Kendinizi bir öğretmen veya okul yöneticisi yerine koyup bir ilkokulda eğitim vermeye çalıştığınızı düşünün. Kısıtlı imkanlara sahip 800 den fazla öğrencinin kayıtlı olduğu ve 50 den fazla öğretmenin çalıştığı bir devlet okulunda verilen idari ve akademik çalışmaların kalitesinin nasıl olabileceği konusundaki değerlendirmenizi az çok tahmin edebiliyorum. Her yöneticinin okulu için yeni bir şeyler yapma hayali ile göreve başlayıp ekonomik ve idari bir takım engeller yüzünden başlayamayan veya başlayıp da yarım bırakan okul yöneticileri olduğu gibi bunları sorun etmeden çözüm yolları bulup okulunu elindeki imkanlarla daha güzel hale getirmeye çalışan bir çok yöneticinin varlığını da biliyoruz. Farklı sebeplerle bir çok devlet okulunu ziyaret edip oralarda bulunan fiziki imkanların neler olduğunu ve bu fiziki imkanların eğitime olan etkisini bilen biri olarak bir vesileyle ziyaret etmek durumunda kaldığım Ankara Yenimahalle Oğuzlar İlkokulu da iyi örnekler arasında görebileceğiniz okullardan biri. Okula ilk girdiğinizde dikkatinizi çeken merdivenler dahil okul duvarlarının eğitsel içerikli yazılı ve görsel materyallerle dolu olmasıdır. Merdiven basamakları öğrencilerin görüp okumaları için bilgi ve seviyelerine yönelik hazırlanmış eğitici ve öğretici ifadeler gözünüze çarpar. Öğrenciler için faydalı bulduğum bu uygulamayı çoğu okulda görebilirsiniz. Ağır ağır merdivenlerden çıkarken aynı
uygulamanın duvarlarda da olduğunu görürsünüz. Merdiven kenarlarındaki duvarların farklı öğretici konuları içeren ve özenle çizilmiş görsellerle dolu olduğuna şahit olursunuz. Duvarların yağlı boya ile yapılan eğitici ve öğretici resimlerle dolu olduğuna çok fazla okulda görme ihtimaliz pek olmaz. Bu okulda ise her katın duvarlarının bir ders için ayrıldığı ve o dersin temasına uygun eğitici görsellerle süslendiği göze çarpmaktadır. Katın birinin de İngilizce dersi için ayrıldığını görünce merakınız bir kat daha artabilir. Merdiven basamakları ve merdivenlerin iki kenarındaki duvarlar dışında İngilizce katının da ilkokul İngilizce müfredatına uygun poster ve resimlerle dolu olması okulda bir de İngilizce dersleri için kullanılan bir sınıfın olması okul yönetimini ve öğretmenlerini takdir etmeyi gerektirdiğini düşünürsünüz.
Okul Yöneticisinin Dil Öğrenmeye Katkısı
Okulu biraz gezdiğinizde bu okulun bir özel okuldan farklı olmadığını, bunca öğrenci ve öğretim kadrosuna rağmen temiz ve düzenli olduğunu görmek mümkün. Okula dışarıdan gelenlerin farklı bir devlet okulu ile karşılaşmalarından mıdır bilinmez okul müdürüne teşekkür etmeleri yapılan güzel şeylerin anında karşılık bulduğunu göstermekteydi. Herkesin zihnindeki müdür imajı genelde yaşını biraz almış biraz da otoriter olacağı yönündedir. Oysa oldukça genç diyebileceğimiz otuzlu yaşlardaki müdür beye okulu güzel bir eğitim ortamına dönüştürdüğü, özellikle de İngilizce derslerinin daha iyi anlaşılır olabilmesi için gösterdiği çabalardan dolayı ben de teşekkür ettim. Okul için yaptıklarını ve yapacaklarını kısaca dinledikten sonra eğitimde hiçbir çabanın karşılıksız kalmayacağı, birilerinin mutlaka bir şekilde buna sahip çıkıp destekleyeceğini düşünmekten de kendimi alamadım.
