eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Az Bulutlu
13°C
Ankara
13°C
Az Bulutlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
11°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
10°C
Cuma Hafif Yağmurlu
9°C
Cumartesi Çok Bulutlu
9°C

Melek KARADENİZ

Tarih Öğretmeni. İdarecilik yapıyor. Stk faaliyetlerine destek veriyor. Muhtelif gazete ve dergilerde yazı çalışmalarına devam ediyor.

    İçinizdeki çocuğu uyandırın!

    • MELEK KARADENİZ
    • “Ayyy!… Hayatımda ilk defa bir yamaca tırmanıyorum’’ dedi öğrenci!
    • Gözlerinin siyah gözbebeğine kadar şaşırdı Öğretmen. 15 yaşında bir genç ve ilk defa doğada yürüyüşte…
    • Ya düşersem? Dedi öğrenci…
    • Düşmezsin, adımlarını yere sağlam bas… Dedi Öğretmen
    • Nasıl ineceğim bu dik yerden? Dedi öğrenci.
    • Ben inmene yardımcı olurum dedi Öğretmen.

    Amasya Aynalı Mağara gezisi… 6 Mart 2021 Cumartesi. Geleceğe not düşülsün bu günden diye yazıyorum tarihi…

    Olur ya Dünya yıl 2021’leri görürse eğer, o dönemin gençleri bu satırları okurken, 100 yıl önce Amasya’daki “Bir Öğretmen,  öğrencilerini tarih ve doğa gezisine götürmüş’’ desin. Ve ben 100 yıl önce yazılmış satırları okurken nasıl bir garip hissediyor ve zaman ötesinden o insanların sesini kulağımda duyuyorsam o da bir garip hissetsin kendisini… Yüz yıl sonrasının genci duy sesimizi…

    Emniyet Müdürlüğünün sağ tarafındaki araba yolundan Aynalı Mağara’ya kadar yürüyoruz. Sırtımızda sırt çantalarımız, içinde atıştırmalık abur cubur yiyecekler ve en önemli hazinelerimiz; kitap ve seccadelerimiz…

    • Yorulmaya başladım diyor öğrenci, oflayarak…
    • Ben yorulmadan yorulmak yok diyor Öğretmen. İçinizde yaşı en büyük olan benim. Âmâ yaşlı değilim, tecrübeli delikanlıyım Ömer Tuğrul İnançer gibi…
    • Yüzüne de sevimli bir tebessüm ekliyor, artan yüz çizgilerine önem vermeden…

    Aynalı Mağaranın kenarları demir çevrilip kilit takılmış. Yüzey bir zamanlar ayna gibi parlarmış lakin bize sönük geldi. Bir restorasyon hatasıyla zımparalanmış olabilir mi? Samsun Buğday pazarı camii, Payas Sarı Selim camii gibi…

    Tabelayı okuyoruz:

    ’Amasya ili Ziyaret Beldesi yolu üzerinde bulunan Aynalı Mağara bir kaya mezarıdır.   M.Ö 2.yy’da Helenistik çağda Amasya’da yaşamış Mitra rahibi TES’in anıtsal mezarıdır. Mağara alınlığında “Büyük Rahip Tes” yazmaktadır. Mezar odası dikdörtgen biçiminde olup, girişin sağ tarafında mezar nişi ve çukuru (teknesi) bulunmaktadır. Dikdörtgen şeklindeki mezar odasının yüzeyi ayrıca 11. yy.’da Bizanslılar tarafından keşişhane olarak kullanıldığı ve bu kullanımda yapıldığı tahmin edilen renkli duvar resimleri bulunmaktadır. Mağara içerisinde biri dikdörtgen, diğer ise kare biçiminde olan iki adet oda bulunmaktadır.

     Amasya’da gezilecek yerlerden biri olan Aynalı Mağara, Amasya Vadisi’nin en önemli ve en ünlü mağarasıdır. Amasya Vadisi’nin en önemli mağarası olan Aynalı Mağara, oldukça büyük boyutlarda blok bir kaya parçasının oyulması sonucunda oluşturulmuştur.

    Mağaranın yüksekliği, 10-15 metre kadardır. Aynalı Mağara‘nın dış cephesinden bakıldığında, oldukça usta bir taş işçiliği göze çarpmaktadır. Tamamı parlatılan mağaranın adı, Güneş ışınları vurduğu zaman mağaranın cephesinin ayna gibi parlamasından gelmektedir. Mağaranın mezar odası olarak değil, yerleşim ve ibadet yeri olarak hazırlandığı düşünülmektedir. Mağaranın içinin oldukça geniş olması, mağara duvarlarında yer alan renkli resimler ve mağaranın alınlığına yazılan ”Büyük Rahip Tes” yazısı bu teoriyi güçlendirmektedir.

