Işıklı sokaklar. Hediye stantları… Süslenmiş çamlar, renkli çantalar. Koşturmalı telaşlar… Yeni yıl gelmiş meğer. Meğer eskisi gitmiş, bir koca yıl bitmiş mi, bitmiş.
Hadi şimdi yeni bir hesapla eski yılı resm edelim. Alalım hafıza kalemimizi elimize bakalım ne olup ne bitmiş bizde, dökelim önümüze.
Geçen yılın coğrafyasına bakalım önce. Kaç yokuş çıkmışız, kaç iniş yaşamışız. Kaç ayaz yemişiz, kaç güneşte ısınmışız? Hangi rüzgârların önüne düşüp nasıl yağmurlarda ıslanmışız? Karlar ne oranda yağmış saçlarımıza, deli boran fırtınalarda hangi limanlar sığınak olmuş bize? Hangi dağlar önümüze dikilmiş? Hangi tepeler yol olmuş önümüze…
Yol durumu nasılmış acaba yıl boyunca? En çok havadan mı uçmuş, karadan mı gitmişiz? Gemiyi hangi limanda yakalayıp hangi istasyonda hızlı olsun olmasın tren beklemişiz? Hangi dönemeçte durup soluklanmışız? Hangi yokuşun başında durup aşağıya bakmışız terimiz soğurken? Ve bu bakışta neler neler düşünmüşüz? Kentsel dönüşümleri en çok hangi sokaklardan geçerken fark etmişiz? İçimizde kaç avm kurulmuş biz fark etmeden? Kaç yeni dükkan gelip oturmuş köşelerimize? Kaç beşere rastlamışız, kaç insan tanımışız? Kaçı gelmiş hayatımıza misafir, kaçını uğurlamışız yorgun argın ağırladıktan sonra?
Kaç kitap devirmişiz, kaç kâğıt eskitmişiz? Kaç cümleyi silmişiz bu yaşa kadar yazmak için uğraşırken? Kaç soru işareti koymuşuz hala anlayamadıklarımıza? Kaç ünlemle bitmiş bazı kelimeler? Yazdıklarımız ne oranda duman tüttürmüş ne ölçüde yangın çıkarmış söylediklerimiz? Kaç beyit dökülmüş klavyeden ve kaçı berceste olmuş bizim için?
Hangi anlamlar yarım kalmış, hangileri ikiye üçe katlanmış? Bir önceki yıldan devreden bakiyelerimiz ne durumda? Hangi vergiyi kime ödemişiz taksit taksit? Hangi dost gönül bankasından bize kredi vermiş? Hangi arkadaştan aldığımız duygu promosyonlarıyla açıklarımızı kapatmışız? Yatırımlar en çok hangi değerde birikmiş?
Kaç gönül yapmışız, kaçını yıkmışız? Hangi gönüllerin gözüne girmiş, hangi kalplerin gözünden düşüp kırılıvermişiz? Kim kahve pişirmiş bize yorgunluğumuzu alsın diye? Kim mevlitte limonlu açık çay istemiş ısrarla? Kim müteahhitlik yapmış da buradan bu çıkmaz demiş sonra… Kaç teknisyen gevşeyen vidaları yerine oturtmuş “tamam sağlamsın” demiş bize? Kaç kişi arkamızdan su dökmüş, kaç kişi karşılamak için beklerken el sallamış?
Kim, hangi, kaç, nere soru kelimeleri bize bir resim çıkardı mı şimdi? Çıkardı. Çıkan resim nasıl peki? Rengarenk, renkahenk… Görülüyor ki ömür sayfası yalnızca bizim çizgilerimizle dolmamış. Geçen yıl da tıpkı bir öncekisi gibi iradi gayriiradi ögelerle dolmuş taşmış. Sayfalaya bakarken çizgilerin altındaki “değerleri”, “ederleri”, “giderleri” de hesaba katmalı değil miyiz? Sayfanın yüzde kaçını “iyilik ve güzellik” için ayırmışız ona bakmalı değil miyiz? Bakıp da düşünmeli, ölçmeli, tartmalı, anlamalı, anlamlandırmalı değil miyiz? Defterin kaç boş sayfası var bilmiyoruz. Bu nedenle önceki sayfaları -karalama bile olsalar- tecrübe olarak değerlendirmeli güzelce akıl ve gönül hanemize kaydetmeliyiz. Bir yandan da gidene değil gelene, olana değil olacağa, eskiye değil yeniye, düne değil bu güne odaklanmalıyız. İyilik satırlarımızı çoğaltıp diğerlerine daha az yer vermeliyiz. Satıhı değil sadırı genişletmeli, satırı değil sayfayı değerlendirmeliyiz.
Kısaca yılın yenisi gelmiş. Öyleyse “değerlenmeli” ve “değerlendirmeli”yiz.