Arapçada ‘ekanim selase/üç unsur’ diye teslisi anlatan bir ifade vardır. Üç bir ve bir üç anlamına gelen bir ifadedir. Allah, İsa ve Ruhu’l kuds’ü ifade eder. Kutsal Üçleme ya da Üçlü Birlik, Triniteryen Hristiyan doktrininde tek olan Tanrı’nın Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’tan teşekkül eden yapısını anlatır, ifade eder. Benzetmek gibi olmasın ama toplumun da üçlü direği ya da ayağı vardır. Bunlar aşındıkça toplumun yapısı da sarsılır. Toplum ancak bu direklere tutunarak, muhafaza ederek ayakta kalabilir. Aksi takdirde, bu direkler aşındıkça toplumun yapısı da aşınır. Mısırlı ünlü tabip, düşünür Mustafa Mahmut oryantalistlerden bir ifade paylaşır, nakleder.
Aktardığına göre oryantalistlerden birisi aynen şunları söyler: Bir medeniyeti, toplumu yok etmenin üç yolu yordamı vardır. Bu saç ayaklar veya üçayak ve yöntem şudur:
1-Aileyi yık, yok et!
2-Eğitimi yok et, değersiz, işlevsiz kıl.
3-Öncü ve önder kişilikleri silikleştir ve itibarsızlaştır. Referans sistemlerini iptal et!
Aileyi yok etmenin yolu ise annenin rolünün ortadan kaldırılmasından geçer. Anne ev kadını ve mürebbiye ya da çocuklarının terbiyecisi olmaktan yüksündüğünde, utandığında annelik rolü bitmiştir, ortadan kalkmıştır. Buna mütemmim ve ilave unsurlardan birisi de hadis diliyle ve ifadesiyle anlatılan bir husustur. Bu, annenin efendisini ve patronunu doğurmasıdır. Rol modellerin ya da rollerin değişmesi annelik rolünün silikleşmesi anlamına gelir. Eğitim alan kimi genç kuşaklar ve özellikle kızlar anneyi saymaz, haylaz olur ve onun otoritesini aşar ve aşındırır. Anne babanın otoritesinin aşınmasıyla otorite yer değiştirir, çocuğa geçer. Her şey altüst olur. Hadis buna işaret etmiştir. Gençlerin gerisinde kalmamak ve yönlendirmede aksaklık ve kusur yaşanmaması için ebeveynler çaba sarf etmek ve kendilerini geliştirmek zorundadır.
Eğitimi yok etmenin yolu ise eğitimciyi yani muallimi yok etmekten geçer. Toplumda öğretmene değer verilmez olursa ve konumu silikleşirse ve öğrenciler tarafından aşağılanmaya maruz kalırsa eğitimin kalitesi hatta direği çöker. Eğitim sonuçta öğretmenle kaimdir ve eskiler şerefü’l mekani bi’l mekin demişlerdir. Yani sıra, tahta onları kullanandan daha değerli değildir.
Cemiyetin ayakta kalmasını sağlayan üçüncü ayak ise önder ve numune-i imtisal şahsiyetlerin gözden düşürülmesidir. Alimlerin ve kanaat önderlerinin itibarlarının sarsılması yeni nesillerin öncü ve önder isimlerden ve onların örnekliğinden mahrum kalmaları anlamına gelir. Onlara tarizde bulunmak ve onları hafife almak, toplumun önderlerini yeni nesillerin nazarında gözden düşürmek anlamına gelir. Kanaat önderlerinin ve alimlerin gözden düşmeleri halinde kimse onları dinlemez ve saymaz. Onları kimse taklit etmez ve özenmez!. Bilinçli ve şuurlu anne toplumdan çekilirse, keza samimi muallim ve öğretmen kendini geriye çekerse ve referanslar geçersiz kalırsa hangi örneklikle yeni nesiller ayakta kalabilecektir? Toplumun depremi halinde onu ayakta tutacak unsurlar sütunlar ve kolonlardır. Kolonları zayıflayan bir yapı ve toplum ayakta kalamaz.
Bu durum karşısında genç kuşakları değerler ve prensipler üzerine kim eğitecektir?
Mustafa Özcan