Önümüzdeki 10 Mart Pazar gününü 11 Mart Pazartesi gününe bağlayan gece huzur, bolluk, bereket, rahmet, af ve mağfiret ayı Ramazan’ı şerifin manevi iklimine girmiş olacağız. Pazar akşamı ilk teravih namazımızı kılacağız, ardından da sahura kalkıp ilk orucumuza niyet edeceğiz inşallah. Bizleri bu müstesna zaman dilimine ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamd’ü sena, Peygamberimizi Hz. Muhammed’e (s.a.v) salât ve selam olsun.
Ramazan’ı şerif; orucu, iftarı sahuru, teravihi, fitresi, zekâtı, bol bol okunan Kur’an-ı Kerim’i ve indirilen hatimleriyle bir ibadet ayı olduğu kadar, yeme içme ve şehevi arzulara karşı direnmeyi, kötü söz ve davranışlardan, kaçınmayı, sabrı, şükrü, duygudaşlık yaparak ihtiyaç sahiplerinin halleriyle hâllenmeyi öğreten, manevi kirlerden arınmamıza, günahlardan kurtulmamıza kapı açan bir kurtuluş ayıdır.
Ramazan ayında Mümin çekilen açlık ve susuzluk sebebiyle nefsini terbiye edebildiği, şehevi arzularını kontrol altına alabildiği, günahlardan korunabildiği, açları, açıkları, yetimleri, yoksulları hatırlayarak empati yapabildiği zaman manevi kirlerden arınmış ve günahlarından kurtulmuş olabilmektedir.
Hadisi şerifte; “Oruç insanı kötülüklerden koruyucu bir kalkandır.” Peygamberimiz hadisi şeriflerinde “Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur” Buyurmaktadır. (Buhârî, Savm) Ramazan ayı girince Cennetin kapıları herkes için açılır mı? Cehennemin kapıları herkes için kapanır mı? Şeytanlar herkes için zincire vurulur mu? Hayır! Cennet kapılarının açık kalması, cehennem kapılarının kapanması, şeytanların zincire vurulması müjdesi ancak Ramazan ayında ecir ve sevabını Allah’tan umarak kendilerini cennete götürecek, cehennemden uzaklaştıracak amellere yönelen, nefislerini kontrol altına alan şeytanı sevindirecek kötülüklerden uzak kalan müminler için verilmiştir.
Müslümanlar için oruç, sadece imsak vaktinden iftar vaktine kadar aç ve susuz kalmaktan şehevi duygulardan uzak durmayı öngören bir ibadet şekli değildir. Gerçek oruç; imsak vaktinden iftar vaktine kadar yemeyi içmeyi ve şehevi arzulardan uzak kalmayı öngörmekle birlikte elimize, dilimize, belimize sahip olmamızı, yalanı, gıybeti, fitneyi, iftirayı, kötü sözü ve Allah’ın rızasına uygun olmayan kötü işleri de terk etmemizi gerektiren bir ibadet şeklidir.
Buyurulurken, Ayette de “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki günahlardan korunursunuz. (Bakara: 183) Buyrulmaktadır. Mezkur ayette geçen “takva” kelimesi Allah’ın emirlerine uyup yasaklarından kaçınma, iyiliğe ve hayra yönelme, kötülük ve günahlardan vaz geçerek Yüce Allah’ın rızasını kazanma anlamında ifade edilmiştir.
Peygamberimiz (s.a.v) “Kim oruçlu olduğu halde kötü sözü ve kötü işleri terk etmezse O’nun yemesini içmesini terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur.” Buyurur. Bir kimse oruçlu olduğunun mutlaka farkında olmadır. Kişi oruçlu olduğu halde yalanı, gıybeti, fitneyi, iftirayı, israfı, kötü sözü ve kötü ameli terk etmezse O kişinin yanına kar kalan şey aç kalmaktan başka bir şey değildir. “Kim inanarak ve sevabını yalnızca Allah tan umarak Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Hadisi şerif) İbadetlerin makbul olması için iki şarttan birincisi iman, İkincisi ihlas ve samimiyettir.
Ramazan ayında tutulan oruç; açlık ve susuzluğa karşı direnme, nefsi tahrik eden şehevi duygulara gem vurma, uygunsuz söz, fiil ve davranışlardan, kaçınma, kötü hasletlerden uzak durma gibi zorluklar karşısında insana dayanma gücü kazandıran uygulamalı bir eğitim mesabesindedir. Oruç sayesinde çekilen açlık ve susuzluğun meydana getirdiği çaresizlik sebebiyle İftarlarda ve sahurlarda sofraların İhtiyaç sahipleri için açıldığı, lokmaların birlikte paylaşıldığı, ötekilerin de hatırlanıp, farkına varıldığı bir empati ayıdır.
Şüphesiz orucun dini, sosyal, sağlık, ekonomik ve pedagojik ve psikolojik açılardan pek çok faydalarını saymak mümkündür. Oruç aç kalarak, açlık, yokluk, yoksulluk içinde yaşayan çaresizlerin halini bizzat yaşayarak öğreten en büyük öğretmendir. Zira insanı kötülüğe yönlendiren nefis (nefsi emmare) açlıkla yani oruçla sükûnet bulur. Nefsin harama karşı şehveti oruçla kırılır. Fakirlerin, yoksulların halini yaşayarak anlamayı, açlığın acısını tadınca onlara karşı şefkatli ve merhametli davranmayı öğretir.
