Mâlum olduğu üzere müfredat, “basit şeyler, mürekkep olmayan şeyler” mânâsına gelir. Bu yüzden maarif süreci, “harf”, “müfredat” ve “mürekkebat” şeklinde ilerler. Yani son tahlilde, mürekkebat ile, maarif bir terkibe (birleşik) erişmiş olur. Fakat bu terkip daha en baştan belirleneceği için müfredat çoktan hazırlanmıştır. Bu bağlamda müfredat, bütünü bilinen bir şeyin ayrıntılarını içerir. Açıkçası, müfredat, ayrıntıda gizlidir. Elbette, aslolan, müfredatı uygulamak ve uygulanabilecek bir müfredat hazırlayabilmektir.
Müfredat hazırlığının ilk aşamasını ise yukarıda belirtildiği üzere “harf” teşkil eder. Harfin maarifteki karşılıkları, esasa dönük bilgi, kültür ve kıymetlerden ibaret kavramlardır. Dolayısıyla önceden belirlenecek kök kavramlar üzerinden bir müfredatın hazırlaması mecburidir. Hatta, “maarifte anahtar kavramlar” şeklinde bir çalışmanın müfredat evvelinde ortaya konulması da oldukça elzemdir.
Aslında, töreli dairede, müfredat denildiğinde akla ilk olarak, Ragıp el-İsfahânî’nin telif ettiği “Müfredâtu Elfazi’l-Kur’ân” adlı eseri gelmektedir. Eser, Kur’ân’da geçen kelimelerin anlam alanlarının tespitine ilişkin hazırlanmış bir sözlük çalışmasıdır. Tefsir ilmi içerisinde müstakil bir disipline dönüşen bu tür çalışmalarda, Kur’ân surelerindeki bazı “garib” kelimeleri açıklamak esastır. Ragıp el-İsfahânî’nin Müfredât’ı ise, bunlardan farklı olarak alfabetik olarak tertip edilmiş ve hemen hemen Kur’ân’daki tüm kelimeleri ele almıştır. Bu açıdan en kapsamlı ilk Kur’ân sözlüğü olma özelliği taşır.
Demem o ki, oturup maarife dair bir müfredata girişmeden önce, bir “Kavramlar Sözlüğü”nün hazırlanmış olması gerekir. Bu kavram, aynı zamanda sizin uzun soluklu zihnî haritanızı da tekil eder. Dolayısıyla her defasında tekrar başa dönüp durmazsınız. Elbette, kavramlarınızı seçerken çağın gereklerini öncelemek zaruridir. Fakat, her şeyden önemlisi, bizi biz yapan kıymetleri ortaya koyan, âdab-ı muaşeretten başlanarak bir kavramlar listesinin hazırlanmasıdır. Başarılı olmanın ise listeye değil, listedeki kavramların tatbikine bağlı olduğu asla unutulmamalıdır efendim!
Efendim ey meded!
Ârifî’m soylamış, görelim cânım ne soylamış:
maarifim müfredatım
gayemdir mürekkabatım
ârifî’yem daim söyler
fikrim zikrim hem muradım…