- Kişinin yarısı dili, yarısı da kalbidir. Geride kalan ise kan ve ettir.
- Sükût etmek konuşmasını bilmeyenin ayıbını gizler, konuşma da kişinin akıl sahifesine delalet eder.
- (Cahillerin) konuşmalarında bir sebep ve öngörü olmaz.
- Peygamberimiz şöyle buyurdu: Akıllı kimsenin dili kalbinin gerisindedir. Konuşmak istediği zaman önce kalbine müracaat eder. Şayet konuşması kendi lehine ise konuşur; yok aleyhine ise susar. Cahilin kalbi ise dilinin gerisindedir. Bu nedenle diline dolanan her şeyi söyler.
- Konuşmanın bir çekiciliği olmalıdır. Yani konuşma ya bir faydayı hâsıl etmeli ya da bir zararı def etmelidir.
- Kelamını amelinden saymayan kişinin hatası çok olur.
- Kişinin aklı dilinin altında gizlidir.
- Cahillere karşı susup onları dinlemen Hilmi’ni; âlimlere karşı susup onları dinlemen de İlmini artırır.
- Eğer sonra söylenmesi gereken bir söz önce söylenirse bu acelecilik ve ahmaklık olmuş olur. Önce söylenmesi gereken sözler sonra söylenirse bu da gevşeklik ve acizlik olur.
- Peygamberimiz şöyle buyurdu: Allah lafı uzatıp konuşanları sevmez. Bu nedenle Allah sözü kısa tutup da ihtiyaç kadar sözle yetinen kişiye merhamet etsin.
- Sözü çok olanın günahları da çok olur.
- Kişinin ölümü iki dudağı arasındadır.
- Evladım, az konuşursan doğruyu daha çoğaltırsın.
- Uzun konuşmak, doğru olsa bile dinleyicileri bıktırır, zihni yorar. Uzun konuşma çoğu zaman kişinin kendini beğenmesinden ileri gelir. Kişi böyle olmasaydı konuşmasını kısa keserdi. Kendi konuşmasını beğenen kişi uzatır: uzattıkça da hataları ve sürçmeleri çoğalır.
- Peygamberimiz şöyle buyurdu: Bana en sevimsiz geleniniz lafı allayıp pullayan, çok konuşan ve gevezelik edeninizdir.
- Dil, insanın vitrinidir.
- Dil, insanın veziridir.
- Kişinin sözleri onun aklını, fiilleri de asaletini gösterir.
- Eğer bir kişi bir şeyi teşvik etmek için konuşuyorsa yumuşak ve nazikçe konuşmalı; korkutmak için konuşuyorsa sert ve ciddi konuşmalıdır.
- Konuşmanın adaplarından biride ayak takımı olan ve seviyesi düşük insanların misallerini değil, ediplerin ve âlimlerin misallerini örnek getirmek gerekir. Zira her sınıfın kendi seviye ve tarzlarına göre misalleri vardır. Ayak takımı insanların misalleri de düşük olur.
- Misal vermenin konuşmalarda mutena bir yeri, kalplere tesir etmede de önemli bir etkisi vardır. Misalsiz konuşmaların bu dereceye ulaşması ve kalplere tesirde bulunması neredeyse mümkün değildir. Çünkü manalar misallerle anlaşılır, deliller onlarla vuzuha kavuşur, kalplere olan tesir misallerle mümkün olur, akıl misallerle konuşmayı onaylar. Bu nedenle Allah (cc) Kitab’ında misaller getirmiş, bu misalleri elçilerinin delili kılmış, hüccetini kullarına misallerle beyan etmiştir. Çünkü misaller akla uygun, kalplerde de makbuldür.
(Bu yazı, İmam Maverdi’nin “Edebü’d-Dünya Ve’d-Din / İslam’da Dünya ve Din Edebi” eserinin çeşitli sayfalarındaki altı çizilen yerlerden müteşekkildir.)