”Yürürken ayakkabısından çıkan sesten rahatsız olup da ayakkabının altındaki demir parçasını söken büyüklerimizden hiç mi ders almadık Allah aşkına?”
Yapılan araştırmalara göre demiyorum, etrafımıza baktığımızda anlıyoruz ki…
Ortadoğu coğrafyasında bir sonradan görmelik hakim…
Çok modern beşikte büyüyen çocuktan tutun da, tahta beşikte büyüyen çocuğa kadar hepimiz şatafat düşkünüyüz…
Müslümanlıkla uzaktan yakından alakası olmayan petrol zengini Araplar’a laf ediyor,
altın musluktan su içiyorlar, çok fazla israf ediyorlar, eğlencenin dibine vuruyorlar, diye isyan ediyorduk.
Afrika’nın mazlum ve aç çocuklarına yardımcı olmuyorlar ama lüks içinde yaşıyorlar diyorduk onlara.
Tatil mekanlarına bakıyoruz, düğünlere bakıyoruz, herhangi basit kutlamalara bakıyoruz, çocukların mezuniyet törenlerinde harcadıkları paraya bakıyoruz…
Biz niye böyleyiz? Neyin peşindeyiz? Neyi ispat etmeye çalışıyoruz?
Türkü dinlerken,
”Nemize yetmiyor el kadar hasır.” diyoruz ama yaşarken hiç de öyle değiliz…
Bu sonradan görmeliktir dostlar.
Sonradan görmelik, gerçek anlamda sonradan görmelik değildir. O bir kültürdür…
Kötü bir kültür.
Parayı görünce değişmek de vardır bunun içinde, paranın içinde yüzerken gösteriş de vardır.
Herkes bir üstüne veya bir altına bir şeyleri ispat etmeye çalışıyor…
Kardeşler bile ayrı ayrı yerlere gidince birbirine nispet yaparcasına fotoğraf paylaşıyor.
Yürürken ayakkabısından çıkan sesten rahatsız olup da ayakkabının altındaki demir parçasını söken büyüklerimizden hiç mi ders almadık Allah aşkına?
Aldığı telefon on bin lira, yüz liralık kısmını kullanıyor, aldığı araba üç yüz bin lira yüz bin liralık kısmını kullanıyor insanlar.
Kalanı tamamen gösteriş ve şatafat…
Üç kıyafetten fazlasını evinde barındırmayan insanlar var etrafımızda…
Onları örnek alsak ya…
Dolaplar tıklım tıklım kıyafet dolu.
Bu gidişat iyiye doğru değil dostlar…
Herkes kendisine çekidüzen vermek zorunda.
Allah çekidüzen verirken adil olur ve o adalet de,
Deprem etkisi yapar, ocaklardan ırak…
Mustafa Süs