Okul Müdürlüğünün Önemi
Önümüzdeki hafta başlayacak yeni eğitim öğretim yılının herkes için hayırlar getirmesini diliyorum. Bu makalemde eğitim sistemimiz içinde çok önemli görev ve sorumlulukları olan okul müdürlerinin fonksiyonunu el almaya çalışacağım.
Eğitim camiası içinde okul müdürleri kale komutanları gibidir. Bir diğer ifadeyle okul müdürü bir orkestra şefi gibidir. Şef ne kadar mükemmelse orkestranın başarısı ve uyumu o kadar güçlüdür. Okul müdürleri, yönetim sisteminde kilit bir noktada millî eğitim, öğretmenler ve veliler arasında köprü görevi görmektedir. Okullarda binlerce öğrenci ve öğretmeni okul müdürlerinin yönetimine veriyoruz.
Malum olduğu üzere millî eğitim camiası diğer iş kollarına göre daha eğitimli ve örgütlü bir yapıya sahiptir. Farklı sendikalara ve anlayışlara sahip öğretmenlerimiz arasında olabilecek çatışmaları yönetmek veya en aza indirmek birikim ve yeteneği gerektirmektedir. Belirli yetenek ve vasıflara sahip olmayan okul müdürleri, öğretmen-veli, öğretmen-öğrenci arasındaki problemleri çözmekte yetersiz kalarak kendisi de problemin kaynağı olabilmektedir. Ayrıca son yıllarda, mesleği eğitim olmadığı halde eğitimcilere akıl veren, çokbilmiş (!) veli profili, okul müdürünü ve eğitimcileri zor durumda bırakmaktadır.
Ayrıca Okul müdürü gerekirse okulun boyacısı, inşaatçısı, elektrikçisi, yemekçisi, kantincisi, temizlik personeli alıcısı, maaş vericisi gibi görevleri de yerine getirmek zorunda kalabiliyor. Okulun iş sağlığı ve güvenliğinden SGK’ya kadar birinci dereceden sorumlusu olan okul müdürü; öğrenci, öğretmen ve tüm çalışanların herhangi bir sağlık sorununda aksama olursa doğrudan sorumlu olduğu için bazen cezaları cebinden karşılamak zorunda kalmaktadır. Okul müdürlerimiz bu ahval ve şerait içinde ellerinden geldiği kadar eğitimden kaliteli çıktılar alınması için görevlerini layıkıyla yapmaya çalışmaktadırlar.
MÜDÜRLERİN SEÇİMİ VE ROTASYONU
Bu kadar önemli görevleri ve sorumlulukları olan okul müdürlerinin ataması çeşitli sivil toplum kuruluşları, sendikal ve siyasal baskı ve önerisiyle değil liyakat esasına göre atanmalıdır. Millî Eğitim Bakanlığı daha önce yazdığım bir makalede ifade ettiğim gibi Yönetici Akademisi kurarak yöneticiliğe istekli olanların arasından sadece “yöneticilik yeteneği” bulunanları seçmelidir. Yönetici olmak isteyenleri önce sınav, sonra mülakat ile değerlendirerek kazananları en az bir yıllık yönetici uyum eğitiminden geçirerek kurumlara müdür olarak atamalıdır.
Okul müdürlerine bir kurumda belirli süre çalıştıktan sonra mutlaka rotasyon uygulanması yapılmalı, günümüzde Bakanlığımız tarafından uygulanan rotasyon uygulamasından vaz geçilmemelidir. Farklı okullarda görev yapmaları, hem şirket körlüğünü aşmaları hem de başarılı ise gittiği yeni okuluna katkı sağlaması açısından faydaları olacaktır.
SORUŞTURMALAR
Okul müdürlerimize rastgele, olur olmaz ihbarlar ve şikâyetler sonunda soruşturma açmak doğru değildir. Okul yönetimini beğenmeyen veya kendince iyi eğitimci olduğunu düşünen herkesin yapmış olduğu ihbarlar sonucu soruşturma açılması yıpranmalarına ve performanslarının düşmesine sebep olmaktadır. Çünkü bir okula müfettişin gitmesi, okulla ilgili birçok dedikoduya veya yanlış anlaşılmalara sebep olmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde yaklaşık 70.000 tane kurum müdürümüz bulunmaktadır. İçlerinde birkaç tanesi yanlış yaptı diye tümü hakkında soruşturma açmak, çölde define aramaya benzer. Elbette ciddi ihbar varsa soruşturma açılabilir.
