Bir insanın sağlığı, güvenliği, eğitimiyle ilgili hizmetlerin ve adalet hizmetlerinin sosyal devlet tarafından sağlanması gerekir. Günümüzde ise sağlık kuruluşlarını, eğitim kurumlarını ve özel güvenlik teşkilatlarını bir tarafa bırakın, neredeyse ordular bile özelleşecek şekle geldi. Bu hizmetlerin tamamı özel sektör tarafından karşılanacak olsa kesinlikle vahim sonuçlarıyla karşı karşıya kalırdık diye düşünüyorum. Neyse ki hâlâ bu hizmetleri veren devlet kurumları var ve özel sektör üzerinde devletin denetleyici rolü devam ediyor.
Alanım olmayan konulara girmeden kendi alanıma döneyim.
Hani ne derler, su akar yolunu bulurmuş. Hayalinizdeki, fikriyatınızdaki şeyler ne olursa olsun sonuçta yaşanan bir hayat var ve sağlık konusu bunun bir parçası. Sağlıksız yaşanmayacağına veya en azından güzel bir yaşam olmayacağına göre günün koşullarına göre iyi veya kötü çözümler üretilecek ve bir hâl çaresine bakılacaktır.
Sorunlar artar, azalır, şekil değiştirir, ama hiçbir zaman sıfırlanmaz.
Şükürler olsun ki yirmi yıl önceki sorunlardan eser kalmadı. Genç nesil bilmeyebilir, hatırlatmakta fayda vardır.
O zamanlar gece yarıları gidip randevu listelerine adınızı yazdırmazsanız büyük hastanelerde muayene olamazdınız. Bir de o listelerin değiştirilmemesi için nöbet tutmanız gerekirdi. Kliniklerin önünde kalabalıklar ve izdiham olurdu. Muayene odasına girip minimum hizmeti alan kişi kendini mutlu sayardı.
Bazılarının sorunları devlet hastanelerinde çözülemezdi. Sorunların çözümü için söylemeye dilim varmıyor, ama etik çalışmayan doktorları ziyaret etmeleri gerekirdi.
MR randevuları bir yıl sonrasına verilirdi. Düşünebiliyor musunuz, beyin kanserinden şüpheleniliyor, MR isteniyor ve size sıra bir yıl sonra geliyor.
Ameliyatlar için aylar sonrasına gün verilirdi. Daha önce ameliyata girebilmek için etik çalışmayan doktorları görmek gerekirdi.
İnsanların sosyal güvenceleri ayrı ayrı idi. Eğer Bağ-Kurlu iseniz ilaçları almakta zorlanırdınız.
İzlenen politikalar ve özel sektörün devreye girmesiyle sorunların çoğu aşıldı. Şimdi başka sorunlarla karşı karşıyayız.
Hayalimdeki sağlık hizmeti nedir?
Tüm ülke fertleri için asgari alması gereken sağlık hizmeti belirlensin ve bu hizmet, devlet tarafından hiçbir ücret talep edilmeden sağlansın. Özel sektör de bu temel hizmetler konusunda devlet sektörü gibi çalışsın ve oralarda da hastaların cebinden fazla bir ücret çıkmasın. Bu sağlanırken her iki sektörün de zarar etmeyeceği bir formül bulunsun.
Devlet sektöründe küçük muayene farkları ve reçete nedeniyle hastaya yansıyan ücretler, özel sektörde daha yüksek muayene farkları, tetkikler için istenen farklar ve yine reçete nedeniyle yansıyan ücretler hastaların cebinden oldukça fazla sağlık harcamalarının çıkmasına neden olmaktadır.
Bir özel sektör çalışanı olmama rağmen sağlıkta özel sektörü çok savunan biri olmadığım sanırım giriş cümlelerimden anlaşılmıştır. Devlet sektörü mü özel sektör mü, sonuçta artık bunu tartışmanın fazla bir anlamı var gibi görünmüyor. Öyleyse hayalimdeki sağlık hizmetini devlet ve özel sektör birlikteliğiyle nasıl çözeriz, ona bakmak gerek.
Ben aklımdaki çözümlere burada yer vereyim, gerisini ilgili makamlar ve kişiler düşünsünler.
Devlet ve üniversite hastanelerini özel sektör gibi çalıştırın. Nasıl ki özel sektör SGK’dan ne kadar hak ediyorsa o kadar alıyor, devlet sektörü de o kadar alsın. Ekstra ödenekler olmasın veya çok özel durumlar için verilsin. Özel sektör her yanlışında nasıl cezalara çarptırılıyorsa devlet sektöründe de aynı cezalar işletilsin.
Özel sektörde dolaylı veya doğrudan yeterince girdi sağlayamayan doktorlar fazla tutunamazken devlet sektöründe hâlâ yeterince çalışmadan maaş ve döner alan doktor ve hocalar bulunmaktadır. Bunların iş gücüne katkılarının sağlanması için gereken düzenlemelerin yapılması, uzun süredir çözülemeyen çift merkezli çalışmaların mümkün mertebe engellenmesi gerekmektedir.
Çok sayıda büyük devlet ve üniversite hastanesinin varlığına rağmen yerine göre yüksek oranda fark ücretlerinin alındığı özel hastane ve merkezlerin bulunması yetkilileri biraz düşündürmelidir. Bu durumu sadece hasta yükünün fazlalığına bağlamanın yeterli bir gerekçe olmadığı kanaatindeyim.
Devlet kurumları sosyal fayda, özel kurumlar kâr amacıyla çalışır gibi bir ayrım yapmak yerine her ikisini de hem sosyal fayda hem de kâr amacına yönlendirmek gerekir.