Mustafa Özcan
İyi Parti iktidara gelirse zahirde Afet İnan’a gerçekte ise Mustafa Kemal’e ait olan Medeni Bilgiler kitabını basıp dağıtacak. Kimine göre iyi kimine göre kötü sonuçlar doğurur ama Meral Akşener’e yaramayacağı ve yararlı siyasi hatta ideolojik bir malzeme olmayacağı kesindir. Halbuki daha önce bu kitabın din ve diyanetle alakalı bölümlerini Küçük Hafız lakabıyla da bilinen Osman Zeki Soyyiğit bastırmaya kalkışmış ama kimseler buna cesaret edememiştir! En azından yanaşmamıştır. Vatan Partisi Başkanı Doğu Perinçek’e verseydi belki de basardı. Ama İslami camia Medeni Bilgiler kitabından derlenen dinle ilgili satırları basmaya yanaşmamış. Elbette bir sebebi var ve olmalı da.
Önce Küçük Hafız’ı tanıtalım. Küçük yaşta hafızlığını ikmal ettiğinden dolayı kendisine küçük hafız mahlası ve lakabı verilmiştir. CHP yılları ve ardından Demokrat Parti yıllarını yaşamış ve dine baskıyı iliklerine kadar hissetmiştir.
Trabzon’da (Araklı/Yeşilköy) 1934’de dünyaya gelen Osman Zeki Soyyiğit, hafızlık eğitimini, 9 yaşında bitirip icazetini almıştır. Halep’e giden Soyyiğit, Ulum-u Şeriyye Medresesi’ne kaydoldu ve daha sonra Şam’a geçip aynı isimli başka bir okuldan mezuniyetini alarak 1956 yılında İlahiyat Fakültesi’ne girme hakkı kazandı. Üniversiteye devam ederken bir yandan da köy öğretmenliği yapan Soyyiğit, yine aynı dönemde Şam Radyosu’nun Türkçe yayın servisinde çalıştı. 1966 yılının sonlarında Türkiye’ye dönen Soyyiğit, askerliğini yaptıktan sonra Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde çalışmaya başladı. Bir yandan da yüksek lisans ve doktorasını tamamlayan Osman Zeki Soyyiğit, 1993 senesinde Arap Dili ve Edebiyatı bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. 2012’de, 12 yıllık çalışmanın ürünü olan “Yüce Kur’an’ın İnsanlığa Mesajı” isimli Kur’an-ı Kerim mealini yayınlayan Osman Zeki Soyyiğit, 10 yıldır üzerine çalıştığı Kur’an-ı Kerim tefsirini tamamlayamadan gözlerini dar-ı bekaya açmıştır. Sünen-i Tirmizi Tercümesi gibi çalışmaları da vardır.
1966 yılında Türkiye’ye döndükten sonra yedek subay olarak görev yaptığı askeri birlikte 10 Kasım törenleri gibi cumhuriyet etkinliklerinden birisinde tugay komutanı kendisinden bir talepte bulunur. İlahiyatçı olması hasebiyle Mustafa Kemal’in dine bakışını en kısa zaman içinde özetleyen bir çalışma yazıp getirmesini tembihler. O da hamaset yüklü bir yazı kaleme alır ve kendisine göre Mustafa Kemal’in dine olan yaklaşımını özetler. Yazıyı alan general yazının mesnetsiz ve aşırı hamaset yüklü olmasından şikayet eder. Bu yazının askeri etkinlikte okunabilecek bir yazı olmadığına karar verir. Dolayısıyla yazıyı geri iade eder. Yeni bir çalışma yapması için önünde sadece hafta sonunda iki günü vardır. Tümenin mütevazi kütüphanesine kapanır ve konuyla ilgili kitaplar arar-tarar. Eline Afet İnan’ın kaleminden çıkmış Medeni Bilgiler kitabı geçer. Aradığını bulmuştur. Zira kitabın son bölümünde Mustafa Kemal’in kendi el yazısıyla yazılmış dinle ilgili notları da yer almaktadır.
Bu kitap Mustafa Kemal’in dine bakışıyla alakalı doğrudan ve birinci elden ve dereceden bir kaynaktır. Kitabı okudukça gözleri fal taşı gibi açılır ve hayret eder ve hayret ettikçe satırlara gömülür ve kağıda döker. Sonunda iki günlük süre dolunca yazdıklarıyla birlikte tugay komutanının huzuruna çıkar ve yazdığı incelemeyi takdim eder. Bu defa şaşırma sırası komutana gelir. Komutan satırları okuyunca önce inanamaz. Mustafa Kemal’i böyle bilmediklerini söyler. ‘Nasıl olur, Mustafa Kemal’in dine bakışı bu olamaz der?’ Osman Zeki Soyyiğit ise tümen komutanına belge olarak Afet İnan’ın yazdıklarını ve Mustafa Kemal’in ilgili el yazısını ve notlarını gösterir. Kaynak sağlamdır. Bu defa irkilen komutan işin içinden nasıl çıkacaklarını düşünür. Son bir çare olarak yeniden Osman Zeki Soyyiğit’ten buruşturup çöpe attığı ilk yazısına müracaat etmesini ve biraz daha düzelterek ve makul hale getirerek kendisine geri getirmesini ister. Ara formül bulunmuştur. Tugay komutanının kaynak olarak verilmesinde tereddüt gösterdiği Dini Bilgiler’i bastırıp halka dağıtma fikri, arzu ve isteği Meral Akşener’den herhalde bir zühul (kendinden geçme) eseri olarak sadır olmalıdır. Osman Zeki Soyyiğit daha sonra bu çalışmasının heder olmasına gönlü razı olmaz. Biraz daha gayret ederek çalışmayı kitap hacmine getirir. Sonra basılması için fellik fellik yayıncı arar. Tugay komutanı gibi kimse sahip çıkmaz. Kitap yayıncılar arasında yetim kalır. Gerçek verilere dayansa da kitabı hiç kimse basmak istemez. Kitap basılmamış halde Osman Zeki Soyyiğit’in emaneti olarak metrukatı arasında yerini alır. Mustafa Kemal’in mirasını reddeden zümre kitabı basmak istemez. Buna mukabil Doğu Perinçek gibi mirasına sahip çıkan zümreler ise bu gerçeklerin eşelenmesine arzu ederler. Birileri örtmek diğerleri de açmak ister. İki taraf da bu suretle Mustafa Kemal’in mirasından yararlanmak ister. Daha doğrusu birisi örterek zarar görmekten kaçınır diğeri de açarak kendi görüşleri doğrultusunda bunları afişe etmek ister.
Meral Akşener ise bu iki zümre arasında nerede kalıyor, yer alıyor dersiniz?
Galiba hatları karıştırdı.