eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Açık
17°C
Ankara
17°C
Açık
Pazartesi Açık
20°C
Salı Açık
22°C
Çarşamba Az Bulutlu
22°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
23°C

Türkçenin Rumeli’deki Sesi Leyla Şerif Emin’den bir yeni kitap: Türkçenin Rumeli Yakası

Balkanlarda Türkçenin sesi Leyla şerif eminden Yeni bir kitap: Türkçenin Rumeli Yakası 2023’de yayınlandı ve seneyi de ödülle kapattı.

Prof. Dr. Mehmet Samsakçı’nın kitaba dair yazısı:

TÜRKÇENİN İKİ YAKASI BİR ARADA…

Doğduğu, büyüdüğü, bütün ferdî ve millî hüviyetini teşkil eden şehir olan Üsküp’le ilgili yazı ve denemelerini 2021 yılında, Kaybolmazsan Bu Şehir Hâlâ Senin başlığıyla yayımlayan[1] Leyla Şerif Emin, şimdi de karşımıza Türkçenin Rumeli Yakası: Rumeli’de İnsan, Dil ve Edebiyat başlıklı bir kitapla çıkıyor.

1981’de, Balkan topraklarında asayiş ve düzenin son demlerinde dünyaya gelen, çocukluğu ve ilk gençliği, endişeli bekleyişlerin ve üzücü haberlerin çalkantıları arasında geçen (Bosna ve Kosova savaşlarını kastediyorum) Leyla Şerif Emin, bugün Balkan topraklarında Türkçe’ye sahip çıkan, Türkçe düşünen, Türkçe yaşayıp Türkçe yazan şahsiyetlerden birisidir. Yazar, hem şiirde hem nesirde önemli eserler kaleme almış, mensubu olduğu Köprü derneği ve bu dernek çatısı altında çıkarılan Köprü dergisinde de Türkçe’nin ve Türk kültürünün Balkanlarda hayatiyetini sürdürmesi için hakikaten fedakârca çalışmış, bu gayretini ve heyecanını etrafına da aşılamasını bilmiş bir dil ve kültür işçisidir.      

            2015-2016 akademik yılında 1 yıl süreyle Üsküp Yunus Emre Enstitüsü müdürü olarak çalıştığım demlerde tanıştığım, değerli eşi Köprü Derneği başkanı ve Matüsiteb (Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatlar Birliği) eski başkanı Hüsrev Emin’le birlikte çok değerli bir kültür, dil, edebiyat ve irfan ocağı yaktığına şahit olduğum Leyla Şerif Emin, bu millî ve mahallî değerleri sadece kendi şehrinde ve bölgesinde değil, Anavatan Türkiye’de de yaşatmanın, duyurmanın gayretindedir. Ve bu gayret çok büyük bir mânâ ifade etmektedir. Şöyle ki:

            Şunu ifade ve itiraf etmekten kaçınmayalım: Biz Türkiye Türkleri, Balkan’ı ve Balkanlıları hâlâ tanımıyor, bilmiyoruz. (Maalesef hâlâ Ürgüp’le Üsküp’ü, Prizren’le Priştine’yi karıştıran hatta bunları aynı şehirler zanneden vatandaşlarımız var) Oralarda vaktiyle olan, şu an olmakta olan, nihayet hakikî bir şuur ve idrakle önlem alınmazsa  – maazallah – olacak olanlarla ilgilenmiyoruz. Balkanlara dair ilgimiz ve sevgimiz çoğu zaman içi boş bir nostalji ve sempatiden ileriye gitmiyor, gidemiyor. Bilgisiz ilgi ise bir şey ifade etmiyor. Yahya Kemal bir mektubunda Nihad Sami Banarlı’ya şöyle der: “Sevmeyi biliyorsunuz, bilerek sevmek dersini veriyorsunuz.” Evet, samimiyet iyi bir şeydir ama samimiyet, ciddiyet ve ehliyetle bir arada olursa bir anlam ifade eder. Bu yüzden Türkiye Türklerinin Balkanlara dair doğru ve dikkatleri okumalar yapmaları, fırsat buldukça oralara gitmeleri ve asıl görmek lâzım gelenleri görmeleri ve gözlemlemeleri gerekmektedir. Velhâsıl Balkanı doğru tanımak, gerçek kaynaklarından görmek ve anlamak zorundayız. Leyla Şerif Emin’in elinizde tuttuğunuz kitabı bu gerçek, canlı ve samimî kaynaklardan birisi olarak Türkçe Balkan bibliyografyasındaki yerini almıştır. (Bu arada, kitaptaki yazıların pek çoğunun daha önce Gerçek Hayat’ta yayımlanmış olmasını hoş ve anlamlı bir tevafuktur.)    

