Her alanda hayatımızda var olan teknoloji son zamanlarda farklı açılardan kendini hissettirmeye devam etmektedir. Özellikle yapay zekâ uygulamalarının (Artificial Intelligence) geleceği konusunda ister istemez bazı endişeler oluşmakta ve bunun hangi boyuta ulaşacağı ise henüz tahmin edilememektedir. Bundan birkaç yıl önce olmaz diye düşündüğümüz birçok şeyin “bunu da mı yaptı” diye tepki göstererek teknolojinin hangi boyuta geldiğine şahit olmaktayız. Teknolojideki bu tür ani gelişmeler bizlerin de hayal gücünü zorladığı için belki de bundan sonra neler yapacağını kestiremez hale geldik. Bunlardan biri olan yapay zekâ uygulamaları eğitim alanında da hızla kendini hissettirir hale gelmiştir. Birçok meslekte insan gücünün yerini alan robotlar veya iş gücünün etkisini azaltan yazılımların eğitimdeki rolü tartışılır hale gelmektedir. Öğretmenlerin bu süreçteki rolleri ne olacak? Bizleri nasıl bir öğretmen profili beklemekte? Bu ve bunun gibi soruların temelinde yatan ve cevap bekleyen asıl soru aslında “Öğretmenin geleceği mi? yoksa Geleceğin öğretmeni mi?’ sorularıdır. Bu nedenle, gelecekte eğitimin nasıl olacağı ve öğretmenlere ihtiyaç duyulup duyulmayacağı konusunu teknoloji ile ilişkilendirerek durmak gerekmektedir.
Geleceğin Öğretmeni
En son söylenmesi gerekeni başta söylemek gerekirse yapay zekâ uygulamalarının öğretmenlik mesleğinin yerini alması birçok açıdan tam anlamıyla mümkün değildir. Ancak bu süreçte öğretmen de birçok açıdan kendini yenilemek ve geliştirmek durumunda kalacaktır. Geleneksel öğretmen ve Dijital Çağ öğretmeni arasında mutlaka farklılıklar olmak durumundadır. Bu farklılıklar sadece öğretmen için sınırlı değildir. Eğitim tüm boyutlarıyla kendini yenilemek, geliştirmek ve yeni duruma adapte etmek durumundadır. Artık öğretmen merkezli bir eğitim döneminden söz etmek mümkün olmayacak daha çok öğrenci ve dijital öğrenme araçlarının dâhil edildiği ve bunları etkin kullanabilen bir öğretmen olacaktır. Şüphesiz öğretmenin eğitimdeki rolü devam edecek ancak bilgiye ulaşmanın mümkün olduğu günümüzde öğrenci de eski öğrenci olmayacaktır.
Bilgi aktaran öğretmen dönemi bitecek bilgiyi araştırıp, sorgulayan, öğrencileri elde ettikleri bilginin doğruluğu konusunda eleştirel düşünmeye sevk edecek yöntemler kullanan, teknolojiyi etkin kullanan bir öğretmen olacaktır. Bu süreçte elbette öğretim programları, ders içerikleri, öğretim yöntemleri ve yaklaşımları, kullanılan ders araç ve gereçleri öğrenci ve toplumun beklentilerine yönelik gelişmek durumunda kalacaktır. Bu sonu gelmeyen ve kaçınılmaz bir süreçtir. Yani öğrendiğimiz veya bize öğretildiği gibi ne öğreneceğiz ne de öğretme çabası içerisinde olacağız.
