Başladı saldırmaya ateş kusan demirler
Suların içinde kana susamış
Gemiler, toplar, aynalı tüfekler…
Nasıl da saldırıyor yedi başlı yılanlar?
Anzaklar ayarlanmış robot gibi
Bin bir surat molozlar
Hintliler, Senegaller aldatılmış rakiplerin…
Durma! Savaş Mehmet’im!
Çanakkale kaderin…
Bombalar patlıyor, mermiler yağıyor…
Kan, barut kokusundan tabyalar geçilmiyor.
Düşmanla mesafe inmiş birkaç metreye,
Üç dakikaya kalmaz ölecek bile bile
Azaldıkça mermisi, kırıldıkça mavzeri…
Süngüye bilenen mermi oldu bedenin
Durma! Savaş Mehmet’im!
Çanakkale kaderin…
“Yetiş Ya Muhammed kitabın gidiyor!”
Diye diye haykırıyor kumandan.
18 Mart gecesi, Nusret Mayın Gemisi,
Maziye azametini nasıl iade etmeli?
Vatanı ebediyeye nasıl gayret etmeli?
Bu hale Cevat PAŞA, ne güzel gördün rüya:
Ebcedin hesabında kef 20, vav 6’ya,
Tabiren isabet 26 mayınla
Çanakkale geçilmedi ileri,
Durma! Savaş Mehmed’im!
Çanakkale kaderin…
Arıburnu, Seddülbahir, Kumkale, Orhaniye…
Ertuğrul, Mecidiye, Anafartalar…
Doymaz oldu şehide.
En nihayet Kilitbahir ÇANAKKALE,
Anadolu Rumeli’yi bağladı zafer elin.
Durma! Savaş Mehmed’im!
Çanakkale kaderin.
Ak çamaşırını kefen bilip “ALLAH” diyenler,
Al kanlara canını yelken edenler,
Koç yiğit Koca Seyyid’im
Kopmuş bacaklarıyla zafere ağlayan
Cideli Mehmed’im,
Parmağı kopmuş da tetiği yok sanan
Ezineli Halil’im,
Göreceğimi gördüm diyen
Gözleri yanmış Ömer’im…
Mermiler sağnağında yanarken Çanakkale’m.
Durmadın, savaştın
Can verdin baş eğmedin.
ÇANAKKALE kaderine bir leke değdirmedin.
-RUHUNUZ ŞAD OLSUN-
Derya GÜLTEKIN
Şu yaşam denen hayatta güzel meslek seçmiş güzel yüreyinle insanlara yol göstermiş dagarcıklarını açmışsın ne mutlu sana kalıcı hayattan ders çıkarıp gönüllere iz bırakmışsın hayatta başarılar dilerim saygılar selamlar hayırlı günler olsun