eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Az Bulutlu
17°C
Ankara
17°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
17°C
Cumartesi Az Bulutlu
13°C
Pazar Açık
16°C
Pazartesi Açık
19°C

Ahmet TEK

Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi mezunu. Hürriyet Gazetesi’nde mesleğe başladı. Muhabir, Yurt Haberleri Müdürlüğü ve idarecilik yaptı. Anadolu Ajansı’nda muhabir, editör, Yurt Haberler Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı ve Haber Akademisi Koordinatörü olarak hizmet verdi. Sürekli Basın Kartı sahibi. Milli Güvenlik Akademisi, basın kuruluşlarının düzenlediği çalıştaylar ve Anadolu Ajansı’nın muhabir yetiştirme programında habercilikle ilgili dersler verdi. Uluslararası medya eğitim programlarına katıldı. Baykuş koleksiyoneri, bibliyofil ve seyahat tutkunu.

    Salgın var!

    Henüz adı konulmayan bir salgın, gelişmiş ülkelerden başlayıp, gelişmekte olan ülkeleri de kıskacına aldı. Salgınlar yoksul ülkelerden çıkar, varsıl ülkelere ulaşırdı. Şimdiki salgın farklı. Uzmanlar, hızla yayılan salgının belirtilerinin her evre için değişken özellikler gösterdiğine dikkati çekiyor. Riskli ülkeler arasında Türkiye de var.

    Uluslararası PISA sonucuna göre, “Türkiye’de ilköğretim ve liselerde öğrencilerin büyük bölümü okuduğunu anlamıyor. Kendi dilinden okuduğunu anlamayanların oranı yüzde 60’larda seyrediyor.”

    PISA benzeri “Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi” (ABİDE) araştırması raporuna göre, Türkçede öğrencilerin yüzde 66,1’i orta düzey ve altında. Bu öğrenciler deyimleri, atasözlerini, hiciv ve nüktelerdeki mesajları anlayamıyor. Neden-sonuç ilişkisi kuramıyor.

    2023 Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçları henüz açıklandı. Adaylar, Türk dili ve edebiyatı alanında 24 test sorusundan ortalamada sadece 5.8’ine doğru cevap verebilmiş. Tarih’te 10 soruda doğru cevap 1,7. Diğerleri daha kötü.

    Eğitimcilerin değerlendirmelerine göre, durum vahim! Bu yıl Temel Yeterlilik Testi’nde puanı hesaplanmayan, yani sıfır çeken aday sayısı 100 bin 271 imiş. Eğitim sistemimizin sıfır net yapan adaylardan çok daha önemli sorunları olduğu da bir gerçek.

    Bunların başında geleni, ortaöğretimden mezun öğrencilerin önemli bir oranının temel becerileri edinmeden mezun olmaları.

    Bu tehlikeli durumun, genetik bir hastalığın mutasyona uğraması ve salgına dönüşmesi sonucu ortaya çıkmış olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor. Bu konuda araştırmalar devam ediyor.

    Henüz adı konulmamış olan hastalığın ilk evresi, okumadan anlama yeteneği (!) İkinci evresi, okuduğunu anlamaktan acze düşmek. Üçüncü evre ise okumaya ihtiyaç duymadan yazma cüreti (!) Okumadan anladığına inananların sayısının, diğer hastalara göre daha fazla olduğu tahmin ediliyor.

    Hastalığın son evresindeki bulgular arasında “Kendine güven”, “İstersen yaparsın” titremeleri ve “Özgüven” atakları yer alıyor. En belirgin özellik ‘bence’li cümleler. Bu evrede hastanın ‘yazma tutkusu’ engellenemiyor. Kişisel gelişimden kişisel girişime transfer bu evrede gerçekleşiyor.

    Uzmanlara göre, hastalığa yakalananlar hızla çoğalıyor ve Orta Çağ’ın yağmacı Moğol askerleri gibi her koldan saldırıyor. Hastalar, kendilerini bile tanımadıkları için saldırılarına “Sen kimsin?” diye başlıyor. Cehaletin konforu bundan sonra ortaya çıkıyor.

    Uzmanlar uyarıyor: “O kadar çoklar ki, kendinizi tv dizisi The Walking Dead’in içine düşmüş gibi hissedebilirsiniz.”

    Türkiye’de iletişim biliminin öncülerinden, sosyolog, yazar, çevirmen rahmetli Prof. Dr. Ünsal Oskay’a biri yanaşıyor. (Salgının henüz fark edilmediği yıllar.)“…. yazarı okumak istedim ama bana çok ağır geldi.”“İletişimin ABC’si”ni yazan Oskay diyor ki: “O ağır değil, sen hafifsin.”

    İnsan gelişimini, elle beyin arasındaki mesafenin kontrol altında tutulmasıyla açıklayan görüşler var. Uzmanlar, bu hastalığın, elle beyin ilişkisinin yeniden araştırılmasını zorunlu hale getirdiğini belirtiyor.

    Uzmanlara göre, hastalığın son evresini tetikleyen etken, sosyal medya. Virüsün hızla yayılmasının sebebi sosyal medyanın yaygın kullanımı. Tedavi konusunda ise henüz gelişme sağlanamadığı belirtiliyor.

    Bir uzmana göre, bunlar “trafikte sürücü belgesiz araç kullanan tipler. Üstelik araçları kendilerinin değil, çalıntı. Araç alacak gelire sahip olsalar da trafikte başkalarına zarar vermeden dolaşmalarına yetecek zekâları yok.”

    Oğuz Atay, Tutunamayanlar’da tarif etmiş:“Çok şey biliyorlar Olric, çok farklı şeyler biliyorlar. Kimden ne zaman öğrendiler bu kadar bilgiyi?” Ah evet! Çok şey biliyorlar Olric, hem de okumadan, okuduğunu anlamadan.

    “Sabırlısın ama beklemiyorsun, özgürsün ama seçmiyorsun, müsaitsin ama hiçbir şey seni harekete geçirmiyor. Hiç dinlemeden duyuyor, hiç bakmadan görüyorsun.”(Georges Perec-Uyuyan Adam)

    Yaşam Kullanma Kılavuzu adlı kitabıyla tanıdığım Georges Perec, Uyuyan Adam’da aşağıdaki sözüyle sanki bugünü işaret etmiş. “Keşke insan türüne ait olmak, o dayanılmaz ve sağır edici gürültüyü de beraberinde getirmeseydi.”

    Hastalık dünyaya egemen olursa, o döneme Gürültü Çağı denilse yeridir. Ses vardır ama işitme yoktur, işitilecek şey de yoktur. Gürültü Çağı mikrobundan kaçmanın yolu kitaba sığınmaktır. Kitaba sığınanlar, bu mikroba karşı bağışıklık kazanacaktır.

    Son söz yine Perec’den gelsin:“İnsan ne harikulade bir buluş! Isınsın diye ellerine, soğusun diye de çorbasına üfleyebilir.”

    Haydi siperlere, kitaplar bizi bekliyor! Karantina günlerinin en iyi yanı, kitaplara yakın olmaktır.
    Günün sözü: İzah, mizahı bozar.

    Ahmet Tek

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    1. Fikronomist Mustafa dedi ki:

      Anne babaların ve eğitim sisteminin ortak çalışmalarının sonucu bu çocuklar.