İyi bir okul yöneticisinin kısıtlı imkanlara sahip bir bölgede ideal bir eğitim için neler yapabileceğini gösteren güzel bir örnek. Ülkemizin farklı bölgelerinde birçok okulumuzda da benzer uygulamaların olduğu veya bundan daha iyi örneklerin olduğundan kuşkum yok. Ancak okul yöneticilerinin dil öğrenmeye olan katkısı sadece okulu yönetmekle kalmamalı. Öğretmenleri motive etme, öğrencilerin dil öğrenmeye karşı ilgilerini artırmak için gerekli altyapıyı hazırlama, aile ve toplumu dil öğrenme konusunda bilinçlendirme, yapılacak olan ulusal ve uluslararası projeleri takip edip öğretmenlerin ve öğrencilerin bu projelerde etkin rol almalarını sağlamak gibi sorumlulukları da olmalı. Tabi bu sorumlulukların çoğu zaman resmi olmayıp bireysel çabalarla gerçekleştiğinin de farkındayız.
Çevresel Öğrenmenin Dil Öğrenmeye Katkısı
Neden bir yabancı dil öğretemiyoruz diye sürekli birilerini suçlamaya gerek yok. Dil öğrenme sürecinde ilköğretimden itibaren yapılan her türlü çabanın karşılığı mutlaka görülecektir. Bahsettiğimiz bu okuldaki çabaların sadece sınıfta kalmadığını kanıtlayan güzel örnekleri de okul duvarlarının renkli görsellerle süslenmesidir.
Dil öğretiminin sadece sınıfta kaldığı öğrencinin hiçbir etkileşim ve çalışma şansı bulmadığından hep şikâyet edenler için bu tür uygulamaların önemini fark etmelerinde fayda var. Sınıf içinde öğrettiğimiz bazı temel düzeydeki bilgilerin öğretmen ve kitap ile yeterince kazandırılması ne yazık ki mümkün olamamaktadır. Bu yüzden çevresel öğrenme (peripheral learning) ile öğrenme süreci daha kalıcı hale gelebilir. Ders sırasında öğretilen bir konunun öğrenilmesi, okul ve sınıf duvarlarında asılı olan tablolar, görseller, şemalar, resimler yardımıyla daha da kolaylaşacaktır. Yabancı dil öğrenme sürecinde en zorlandığımız alan yeterli kelime bilgisine sahip olamamaktır. Kelime bilgisinin eksikliği dili kullanmada büyük sorun olduğunu söylemeye gerek yok. Bir dilin dilbilgisi yapısını çok iyi bilmeniz o dili çok iyi kullanacağınız anlamına gelmez. O yüzden dil öğretiminde yapılan çalışmalar bir kelimeyi iyi öğrenebilmek ve uzun süreli belleğe atabilmek için o kelime ile en az sekiz yada on defa karşılaşmak gerektiğini göstermektedir. Bu karşılaşma ister okuyarak, ister yazarak, isterse de dinleyerek olsun fark etmez.
Kısaca bir dil öğrenmede çevrenin ve iyi bir yönetimin önemine değinmeye çalıştığımız bu yazıda yapılan her türlü iyi uygulamanın desteklenmesinin ne kadar doğru olduğu anlaşılmaktadır. Çevresel öğrenme dil eğitimi açısından kalmayıp okul yönetimi ve öğretmenlerinin de her çevreden yetkililerce takip edilip takdir edilmesi anlamına da gelmelidir. Çevreden alınan olumlu dönütler hem öğrencinin, hem öğretmenin hem de yöneticilerin başarılarına katkı sunacaktır. Her işte olduğu gibi eğitimde de marifetin iltifata tabi olması durumunda bir dil öğrenmek de zor olmayacaktır.
Prof. Dr. İsmail ÇAKIR