Ramazan ayında tutacağımız oruç; ihlasla kılacağımız namaz, zorluklar karşısında göstereceğimiz sabır, verilen nimetlere karşı edeceğimiz şükür, içten gelerek yapacağımız dua ve tövbe, vereceğimiz sadaka, fitre, fidye, zekât ve iyiliklerle kabule şayan olur. Sosyal iletişim ağlarından birbirimizi incitici, kırıcı, ötekileştirişi, ayrıştırıcı paylaşımlardan, kalp kırmaktan, kul hakkına tecavüz etmekten kaçınmakla vücut bulur.
Ramazan ayı aynı zamanda Müslümanlar için bir imtihan ayıdır. Bilindiği üzere çeçen yıl 6 Şubat 2023 günü Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizi doğrudan etkileyen 50 binden fazla insanımızın ölümüne 10 binlercesinin yaralanmasına, evlerinin, işyerlerinin yıkılmasına sebep olan anaları babaları evlatsız, evlatları anasız babasız, çocukları yetim öksüz bırakan depremin verdiği ağır hasar sebebiyle depremzede kardeşlerimizin içinde bulunduğu mağduriyetlerin giderilmesi konusunda imtihana tabi tutarken, Bu yıl da yine 7 Ekim 2023 gününden beri Siyonist İsrail ordusu tarafından hiçbir hedef gözetmeden yaptıkları acımasız saldırıları ile evleri barkları, iş yerleri, okulları, üniversiteleri, camileri, hastaneleri yerle bir edilen salık, temel gıda ve ihtiyaç maddelerinden mahrum bırakılan Gazze’li kardeşlerimiz ile imtihana tabi tutmaktadır.
Gazze’de 7 Ekim 2023 gününden beri 2700’den fazla saldırı neticesinde şu ana kadar 13 500’ü çocuk, 9000’i kadın olmak üzere 31.000 Gazze’li kardeşimiz şehit edilmiş 72 binden fazlası yaralanmış, 290 bin konut, 405 okul ve üniversite, 217 cami ve mescit çok sayıda hastane ve ekmek fırını harabeye yerle bir edilmiştir. Kendi mekânlarından başka yerlere göç etmek zorunda bırakılan ve Mülteci konumuna düşürülen 2 Milyon Gazze ’linin yiyecek, içecek gibi insani yardıma erişimleri engellenmesi sebebiyle çocuklar açlıktan ölmeye terk edilmiş, Gazze halkı hayvan yemleri ile hayatlarını sürdürmek zorunda bırakılmıştır. Uçaktan atılan yardımlardan yararlanmak için toplanan Halk bile Siyonist asker tarafından atılan bombalara hedef olmak kedilerini koruyamamıştır. İlaçsızlık ve elektriksizlik sebebiyle 10 bin kanser hastası ölüm riskiyle karşı karşıya kalmış .60 bin hamile kadın sağlık hizmetinden mahrum bırakılmıştır.
Gelinen noktada Gazze’de yaşanan insanlık tarihinin en acımasız soykırımı var! Vahşeti var! Açlık var! Susuzluk var! Çaresizlik var! Gazze’de kan ve gözyaşı var! Gazze’de elektrik yok, yakıt yok, hastane yok, sağlık hizmeti yok, temel gıda ve ihtiyaç maddeleri yok! Onlara uzanacak bir yardım eli yok! Her şeyden önemlisi Gazzeli’nin yaşadığı dramı anlayabilecek insanlık yok!
Şimdi Gazzeli kardeşlerimiz şu mübarek Ramazan ayında; ya ekonomik açıdan hali vakti yerinde olanlarımız tarafından kendilerine uzanacak yardım elini ya da Siyonist İsrail’in bombalı saldırıları neticesinde ölümü beklemektedir.
Şimdi vakit Gazzeli kardeşlerimizin yaralarını sarma vaktidir. Vakit; açlık ve yokluk içinde kıvranan, hastalarını, yaralılarını tedavide çaresiz kalan Gazzeli kardeşlerimizin ihtiyaçlarını gidermek için sadakalarımızı bollaştırma, zekâtlarımızı, fidyelerimizi, Ramazan ayına mahsus olan fitremizi Gazzeli kardeşlerimiz ile buluşturma vaktidir. Ayette “Onların zenginlerin mallarında, (fakir ve çaresiz kimselerin de bilinen ve belirlenen) bir hakkı vardır.” Mearic; 4) İfade edildiği üzere bunu yapmak hem onların hakkı hem de bizim Kâmil bir Müslüman olmamızın gereğidir.
C. Hak; idrakiyle müşerref olduğumuz Ramazan ayını, tüm Müslümanlar ve insanlık âlemi için hayırlı kılsın. Korktuklarımızdan emin umduklarımıza nail eylesin. C. Hak Bizi Ramazan ayına eriştirdiği gibi tüm sevdiklerimiz ile birlikte bayramına ve nice ramazanlara birlikte eriştirsin. İnşallah.
MUSTAFA KIR