Birkaç gündür evde hummalı bir faaliyet vardı. Arife Hanım, halayıklara, aşçılara, kapıda bekleyen ayvazlara sürekli yeni talimatlar veriyor; hiçbir şeyin eksik olmaması için evden bahçeye, mutfaktan sofaya koşturuyordu. Konak dip bucak temizlendi, merdiven tahtaları sabunlu sularla ovuldu, ikramlıklar, hocaya ve minik Aziz’in mektep arkadaşlarına hediyeler hazırlandı. Evin dört köşesinde tütsüler, buhurdanlıklar yakıldı. Gözbebeği ilk evladı Aziz yarın dört yaş, dört ay ve dört günlük oluyordu; mahalle mektebine başlayacaktı. Yapılacak “bed’i besmele/ amin alayı” töreni mükemmel olmalıydı. Aziz’in anne kucağından çıkıp hayata başlama merasimiydi bu. Az sonra lalası, Aziz’i hamama götürecek, dönüşte Eyüp Sultan’a uğrayıp dua edilecekti. Eve gelince kokular sıkılıp yeni kıyafetleri başucuna konulacak, sabah erkenden giydirilip saçları taranıp fesi başına takılıp hazırlanacaktı. Arife Hanım geçen hafta Bayezit’ten oğlunun mektepte okuyacağı “elif bâ” cüzünü satın alıp tezhiplettirmişti. Satırları takip etmesini sağlayacak gümüş hilal, Maraş işi cüz kesesi, cüzü üstüne koyacağı sedef kakmalı rahle ve oturacağı karanfil desenli kadife minder de bohçalara sarılı halde odanın köşesinde bekliyordu.
Pazartesi sabahı mektebin hocası, kalfası, müstahdem ve talebeler okuldan çıkıp toplu halde ilahiler eşliğinde yürüyerek konağın önüne geldiler. Konak ahalisinde heyecan doruktaydı.
“Yâ ilâhî başlayalım ismi bismillah ile
Bu duaya el açalım ismi bismillah ile – “âmin!”
Sen kabul eyle duamız besmele hürmetine
İlmini eyle müyesser yâ ilâhe’l-âlemîn” – “âmin”
Törendeki çocuklar ilahilerin her beyitinden sonra hocalarının işareti ile “âmin” diye bağırdılar. Hediyelerini ve harçlıklarını aldıktan sonra ayvazların bindirdiği faytonlarla mahalleyi dolaşmaya çıktılar.
***
Çocuklar ikişerli, üçerli, dörderli sıralar hâlinde yürüdüklerinden bir alay askere benziyorlardı. Bu yüzden “alay”, “amin” diye bağrıştıkları için bu alaya “amin alayı” ismi verilmiştir. Bu yürüyüş mahallede de bir bayram sevinci meydana getirirdi. Coşkuyla ilerleyen minikler kafilesi onları “maşallah” deyip dualarla, gülümseyerek seyreden halkın arasından ağır ağır ilerlerdi. Meşhur yazarımız -iyi de bir bestekârdır- Ahmet Rasim hatıralarında dizleri ağrıyan yaşlı kadınların bile “Hayırlı olacak çocukların âminlerinde melekler de bulunurmuş.” diyerek seyre çıktıklarından bahseder. Divan edebiyatının son büyük şairi, Galata Mevlevihanesi Şeyhi Şeyh Galip bu merasimi
“Birikti fevc fevc âmine çıktı tıflâni
Emân ü el-emândır her birinin ah u efgâni” diye tarif eder. Mehmet Akif de onlar için “Her biri çevresine sabah aydınlığı saçan, küçük adımlı yaman bir taburdur.” der.
Maddi imkanı iyi olan aileler amin alayını, ilahicileri ve hocaları evlerinde misafir edip ikramlarda bulunurdu. Hoca besmele çeker, talebe hocasını taklit ederdi. Ardından hoca “Allah’ım kolaylaştır zorlaştırma, işlerimi hayırla sonlandır” ayetini okur, talebe tekrar eder; hane halkı ve davetliler “âmin” derdi. Hoca duaya “Rabbi zidni ilmen, hayatan ve fahman” diye devam ederek çocuğun ilmini, hayatını ve anlayışını bereketlendirmesini yüce Allah’tan niyaz eder, öğrenci de aynı duayı okur ve herkes bir ağızdan “âmin” diyerek bu güzel duaya iştirak ederdi. Sonra minik talebe hocasının karşısında minderine oturur, cüzünü rahleye koyup ilk dersini alırdı. Hoca okurdu:
“Elif”
Talebe tekrar ederdi: “Elif”
Bu ilk ders ertesi gün mektepte devam etmek üzere sona erer, Fatihalar ve salâtü selamlar arasında talebe saygıyla yerinden kalkar, hocasının ve büyüklerinin elini öper, dualar ve hediyeler alırdı. Hocalar, ilahiciler ve âmin alayı da ihmal edilmez onlara da ikramda bulunulur ve hediyeler verilirdi.
Bu törenle ilime, öğrenmeye, okula, hocaya verilen değer ortaya çıkar, okula başlayan çocuk onurlandırılır, ilk defa evinden ayrılacak çocuğun hayatının bu yeni dönemine kolay alışması sağlanırdı. Eski Milli Eğitim Bakanlarımızdan Hasan Ali Yücel hatıralarında âmin alayı için şöyle yazar: “elif ba cüzüm yaldızlı ve pek sevimli bir kitaptı. Alındığı günden ona bağlanmıştım, evdeki hiç kimse içindeki şekillerin anlamının ne olduğunu söylemezdi bana, sonradan öğrendim ki ağzı hayırlı bir hocadan besmele demedikçe okumaya başlamak makbul olmazmış…”
Her hayrın başı olan besmeleyle, Allah’ın adıyla başlanan okul hayatı çok özel ve önemli olduğu için bu törenlere “bed’i besmele” de denir. Törenler pazartesi ya da perşembe eğer bu arada bir kandil günü varsa o gün tercih edilerek yapılırdı.
Çok önemli olan eğitim hayatının bütün evlatlarımız için başarılarla dolu geçmesini temenni ediyorum. İlmin ciddiyetine vakıf, severek öğrenen, vatanımıza faydalı “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesillerin yetişeceği bir eğitim- öğretim yılı diliyorum.
Teşekkürler.Sağ ol,var ol
Okuyup yorum yaptığınız için siz de sağ olun