Mesela sene başında Bakanlık tarafından yardımcı dersler kitapları alımı yasaklandığı halde genelde bütün okullarda yardımcı ders kitabı aldırılmaktadır. Bunu herkes bilmekte ancak şikâyet olursa müfettiş gönderilerek okul müdürüne ceza verilerek konu geçiştirilmektedir. Bu konuda daha adil davranılması gerektiğini düşünüyorum.
OKULLARDA ŞEFFAF BÜTÇE
Bilhassa parasal konularda okul müdürlerini itham etmek doğru değildir. Özellikle büyük şehirler de okulun güvenlik ve temizlik düzenini sağlamak gerekiyor. Liselerde zorunlu eğitim nedeniyle okula gelmek istemeyen delikanlılık çağındaki pek çok genç ortada, nerede, ne zaman, ne yapacağı belli olmayan kontrolsüz bir bomba gibi dolaşmaktadır. Bu vasıftaki genç kitlenin idare edilip yönetilmesi için, öğrencilerin enerjilerini boşaltacak sosyal, sportif ve sanatsal faaliyetler önem taşımaktadır. Bütün bunları yapmak için okulun bir bütçesinin olması gerekmektedir. Ancak belirli bir geliri olmayan bütçeyle okul yönetmek, faaliyet yapmak mümkün değildir.
Bakanlığımız tarafından bu yıl başlatılan uygulamaya göre ilkokul, anaokulu ve ortaokula okul bazlı bütçe sistemine geçilmiş olup okullarımıza öğrenci sayıları ile orantılı olarak kırtasiye ve temizlik ödenekleri gönderilmektedir. Bu ödenek tüm okullarımızı kapsayacak şekilde ve ödenek miktarı artırılarak yaygınlaştırılmalı. Mesela sene başında Bakanlık, öğrenci sayısı kadar her okula (örneğin 1000 TL) ödenek ayırsa bin öğrencinin olduğu kurumun bir milyon liralık bütçesi var demektir
Ya da okula kayıt olurken, her öğrenciden bir miktar katkı payı alınarak okulun geliri net olarak belirlenmiş olur. Ödeme zorluğu içinde olan ailelerin katkı payları ise Sosyal Yardımlaşma Vakfı tarafından karşılanabilir. Yani şeffaf bütçe oluşturabilir. Böylelikle bütçe belli olduğu için giderin hesabını sormak da kolay olacağı için müdürlerimiz de zan ve töhmetten kurtarılmış olur. Bu uygulamaları yapmadığımız takdirde okul aile birliğine resmi makbuzlarla yapılan yardımların engellenmemesi gerekir diye düşünüyorum.
KURUM MÜDÜRLERİNİN BRANŞTAN SEÇİLMESİ
Kurum iklim ve kültürü açısından yönetilecek kurumun, branşında alan eğitimi almış olanların yönetici olmalarında büyük faydalar vardır. Mesela meslek lisesi aynı zamanda bir fabrika ya da işletme gibidir. Birçok okul yöneticisi maddi konuları yönetemediğinden soruşturma geçirmektedir. Bu kurumlara görevlendirilecek müdürlerimize önceden kurslar verilmeli veya saymanlardan destek alınmalıdır. Meslek liseleri en çok atölye ve meslek dersleri öğretmen potansiyeline sahip okullardır. Bu nedenle mesleki teknik Anadolu liselerine atölye ve meslek dersleri öğretmenlerinden atama yapılması daha randımanlı yönetimi de beraberinde getirecektir. Alandan gelmeyen okul müdürleri meslek öğretmenlerini yönetmekte zorlanarak problem yaşamaktadırlar.
Aynı şekilde imam hatip lisesi müdürleri de imam hatip kökenli, ilahiyat meslek dersleri öğretmenlerinden, yönetim kabiliyeti olan imam hatip ruhu ile özdeşleşmiş eğitimcilerden seçilirse, dişlilerin parçası yerli yerine oturmuş olur. Son yıllarda imam hatip liselerine akademisyen yönetici atanması pek de beklenen sonuçları vermemiştir.
