“Öğretmenlik; tatmini maddede arayanların veya maddi bakımdan tatmin olmak isteyenlerin mesleği olarak düşünülemez. Öğretmenlik, ‘yüksek ideal’ sahiplerinin tatmin olacağı bir meslek olarak düşünülmelidir. Hocalık, bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile dersten çıktıktan sonra yorgunluk değil; haz ve heyecan duyabilenlerin mesleğidir. Öğretmen dersin nasıl geçtiğini, günün nasıl bittiğini, hafta sonunun geldiğini fark edemeyecek kadar, öğretme ve bir şeyler verme sevdalısı ve tiryakisidir. Geleceğin mühim insanlarının hocası olmuş olacağını, onların yapacakları hayırlı iş ve hizmetlerden dolayı dünyada büyük gurur ve haz duyacağı gibi, ahirette de hesapsız ecre nail olacağını düşünerek heyecanlanır. (…) Öğretmenlik; ideal ve heyecanla tatlanan ve bu sayede katlanılan bir meslektir. Eğitim-öğretimin mihveri ve temel taşı öğretmendir -belki de daha doğrusu ‘öğreten’. Çok lüks binalarda, çok iyi imkânlar içerisinde; vasıflı öğretmen olmadıkça yapılabilecek fazla bir şey yoktur. Siyasetçisi, idarecisi ve velisi ile bu gerçek kavranamadıkça, havanda su döğmeye devam eder dururuz. (…)”
“Öğretmen kimdir? İdealisttir. Hocadır, muallimdir ve öğreticidir. Velidir. Arkadaş, sırdaş ve dosttur. Rehberdir, örnektir. Çok okuyan ve çok okutandır. Takdir ve teşekkürü boldur. Yol gösterici ve yönlendiricidir.”
Prof. Dr. Osman ÖZTÜRK – Hocalık Sanattır