1965 Yozgat doğumlu. İlkokulu Yiğitler köyünde okudu. Ortaokul ve liseyi 1982 yılında Kayseri Mimar Sinan Öğretmen Lisesinde tamamladı. 1985 yılında Denizli Eğitim Yüksekokulunu, 1998 yılında da H.Ü. Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünü bitirdi.
Eser Yayın:
Yozgat ve Orta Anadolu Bölge Ağzında Yaşayan Kelimeler, Deyimler ve Atasözleri, Maarifimiz ve Geleceğimiz, Türkiye'de Şehirli Dindarlık, Maarifin Seyir Günlüğü ve Yaşadıkça Ankara adlı eserlerini yayınladı.
Yazıları, Şehir ve Kültür, Vuslat, Denizli Hizmet, Polatlı Postası, Arkadaş Çocuk (Batı Trakya) Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim (MEB)dergilerinde yayınlandı.
1996 yılından sonra TYB bünyesinde icra edilen millî kültür, millî tarih ve millî kimliğimize dair pek çok faaliyeti bir mektep formunda yirmi yıl kadar süre ile takip ve tedris etti.
Öğretmenlik, Maarifimiz ve Geleceğimiz başlıkları ile muhtelif kurum ve kuruluşlarda konferanslar verdi. TRT Türkiye’nin Sesi Radyosunda, Öncü Eğitimci Portreler programlarını hazırlayıp sundu.
Evli ve iki çocuk babasıdır.
Osmanlı’nın en zor zamanlarında bile saygı uyandıracak bir zafer ortaya koyabileceğini gösteren yegane zaferin adıdır Kut’tül Amare. Destansı bir mücadele ve strateji harbi verilen yer olmuştur bu harb. İngilizlerin tarihlerindeki en ağır yenilgilerini aldıkları ve yenilmezlik unvanlarına Osmanlı eliyle son verildiği bir muharebe olmuştur Kut’tül Amare.
Bu zaferin komutanı Halil Paşa’nın deyimi ile ‘Osmanlı sebatının, İngiliz inadını kırdığı’ zaferin adıdır Kut’tül Amare…
Bir destandır…Bir varoluş destanıdır…Osmanlı’nın tarih sahnesinden çekilirken bile büyük olduğunu gösteren son zaferidir…Adeta kuğunun son şarkısıdır…Kendilerinden erzak, cephane, silah ve mühimmat olarak kat kat üstün olan İngilizler’e karşı Irak çöllerinde, isimsiz kahramanların, Mehmetçikler’in kazandığı zaferin, yazdığı destanın adıdır Kût’ül Amare….
Ümmetin siperlerde omuz omuza, birlik halinde, tek yürek halinde savaşarak kazandığı en son zaferdir Kût’ül Amare…Bu sene yüz üçüncü yılında, milletimizin tekrar diriliş muştularını eşliğinde kutlanıyor Kut’ül Amare Zaferi…Ümmetin birlikte son zaferi demiştik…Kut’ül Amare Zaferi bölge halkından, özellikle Arapların ve Kürtlerin savaşa dahil olmasıyla kazanıldı. Süleyman Askeri Bey bu savaşın başlarında bölge halkında oluşturduğu 10 bine yakın kişilik bir kuvvetle İngilizler’e karşı ilk savunmayı başlattı…
Bu yerel savunma güçleri arasında yer alan etkili isimlerden biri de Şeyh Uceymi Sadun idi…Şeyh Uceymi Sadun, Şeyhler Şeyhi Sıfatını taşıyan bir Arap şeyhi idi… Türklere ihanet etmesi, yani ‘Osmanlı’yı satması’ karşılığında, kendisine ‘Irak Krallığı’ teklif edildi. Şeyh Uceymi Sadun bu teklifi hiç düşünmeden reddetti. Böylelikle de Kut Zaferi’ni kazanan kahramanların arasında yer alma şerefine nail oldu…Yetmedi Milli Mücadele’de için Anadolu’da düşmanlara karşı, bu ülkenin evlatlarının safında savaştı. Mustafa Kemal’in önerisi ile Meclis Şeyh Uceymi Sadun’a hizmetlerinin karşılığı olarak Urfa’da 14 köy hediye etti; O yalnızca bir köyü kabul etti. Bir hükümet kararı ile ilk defa bu zafer ülke çapında ilk defa 100. yılında(2015) resmi olarak kutlanmaya başlandı… Bu sene bu muhteşem ecdat zaferinin yüz onuncu yılı.
Şimdi işte bütün bir milletin adeta küllerinden doğuşunu gösteren bir birlik ve dirilişin işaretlerini görüyoruz…Unutturulmaya çalışılan bu zafer, milletin sahipliğinde 100. yılında tekrar resmi olarak kutlanmaya başlanırken, bu zaferi milletimize armağan eden kahramanlara şükran ve dualarımızı yolluyoruz… Kut Bayramı, milletimize kutlu olsun… Kût’ül Amare zaferi ile ilgili olarak yüzüncü yılında yazdığım üçüncü sene i devriye yazısı. Elbet bu yazılarla değil ama bu zafer bu sene yani 110. yıl da millete ve ülkeye mal oldu…
Bundan da büyük bahtiyarlık duyuyoruz…
Bu zaferi millete armağan eden şüheda ve ezcümle bütün geçmişlere, komutan asker bütün Kût’ül Amare kahramanlarına Cenabı Mevla’dan rahmetler diliyorum… Ruhları şad olsun…Allah, şehit, gazi bu zaferin isimli isimsiz bütün kahramanlarının cennetteki derecelerini ali eylesin…
Yazımızı Halil Paşa’nın zafer beyannamesi ile bitirelim: ”Arslanlar!“ Bugün Türklere şerefü şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın müşemmes semasında şühedamızın ruhları şadü handan pervaz ederken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse Kut’u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve 10 bin erini şehit vermiştir. Fakat buna karşılık bugün Kut’ta 13 general, 481 subay ve 13 bin 300 er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30 bin zayiat vererek geri dönmüşlerdir. Şu iki farka bakılınca, cihanı hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark görülür. Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır. İşte Osmanlı sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale’de, ikinci zaferi burada görüyoruz.”