1974 yılında Kayseri Yahyalı’da doğdu. İlkokulu Derebağ İlkokulunda okuduktan sonra Yahyalı İmam Hatip Lisesinde liseyi bitirip 1994 yılında Şehit Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim Fakültesine başlayıp 1998 yılında Öğretmen olarak atandı. 2012 yılında Necmettin Erbakan Üniversitesinde Eğitim Yöneticiliği ve Teftiş dalında Yüksek Lisans yaptı.
2007 yılından itibaren yerel gazetelerde, internet haber sitelerinde eğitim ve toplumsal içerikli köşe yazıları yazmaya başladı. Kendine ait internet sitesinde, şiir, deneme, öykü dalında yazılarına halen devam etmekte olan Mustafa SÜS, 2016 yılında “Yitik Kadınlar” adlı öykü kitabını çıkardı.
Diriliş Postası adlı ulusal gazetede köşe yazarlığı yapan Süs, evli ve bir çocuk babasıdır.
Eğitimde kalitenin artırılması için herkes bir fikir atıyor ortaya. Kimisi de fikir atmayıp yalnızca eleştiri yolunu seçiyor. Eleştiri en konforlu alandır. Sorunları ortaya dök, kenara çekil, kim ne yaparsa yapsın. Mesele sorunların tespiti değil ki sadece. Sorunları tespit etmek hastalığı...
Torpili olmayanı işe almazlar yaklaşımı kimi zaman doğru olsa da… İnsanlar kendi yanlarında tembel, uyuşuk, verilen görevi savsaklayan insanları çalıştırmak istemezler. Kimin yakını olursa olsun değişmez bu! O yüzden bir an önce işe girmek, çalışmaya başlamak istiyorsak torpil aramaya değil...
Öğretmenlik yapan arkadaşların bir kısmı öğretmen oldukları için pişmanlar. Çoğu da sosyal medya aracılığıyla bu pişmanlıklarını dile getiriyorlar. Hatta bazıları takipçi çoğalttıkça bu tür pişmanlıklarını daha yüksek sesle dile getiriyorlar. Öğretmenlikten nefret paylaşımlarının altına yorum yazan kimi öğretmenlerin yazdıklarını da...
Okulun ilk günleriydi… Dersime girdim, çocuklarımla kaynaştım. Hepsini tek tek kucakladım, hallerini hatırlarını sordum, iyi olduklarını öğrendim. İkinci sınıf çocuklarıydı. Hepsi birbirinden güzel, hepsi birbirinden çalışkan çocuklardı. Hiçbirinin herhangi bir eksiği yoktu. Hepsinin yüzü güler, sürekli tebessüm ederlerdi. Ben sınıfa...
İkili ilişkilerde veya evliliklerinde veya aile içinde “kül yutmam” tavrıyla hayatlarını devam ettiren ve bununla da övünen nice insanla karşılaşırız. Kendilerini kandırılamaz konumunda konuşlandırır bu insanlar. Kandırıldıkları zamanlar da olur. Onu da kamufle etmek için şöyle bir cümle kurarlar: “Sen...
Okullarda eleştirel öğrenme tavsiye edilir. Sorgulamayan nesilden hayır gelmez denir. Koşulsuz itaat ayıplanır. Müfredat sorgulayan nesil yetiştirsin diye feryat edilir. Sen bireysin, sen koyun değilsin, benliğinin farkında ol, diyerek gençlere öğütler verilir. Öğrenciye; öğretmenini ve onun öğrettiklerini sorgula denir. Öğretmene...
Üniversite sınavına girecek bir genç için ailesinin kapı kapı dolaşıp torpil aradığını gördünüz mü? Göremezsiniz. Sistem tam anlamıyla oturmuş çünkü. Zamanında FETÖ’cülerin soru çalma olayını saymazsak. Liseye giriş sınavında da öyle. Her öğrenci bilgisi dahilinde yerleşiyor istediği liseye. Bunun için...
Hiç unutmam öğretmenliğe yeni başladığım zamanlardı. Doğuya askeri öğretmen olarak gitmiştim. Güzel bir köyde göreve başlamıştım. Okullar arası bilgi yarışması var, çocukları ilçeye götüreceğiz dedi müdürümüz. Nasıl yani dedim, hangi okullarla yarışacak bizim çocuklar? Köy okullarıyla mı, ilçenin okullarıyla mı? ...
Kendiliğinden gelişen, bir ortamda dile getirilip hemen uygulamaya konulan kimi planlar vardır. İyi ki vardır onlar. Maarifin Sesi sitesinin kuruluş aşamalarında siteyi nasıl geliştirir, maarif davamıza ne gibi katkılar sunabiliriz derdine düştüğümüz zamanlarda kıymetli ağabeyim Memiş Okuyucu’ya ekibi toplayın Bolu’ya...