            Kitabın muhtevası ve plânına dair bir şey söylemeyi gerekli ve anlamlı bulmuyorum. Bunu yazarı yapacaktır. Okuyucu da birkaç sayfa sonra görecek bunları. Yine de birkaç küçük noktaya temas etmek isterim:

            Leyla Şerif Emin, eserini üç ana bölümde kompoze etmiş. Zaten kitabın başlığı, bu üç alt başlığı fısıldıyor peşinen: İnsan, dil, edebiyat. Ki bu üç temel kavram, zaten bir kültürü, bir coğrafyayı, bir coğrafyanın hayat şeklini en iyi aksettiren ayna… Dil ise belki de bunların en mühimidir zira “insan”ı yapan, belirleyen, şekillendiren bir aygıttır dil. İnsan, birbiriyle uyumlu çalıştığında asıl ve anlamlı semeresini veren akıl ve dille insandır. Çünkü insan olmanın mazhariyeti ve mesuliyeti akıl ve dilin müşterek mesaisiyle ikrar ve idrak edilir.

Üsküp’ten, Üsküplülerden konuşurken Yahya Kemal’den uzak kalmak mümkün olmuyor. Aziz Şair’in “Türkçe’nin çekilmediği yerler vatandır” ifadesi biz Türkiye Türklerinin Balkanlara hatta sadece Balkanlara değil, bütün Türk dünyasına, eski ve yeni Türk yurtlarına bakışını belirlemesi gereken bir söylemdir. Zira bu ifade, bugün belki siyasi sınırlarımızın dışında kalan fakat hakikatte büyük ve şerefli bir “bütün”ün parçası olan toprakların âidiyetini vurgular.   

Türkçe hâlâ suyun iki tarafını kopmaz bağlarla bağlamakta; kelimeler ve kelimelerin arkasına gizlenmiş gelenekler, örfler, hayat biçimleri yani kısaca kültürümüz ve medeniyetimiz, Türkçe sayesinde tamlığını ve insicamını sürdürmektedir. Bugün bütün engellere, bütün güçlüklere rağmen Balkan topraklarında, özellikle Bulgaristan’da, Batı Trakya’da, Makedonya ve Kosova’da şair ve yazarların birer dil nöbetçisi, birer dil işçisi sıfatıyla yazmaları ve üretmeleri, dergiler çıkartmaları, sanal ortamlar kurmaları, radyo programları düzenlemeleri hatta televizyonlarda Türkçenin ve Türk kültürünün varlığını yaşatmaları çok büyük bir mânâ ifade etmektedir. Esasen Balkanlara gitmemiş, Balkanları görmemiş, bir Rumeli Türkü’nün varlık kavgasını dil üzerinde yapışını gözlemlememiş insanların bu gerçeği anlaması çok kolay değildir. “Türkçenin Rumeli Yakası” tabirinin sahibi olduğunu bildiğim Prizrenli şair Zeynel Beksaç, şiirlerinde Türkçe’yi zaman zaman bir hançer olarak (dil hançeri) zikreder. Bu mecazî ve imgesel söylemin arkasında Türkçe’nin bir varlık mücadelesinin en önemli silahı haline gelişi, getirilişi vardır. Dünden bugüne, Namık Kemal’in tabiriyle “ağaç kovuğunda bitmemiş”, bilâkis asırların örsünde dövülmüş, denene denene, sınana sınana tekevvün ve teşekkül eden dil’i kolayına silemez, unutturamazsınız. Dil bir iletişim aracı olmaktan çok daha fazlasını ifade eder bu topraklarda. Dil bir tutkaldır Balkanlarda ve Türk dünyasında…

İşte bugün de Leyla Şerif Emin’in bir kitabının daha çıkması ve özellikle Türkiye’de bu kitabın basılması, Türkiye Türkünün Balkanları biraz daha anlaması, biraz daha kavraması ve Türkiye’nin Balkanlar için ne demek olduğunu biraz daha idrak etmesi için çok önemli bir adımdır. Bir başka vesileyle söylediğim gibi: Merhum mimar Dr. Ekrem Hakkı Ayverdi, Türkiye’de dil tasfiyesi zamanlarında her gün Arapça ve Farsça kökenli olması yüzünden Türkçe’den atılan kelimelerin ardından şöyle söylermiş: “Türkçe’den her gün bir kelime atıldığında bir çocuğumu kaybetmiş kadar üzülüyorum.” Biz de bugün bir Balkanlı Türk şairin yeni bir şiirini okuduğumuzda veya yeni bir kitabını elimize aldığımızda bir çocuğumuz olmuş gibi seviniyor; dilimiz, edebiyatımız ve medeniyetimiz namına iftihar ve şükrediyoruz.

Leyla Şerif Emin’i bu yeni eseri dolayısıyla tebrik ediyor, başarılarının ve ümit verici çalışmalarının devamını diliyorum.

Prof. Dr. Mehmet Samsakçı


[1] Başlıktaki bu “Kaybolmazsan” ifadesi elbette Yahya Kemal’in meşhur “Kaybolan Şehir” başlıklı şiirine bir selâmdır. Yahya Kemal’in, “Biz sende değilsek bile sen bizdesin gene” mısraıyla bitirdiği bu şiir, biz Türkiye Türkleri için nasıl bir daüssıla ve nostalji ifade ediyorsa da, Balkan Türkleri için bir var olma motivasyonu ve iradesinin çıkış noktasıdır. Yine Üsküplü merhum şair de Fahri Ali de büyük hemşerisine “Kaybolmayan Şehir” şiiriyle bir selâm göndermişti.     

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.