    Aynalı Mağara’nın giriş kapısının yüksekliği 4-5 metre kadardır.  Kare şeklindeki odada 11.yüzyılda Bizanslılar tarafından yapıldığı tahmin edilen renkli duvar resimleri bulunmaktadır. Tonoz kısmında altı tanesi solda, altı tanesi ise sağda olmak üzere on iki havari tasviri bulunmaktadır. Kuzey ve güney tarafından yer alan duvarlarda ise bir takım kadın ve erkek figürleri vardır. Mağaranın doğu duvarında Hz.İsa, Hz.Meryem ve Lohannes’in bulunduğu Deizziz kompozisyonu bulunmaktadır. Bir rivayete göre Hz.İsa’nın on iki havarisinden birinin Hristiyanlığı bu mağarada yaydığına inanılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, Aynalı Mağara’nın Hristiyanlar açısından ayrı bir önemi bulunmaktadır.’’

    Fotoları çekinip, pozları verdikten sonra yürümeye devam…

    Kiraz çiçekleri gelin gibi açmış, kokularını salmakta; Erik çiçekleri kendisine eşlik etmekte… Mis gibi toprak kokusu, ağaç kokusu ile kucaklaşmakta… Yürüyoruz…

    Ziyaret camiini ve Toki evlerini geçip arka tarafta bir tepeciğe tırmanıyoruz; Tüm heyecanımız, endişelerimiz, korkularımızı tekrarlayarak ve zirveye varınca zafer kazanmış kumandan edasıyla…

    Çimenlere oturuyoruz…

    Üzerini silkeliyor öğrenci, tozlanan pantolonunu, hırkasını…

    Öğretmen yerden bir avuç toprak alıyor, öğrencinin dizlerine serpiyor:

    • Buraya kirlenmeye geldik çocuklar… Akşam kıyafetler makinede temizlenir… Doğanın tadını çıkartın, tozu toprağı dert etmeyin…
    • Susuyor öğrenci ve herkes dizlerine toprak döküyor…

    Ezan okunuyor, dağların arasından göklere doğru uzanan Allah Ekberrrrr …

    Sonra namaz, seccadeler seriliyor…

    • Ama diyor Öğretmen, alnımız ve burnumuz çimenlere, toprağa değsin. Kokusunu hissederek dağların, ağaçların, otların, uçan kuşların, yürüyen karıncaların eşliğinde Elhamdülillahi Rabbil Alemin…

    Kağıtlarına dilek yazıyorlar ve poşete sarıp toprağa gömüyorlar. Belki de umutlarını, belki de muzipliklerini yazıyorlar kim bilir….

    Kitapları açıp, esmeye başlayan rüzgara inat, okumaya başlıyorlar…

    Rüzgâr serin serin esmekte inat etse de onlar hocaları ‘’kalkalım’’ demeden kıpırdamıyorlar.

    Yanımızdaki küçük çam fidanını figüran yapıp kitapları dizip foto çekiyorlar… Gülücükler doğaya karışıyor…

    Yukarıda göklerde büyük bir kuş süzülüyor, daireler çiziyor…

    • Martı mı? Diyor Öğrenci?
    • Doğan diyor Öğretmen.

    Az sonra, uzakta dağların arasında acı acı bir hayvan çığlığı duyuluyor ve Doğan kuşunun zafer narası… Kimse fark etmiyor olanı, Sadece Öğretmen…Uzağa dalıyor gözleri sesin geldiği yere…Bir canlının son çırpınışının olduğu yere…

    • Çok yoruldum diyor öğrenci, hayret ediyor Öğretmen bu genç yaşın erken yorgunluğuna…

    Ve… Dönüş yolu…

    • Aaaaaaa Sincap…
    • Evet sincap…
    • Ne kadar tatlı, çokkk şeker…
    • Orda çalıların arkasında…

    Sincap yoluna onlar kendi yoluna yürüyorlar…

    Arkada yürüyen çocukların konuşmasını duyuyor Öğretmen:

    • Bugün ne çok şey yaşadım, anı defterime yazacak pek çok olay yaşadım…

    Dalıyor Öğretmen… ses etmiyor… Yeni vefat eden Doğan Cüceloğlu’nun ‘’İçimizdeki Çocuk ‘’ kitabını anımsıyor…’’Kaç yaşında olursanız olun, içinizdeki çocuğu yaşatın ‘’ demişti üstat…

    Öğrencilerine bakıyor, gözleri buğulanıyor ama bunların yaşları bile çocuk… Çocukluklarını test kitapları, denemeler ve internet arasında yaşayamayan çocuklar…

    ‘”İÇİNİZDEKİ ÇOCUĞU UYANDIRIN!” diye bağırmak istiyor…

    “ÇOCUĞU YAŞATIN… LÜTFEN…’’

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.