Sosyal medyanın bir tanesi kapatıldı ya, komik insanlar espri yapmaya başladı. Kimi espriler zekâ ürünü kimileri sıradan. Yazıma konu olacak espriyi aktarıyorum: ”Sosyal medya kapanınca iyi ki tatilde değildim.” Siz bunun espri olduğunu düşünün… Her şakanın altında bir gerçeklik var...
Benim sosyal medyam olsaydı düşmanlarımın propaganda yapmasına müsaade etmezdim… Evet, benim bir sosyal medyam olmalı. Kendim çalıp kendim oynayacak şekilde değil. Dünyada yaşayan ve sosyal medya kullanmak isteyen herkes istese de istemese de benim sosyal medyamı kullanmak zorunda olmalı. Bunun...
Öğretmenler, Öğretmenlik Meslek Kanuna (ÖMK) karşı ise bir eğitimci olarak benim karşı olmamam düşünülemez. Evet, ben de ÖMEKE’ye karşıyım. İçeriğini okuyanın da okumayanın da sosyal medyadan duyduğu kadarıyla karşı olduğu ÖMEKE’ye ben neden karşı olmayayım ki? Millî Eğitim Bakanlığı öğretmenlik işini epey ciddiye almış görünüyor. İlk başta ben...
Şu cümleleri dikkatlice okuyalım: “Güzel bir iş yaptıysan veya yapacaksan kimseye söz etme. Kendine planladığın kariyerle ilgili sırrını ifşa etme. Ev alacaksan, araba alacaksan, tarla arsa alacaksan kimseye söz etme. Çünkü insan… İyi şeylerin katilidir.” Kimisi nazar eder, kimisi sırrını...
Evlenince müthiş şeyler olacak, ölene dek mutlu olacağız zanneder insanlar. Bunların, evlendikten sonra epeyce yukarı çıkardığı çıta kafasına düşünce aklı başına hâlâ gelmez. Gelmez, çünkü evliliğin mantığı anlaşılabilmiş değil insanlar arasında. Hiç tanımadığın ya da flört ederek tanıdığını zannettiğin bir...
Milli voleybol maçı oluyor, takım kazanınca herkes seviniyor. Onlar daha çok seviniyor. Onlar kim? Ülkeyi babasının malı zanneden, bu ülkede tek söz sahibi kendileri zanneden bir güruh. Neden seviniyorlar voleybol maçındaki galibiyete? Takımda kendi meşreplerine uygun oyuncu var diye. Üstelik...
Futbol deyip geçmeyin. Futbolun insanımıza, ülkemize ve şehirlerimize birçok getirisi var. Neresinden bakarsanız bakın ya da bakmayın fark etmez… Nedir mesela futbolun getirisi? Galip gelen takımın da mağlup olan takımın da futbolcuları gününü gün ederken taraftarları günlerce esas sıkıntılarını unutuyorlar...
Yeni neslin gidişatından memnun değiliz ya… Bugüne dek ne çok yazı yazmışım bu konuda. Toplumu ilgilendiren en önemli konulardan biri bu işte. Yazmayıp da ne edeceksin? Bazen tekrara düşmeyi de göze alarak yazmak zorundayız. Tekrara düşmek dediğime bakmayın, bir çiviye...
Ben dünyanın merkezinde yaşayan bir insanım. Herkes dönsün benim etrafımda. En iyi işi ben yapıyorum. En iyi iş benimki çünkü. Benim işim önemli, başkasının yaptığı işlerin pek bir ehemmiyeti yok. Ben iş yaparken, herhangi bir programı icra ederken herkes etrafımda...
Maske takarak, dava adamıymış gibi, çok çalışkanmış gibi, çok çile çekmiş gibi kendisini başkasına sevdirmeye çalışmak insanları kandırmaktır. Kendisini çok akıllı zannedip de insanları kandırdığını düşünenlere bir bakın bunlar bir yerde mutlaka tökezlerler. Ya vurdukları yerden vurulurlar ya da beklemedikleri...
Gençleri manevi yönden eleştiren insanlar kendilerinin buna sebep olduğunu kabul etseler iyi olacak. Önce bu konuda anlaşalım… Başka bir şey daha var iyi olacak olan… Gençlerin kendilerini yetiştirmeleri… Eskiden liseyi bitiren, ondan önce ortaokulu bitiren, ondan daha önce ilkokulu bitirenin...
Mezuniyet törenleri önemlidir. Mezuniyetten önce de okuma bayramı, dört işlemi öğrenme bayramı, eldeli toplama işlemini çözme bayramı yapılmalıdır. Her Türk çocuğu anasınıfından başlayarak emekli olana kadar her diploma aldığında törenlere katılmak, kep, şapka kafasında ne varsa göğe doğru fırlatmak zorundadır....
Karun ile başlayan öne çıkma, gözde olma, itibar görme derdi hiç aksamadan süregelmiştir günümüze kadar. “Makamlar gelip geçicidir, Bugün varız yarın yokuz, Sultan Süleyman’a bile kalmadı bu dünya, Çok yaşayan yüz yıl yaşıyor, Makamın mevkiinin canı cehenneme bize insanlık lazım.”...