Merhum ve mağfur Ebu’l Hasan en Nedevi eğitimi eskiyen bir elbiseye benzetir; bir yanını yamasanız öbür tarafı sökülür. Sürekli eskir ve yama yapılması lüzumu doğar. Literatür takibi bu yama sürecini anlatır. Gerçekten de bütün bilim dallarında ve sektörlerde gelişmeler literatür takibini gerektirir. Eski fıkıh kitaplarımızda ‘kitabu edebi’l kadi’ bahsinde yargıçtan gerekirse literatür takibi yapması istenir ve eski bilgelerini tazelemesi için aktif görevine ara vermesi tavsiye edilir. Tarlanın nadasa bırakılması gibi bir yıl literatür takibi bir yıl da yargıçlık ve icraat yapması gerektiği telkin edilir. Eskiyen bilgilerimizi tazelememiz bir zarurettir. Yoksa yarım bilgiyle yarım hocalar yetişir. Teknoloji, tıp ve eğitim alanında müfredat çok dikkatli takip edilmeli ve gelişmeler sektöre anında yansıtılmalıdır.
Bu ihtiyacı hissettiğinden dolayı Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin bu anlama gelen bir değerlendirmede bulunmuştur. Türkiye gazetesinde yer alan haberde (13 Nisan 2025/Mahmut Ozay’ın haberi) şöyle demektedir:” Dünyadaki değişime adapte olmak için müfredatın sık değiştirilmesi gerekmektedir. Öğretmenlerin yeni gelişmeleri takip etmeleri ve branşlarına yansıtmaları için imkanları zorlamak yerinde olur …” Bu ifadeler literatür takibi ihtiyacına tercüman olmaktadır.
Bazıları üniversiteden mezun olduktan sonra kitabı defteri kapatmakta ve kapağını bir daha açmamaktadır. Kitaba deftere veda etmektedir. Bu da bilgi ile eğitmenler arasındaki mesafeyi açıyor. Halbuki dünyada son dönemlerde şöyle bir trend/eğilim gelişti. Meslek veya hizmet içi eğitim. Çocukların gerisinde kalan ya da literatür takibi yapamayan kimseler talebelerin gerisinde kalmaya mahkumdur. Bilgi açığını ve kaçağını kapatamaz. Bu tür öğretmenler çocukların maskarası olurlar ve branşlarında başarısız kalırlar. Bunun sonucu nesiller arasında uçurum derinleşir. Acem ülkelerinde yeteri kadar konuşma ve yazma babında Arapça öğretilememesinin nedeni öğretim metodunun eski, banal, ağdalı oluşu ve talebeyi cezbedememesidir. Bu takdirde eğitim öğretim İnandırıcılığını kaybedecektir.
Bu yönde Hazreti Ali’den menkul veciz bir ifade var: Çocuklarınızı ait oldukları çağa göre yetiştirin. Bu sözün başka bir versiyonu da şudur: Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin. Buna İmam Rabbani telahuku efkar demektedir. Takiple birlikte birbirine eklenen eğitim literatürü. Böylece geçmişten geleceğe bilim halkaları birbirine bağlanmış ve kenetlenmiş olacaktır. Arada boşluk kalmayacaktır. Bu ancak literatür takibi ile mümkün olabilir. Lakin maalesef bu telkinler bizde karşılık bulmamıştır.
Dil öğreniminden din öğrenimine kadar her alanda öğretim kendini tekrarlamış ve mesela gramer esas, dil ise türev haline gelmiştir. Bu dilin gelişmesine sekte vurmuştur. Gramatik yanlışlardan kaçınalım derken dil eğitimi kadük kalmıştır. Gramer dilin içinde yedirilmemiştir. Oysa zeytinyağı gibi suyun yüzeyinde kalmıştır.
Bununla ilgili olarak Mevlana bir hikaye paylaşır. Bir gramer üstadı bir gemide seyahat etmekte ve yol almaktadır. Donanımlı gramer bilgisiyle son derece mağrurdur. Gemi personeline ve tayfalara hava atmaktadır. Gramer bilmeyenlerin hayatlarının yarısının boşa gideceğini söylemektedir. Seyri sefer esnasında bir fırtına kopar ve dalgalar kabarır. Bunun üzerine kaptan gramerciye döner ve şöyle hitap eder:
Yüzme biliyor musunuz?
Mustafa Özcan