Geleceğin Eğitimi
Burada bahsettiğimiz geleceğin öğretmeni veya geleceğin eğitimi gibi kavramları günümüzde de tartıştığımızı unutmamakta fayda var. Günümüzde de eğitimde kullanmaya başladığımız Uzaktan Eğitim, Çevrimiçi Eğitim, Harmanlanmış Eğitim, Ters Yüz Öğrenme, Hayat Boyu Öğrenme gibi hayatın her aşamasında olan eğitim süreçleri mutlaka teknolojik gelişmelerle birlikte yürütülecektir. Her türlü teknoloji destekli eğitimde yapay zekâ uygulamalarını kullanmak hem öğrenci hem de öğretmen için önü alınamaz bir fırsat sunacaktır. Bunu engellemek de mümkün değildir. Günlük hayatta her alanda yaygın olarak kullanılan bir uygulamayı eğitim süreçlerine dâhil etmemek de zaten mümkün değildir. Teknoloji kullanımını yasaklamak, reddetmek veya görmezden gelmek hiçbir ortamda gerçekçi ve kabul edilir olamaz. O yüzden öğrencinin hayatında önemli yer tutan her türlü olgunun veya materyalin uygun ortamlarda ve oranda eğitime dâhil edilmesi gerekmektedir. Yapay zekâ uygulamaları da herkes için artık merak konusu haline gelmiş ve kullanmaya başladıkça herkesin hayatını bir şekilde kolaylaştırdığı görülmüştür.
Yapay Zeka Ne Yapacak?
Eğitimde yapay zekâ uygulamaları mutlaka etkili olacaktır; olmaya başladı da zaten. Ancak öğretmenin yerini alması konusunda ise net bir şey söylemek mümkün değildir. İstediğiniz konuyu sistem üzerinde kayıtlı olan bilgilerden süzüp size sunan bir uygulama olarak özetleyeceğimiz bu uygulamalar aslında var olan bilgileri sistematize ederek kullanıcıya sunmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir konu ise bu tür uygulamaların ne kadar güvenli olduğudur. Bazı ücretsiz erişilen yapay zekâ uygulamaları veri tabanlarında var olan bilgiler doğru ise doğru bilgiyi, yanlış veya eksik bilgi varsa yanlış veya eksik bilgiyi kullanıcılarına sunmaktadır. Bu durumda kullanılan programların güvenirliği bir sorun haline gelmektedir. Basitçe ifade ettiğimiz bu konunun detaylı incelenip tartışılması gerektiğini de hatırdan çıkarmamalıyız. Ayrıca bu uygulamalar öğretmen ve öğrencilerin bilgi üretme, araştırma, eleştirel düşünme, sentez yapma gibi birçok yönünü de köreltmektedir. Öğrenci ve öğretmen açısından düşündüğümüzde yapay zekâ uygulamaları iyi bir asistan, planlama, zaman kazanma açısından önemli bir kaynak olarak değerlendirebiliriz.
Bu tür uygulamaların eğitimde kullanılmasının faydaları ve zararları konusuna daha ayrıntılı değinmek gerekebilir. Kısaca özetleyecek olursak, teknoloji özelinde yapay zekâ uygulamalarının gelecekte öğretmenin yerini alacağını söylemek şu anda çok erken diyebiliriz. Covid 19 sürecinde yapılan uzaktan eğitimlerin öğrenci ve öğretmenler açısından bir takım eğitsel ve pedagojik sorunlar ortaya çıkardığı görülmüştür. Bunların giderilmesi elbette mümkündür. Ancak tam anlamıyla etkileşimin olmadığı, öğretmen ve öğrenci arasında duygusal iletişimin gerçekleşemediği, gerçek sınıf ortamının eğitimin tartışılmaz bir parçası olduğu gibi durumları göz önünde bulundurduğumuzda insanın insanla yaptığı mesleklerden biri olan öğretmenlik mesleğinin varlığını sürdürmesini tartışmak mümkün değildir. Öte yandan, teknolojinin ürettiği her bilginin veya çıktının hazırlanış ve kontrolünün mutlaka insanla yapıldığını da unutmamalıyız. Yapay zekânın sunduğu bilginin de doğru olup olmadığına karar verecek olan yine onun kullanıcısı ve uygulayıcısı olacaktır.