Tıp, genel olarak bilim ve sanatın birlikte işlev gördüğü bir alandır. Cerrahi branşlarda bu bariz olarak görülür. Bilimsel eğitimle aldığı bilgileri yaptığı ameliyatta sanata dönüştürür, cerrah.
Doktorlar tıp eğitiminde de sanatın desteğine çok ihtiyaç duyarlar. Örneğin çizimler olmadan, başta anatomi olmak üzere pek çok branş anlamsız hâle gelir. Çizimlerin olmadığı bir anatomi kitabı veya bir cerrahi kitabı beklenen faydayı vermekten çok uzak kalır. Bu nedenle doktorlar bu tip kitapların hazırlanmasında ya sanatçılardan profesyonel destek alırlar ya da bizzat kendileri bir ürün ortaya koymaya çalışırlar.
Ülkemizin tıbbi çizimlef konusunda istenilen yerde olduğumuz henüz söylenemez. Tıp kitapları çizimler konusunda almamız gereken mesafeler var. Çizimlerin mutlak ihtiyaç olduğu durumlarda ya çok kalitesiz çizimler kullanılmakta ya da yabancı kaynaklardan doğrudan alınarak kullanma yoluna gidilmektedir.
Bu sorunun çözümü için bazı üniversitelerde tıbbi çizim, tıbbi ressamlık gibi bölümler gündeme gelmiştir. Bu bölümlerde çalışan arkadaşlar oldukça güzel eserlere imza atmaktadırlar. Buna rağmen kitaplarımızdaki çizimler konusu sorun olmaktan çıkmamıştır. Bunun nedenlerinin başında kısmen bu kişilere ulaşmaktaki güçlük yatıyor diye düşünüyorum. Ancak işin mali boyutunu da göz ardı etmemek gerekir. Zira ülkemizde kitap yazarak veya kitap bölümü yazarak para kazanan çok fazla doktor olduğunu sanmıyorum. Durum böyle olunca kişi tüm emeğine ek olarak bir de çizim için cebinden ekstra para çıkmasını istemiyor.
Kaliteli çizimler konusunda bireysel çözümler bulanlar da maalesef genel yaklaşım bozukluğundan dolayı köreltiliyor. Sonuçta eğer bu bir gönül işi olacaksa en azından manevi yönden desteklenmeyi bekliyor insan. Ama tam tersi oluyor.
Hani başta dedim ya, tıp hem bir bilim hem de bir sanattır diye. Ne hikmetse bizim dergilerimiz bilimsel dergi olarak anılır. Sanatsal bir çalışma yaptığınız zaman, yüksek kaliteye sahip bir dergide bunu yayınlamanız çok zordur. Bizzat bunu yaşadım ve gördüm.
Yaklaşık otuz yıldır yayın sektörüyle dirsek teması içinde yaşıyorum. Ta başından beri eserlerimde çizimlere elimden geldiği kadarıyla yer vermeye çalışıyorum. Kara kalemle başladığım amatör çalışmalarımda şu anda bilgisayar çizimlerine kadar gelmeyi başarabildim. Kendi eserlerimde kendi çizimlerimi kullandığım gibi bazı arkadaşlara da yardımcı olmaya çalışıyorum.
Kitaplarımızın çizimler konusunda ne kadar kalitesiz olduğunu gördüğüm için tecrübelerimi diğer göz doktoru arkadaşlarla da paylaşmaya çalışıyorum. Bunun için bir kongrede sunumum oldu. Sonra gözle ilgili bir dergimize çalışmalarımı makale haline getirerek gönderdim. Gelen cevap benim için çok acı oldu. Danışman arkadaş diyordu ki:
“Bilimsel bir makale nasıl yazılmaz diye asistanlara örnek gösterilecek bir makale!”
Bilim değil, tamamen sanat içeren makalem için bu şekilde tokmağı geçirmişti başıma ilgili danışman. “Arkadaş, bu dergide sanatsal değil sadece bilimsel makalelere yer veriyoruz ya da vermek zorundayız” diye bir cevap gelseydi o kadar üzülmezdim. Derginin editörüne yazdığım cevabi yazıya da maalesef herhangi bir cevap alamadım. Oysa bundan kısa bir süre önce başka bir bilimsel göz dergisine kitap yazma ve çeviri yapma sanatı üzerine bir makale göndermiştim, sayın editör hocamın uygun görmesi üzerine bu makalem editöre mektup olarak yayınlanmıştı.
Yaşadığım bu olumsuz tepkiye rağmen çalışmalarımı bırakmadım. Bir atlas çıkarmayı kafaya koydum ve aylarca süren çalışmanın sonunda bunu da başardım. Telif hakkı almaksızın resmî bir kurumda basılsın istedim, ama yine bazı engeller yüzünden amacıma ulaşamadım.
İşte böyle… Bazen ne yaparsanız yapın bir adım yol ilerleyemiyorsunuz. Yaptığınız çalışmaların geniş kitlelere faydası olması için uğraşıyorsunuz, ama emeğinize değer veren yetkili kişilerle karşı karşıya gelemediğiniz zaman eserleriniz ya elinizde patlıyor ya da az sayıda kişinin istifade edebildiği bir durumda kalıyor.