ÖZLÜK HAKLARI
Bütün bu zorluklara rağmen okul müdürlükleri özlük hakları açısından çok cazip sayılmaz. Meslek liseleri dışındaki diğer okullarda öğretmenin aldığı ücretle okulun bütün sorumluluğunu yüklenen müdür arasında fark yok denecek kadar az. Hatta bazı öğretmenlerden daha az ücret alan okul müdürlerimiz de olabilmektedir. Dolayısıyla bir süre okul müdürlüğü yapan bazı arkadaşların çektikleri bunca sıkıntı ve risklere rağmen özlük haklarında bir fark olmayınca idarecilik görevlerinden ayrıldıklarını görülmektedir. Bu nedenle okul müdürlerine ayrıca bir idari tazminat ödenmesi gerekir diye düşünüyorum.
MÜDÜRLERİN VE ÖĞRETMENLERİN BİRBİRİNDEN BEKLENTİLERİ
Müdürlerimiz, öğretmenlerden en ufak ders programları değişikliğinde bile araya sendika veya diğer baskı unsurlarını devreye sokmamalarını isterken, öğretmenlerimiz de müdürlerimizden, okul iklimini oluşturmak ve okulun fiziki kapasitesini daha verimli kullanmak sosyal sportif ve sanat faaliyetlerini beraber planlayarak kendileriyle de istişare edilmesini istemektedirler.
Bazı müdürlerimiz maalesef kendi makam odalarından pek çıkmayarak, öğretmenlerle diyaloğa geçmemektedir. Bu müdürün özgüven eksikliğini gösterir. Müdürlerin öğretmenler odasını ziyaret edip öğretmenler odası iklimini teneffüs etmeleri gerekmektedir.
Öğretmenlerimiz, okullarımızda outdor eğitimleri dediğimiz gezi, tiyatro, sinema gibi okul dışı etkinlikler düzenlenip bu etkinliklere okul müdürünün de katılarak sahiplenmesini, kendilerini desteklemesini, öğretmenler arasında, başarı belgesi gibi ödüllendirmelerde adaletli davranılmasını ve cimri davranılmamasını istemektedirler.
Bu duygu ve düşüncelerle bütün öğretmen ve yönetici arkadaşlara başarılar diliyorum.
09 Eylül 2022
Kaynaklar: 1. İyi ki Varsın Öğretmenim¸ Aziz Erdoğan
2. Okul odaklı Eğitim Kitabı
Değerli Müdürüm yazılarınızda bir müdür olarak çok faydalanıyorum. Emeklerinize sağlık
Kıymetli Hocam ; Marif camiasının istifade edeceği güzel yazılarınızdan dolayı tebrik ediyorum.
Değerli Müdürüm Okul mudurlerimizin yaşadığı sorunlari çok guzel dile getirmişsiniz. Ogretmenlik meslek kanununda okul müdürlüğü ile ilgili bir çalışma yapilmamis. Okul müdürlerine genel idari hizmetler kadrosu verilse iyi olurdu diye düşünüyorum saygilarimla.
Müdürüm güzel yazmışsınız. Rotasyon olmalı hatta öğretmenler de il içinde okul değiştirmelidir. Aynı okulda Mesleki körlükle kurumsal yapıya zarar veriryor. Yönetici sınavla olmalı ve Mülakat olmamalıdır. Mülakat torpil demektir, şikayetçi olduğunuz stk veya siyaset devreye girmektedir. En kötü kural kuralsızlıktan iyidir. Efendim iletişimi zayıf dolayısıyla mülakat şart demek yanlış, iletişimi zayıfsa sınıfta olması daha sakıncalı öğrenviyle nasış ilwtişim kurup nasıl ders anlatacak vs.
Akıcı keyifli ve istifadeli bir yazı idi
Teşekkür ederiz hocam yüreğinize sağlık
Elinize yüreğinize sağlık Mustafa Hocam, yine eğitimin önemli bir konusunu kaleme almışsınız. Maalesef son yıllarda benim de şahit olduğum, bazı müdürlerin kendilerini bir şirketin ceosu gibi görüp, öğretmenlere de işçi muamelesi yapması eğitimi olumsuz yönde etkiliyor.
Elinize sağlık müdürüm, bir vesile ile makalelerinizi okuma fırsatı oldu, oluyor. Yaralarımıza dokunmuşsunuz, inşallah bir gün bunlar düzelir. Getirdiğimiz çözüm önerileri hepimizinistediği ama bir türlü hayata geçirilemeyen eksiklikler. Selamlar