eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Hafif Yağmurlu
18°C
Ankara
18°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Az Bulutlu
19°C
Perşembe Az Bulutlu
16°C
Cuma Az Bulutlu
17°C
Cumartesi Çok Bulutlu
13°C

Melek KARADENİZ

Tarih Öğretmeni. İdarecilik yapıyor. Stk faaliyetlerine destek veriyor. Muhtelif gazete ve dergilerde yazı çalışmalarına devam ediyor.

     Sizce de Bizce mi?

    Mevlana giderken ‘’Beni anlayacak adama hasret gidiyorum’’ diyordu. En yakınında bulunan ve sözlerini yazıya çeviren Hüsamettin Çelebi ‘’Ben de mi anlayamadım efendim? ‘’ diyordu.

    ‘’Evet, Hüsamettin, sen de anlayamadın’’ diyordu. Arifler yalnızdır, veliler yalnızdırlar, felsefeciler de yalnızdırlar, derin eserler veren yazarlar da yalnızdırlar, garipler de yalnızdır, gerçi onların yalnızlığının ayırdına varanlar kimler? Belli değil… Okuduğum bir kitapta Hızır Aleyhisselam hiçbir zaman zenginlerin kılığında görünmez yazıyordu. Nerede garip bir kimse varsa Hızır’ı orada aramak lazım… Tabi bu da inanç meselesi… Arayan aradığını bulur, inanan inandığını yaşar vesselam…

    Mevzumuz şu ki insanın yalnızlığı evla bir durumdur. Özellikle sosyal medyanın etkisi ile kaliteli yalnızlığı yaşayamadığımız bu dönemde. Özellikle bu yazımda vurgulamak istediğim: ‘’ kaliteli yalnızlık’’. Duvarlardaki çatlakları sayıp, telefonda birilerinin sözde mutluluk pozlarına bakıp onlara özenilen yalnızlık değil. Bu depresyon yalnızlığıdır. Meşguliyeti olmayan insanları depresyon içine çeker. O nedenle Osmanlı Devletinde nasıl ruh hastaları meşguliyetle, sepet örme, müzik aleti çalma, el işleri ile uğraşma gibi meşgul ediliyorsa, bugün de kendimizi bizi mutlu edecek işlerle meşgule etmeliyiz. Bu depresyondan çıkma çabasının çözüm yoludur. Peygamberimizin ‘’Bir işi bitirdiğiniz zaman başka bir işe başlayın ‘’ sözü bu durumun en kısa ve öz çözüm yoludur aslında

    Gelelim tekrar mevzumuza… Kaliteli yalnızlık… Amasya’ya yolunuz düşerse Pirler parkının bulunduğu yerde Pir İlyas Sücaeddin Hazretlerini ziyaret ettikten, parkta bir keyif çayı veya kahvesi içtikten sonra Çilehane camiini ziyaret edin. Her ilde görebileceğiniz standart camilerden biri değil. İçerisinde küçük hücre odaları mevcuttur. Çilehane odaları denilen bu odalar çile çekme yerleri değil, kaliteli yalnızlık yerleri… Hüda’dan gayrıya göz kapamadan Hüda’dan bir ışık gelir mi sandın? Burada kırk gün dünya ile bağını askıya alan gençler, masivadan bağlarını koparıp ukbadan gelecek gül kokularını beklemektedirler. Ve bu açılım çoğu zaman gerçekleşir. Halvette kırk gün kitabının yazarı Mıchaela Mihriban özelsel, halvet ehli olmadığı halde, yaşadığı halvet deneyimini anlatıyor. Sonrasında nasıl Müslüman olduğunu?

     Ruhumuzu dinleyebilmemiz ve ruhumuzun inkişafı için bizim yalnızlığa ihtiyacımız var. Duyu organlarımıza gelen her görüntü, her ses ve her his bizi tesiri altında bırakıyor. Duygusallık derecemize göre bu tesiri üzerimizden atmamız zaman alıyor. Hız çağı dediğimiz bu asırda, gülü koklayamadan, gece gökyüzünün kandillerini seyredemeden belki de bir samanyolu galaksisine hiç bakamadan tüketiyoruz hayatı. Maddiyat hedeflerine ulaşabilmek için giriştiğimiz yoğun iş temposu ve beraberinde getirdiği stres ile hercümerç olarak yaşıyor. Oysa ayeti kerimede buyurulan: ‘’ Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur’’ sözünün bizlerde vaki olabilmesi için sessizlikte, dili damağa yapıştırıp, kalpte ‘’ALLAH’’ ı hissetmek gerekiyor. Mıchaela gibi kırk gün halvette kalamasak da birkaç gece bir denemeye ne dersiniz? Bir tesbih, bir seccade, gökyüzünde birkaç yıldız, bir yeni doğmuş hilal, bir sessizlik, bir de siz lazım sadece.

    Belli bir yaşı almış bir fert olarak gençlerimize âcizane tavsiyem ki gençlerimizin daha bilinçli olduğunun da farkındayım, tüm medya dayatmalarına rağmen. Maddeyi, madde üzerine eklemek yerine, ruhunuzu arayın, ruh huzurunuzun farkına mutlaka varın. Ruhunuza hissetmeyi, güzeli hissetmeyi hissettirin. Bir gece yarısı bunu başarabilirsiniz veya ıssız bir sessizlikte veya bir yeşil ormanın çıtırtısında veya bir çağlayanın şırıltısında. Lakin varın hayatın farkına, hayat ve sizin için çok geç olmadan.

    Sevgiyle kalın kıymetli okuyucularım.

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    1. Elif Kaya dedi ki:

      Her zamanki gibi harika bir bakis

      1. Melek Karadeniz dedi ki:

        Teşekkür ediyorum sevgili okurum.

    2. Cihat Noyan dedi ki:

      Ellerinize sağlık!

      1. Melek Karadeniz dedi ki:

        Teşekkür ediyorum Cihat bey.

    3. Menekşe Bayazıt dedi ki:

      Emeğinize sağlık,Rabbim o hissiyatı yaşamayı nasip etsin bize de inşallah

      1. Melek Karadeniz dedi ki:

        Teşekkür ediyorum Menekşe hanım, muhabbetle.

    4. Selma KARNAS dedi ki:

      Bazı yazılar vardır okur geçersin sana kalan bir bilgi vaya yazardan gelen bir bakış açısı olur. Ama bazı yazılar da varki okursun damağında bi tat gönlünde bi his güzellik bırakır ve biter…
      Emeğinize kaleminize sağlık..

      1. Melek Karadeniz dedi ki:

        Teşekkür ediyorum sevgili okurum, muhabbetle.

    5. Huriye Gençten dedi ki:

      Kaleminize yüreğinize sağlık

      1. Melek Karadeniz dedi ki:

        Teşekkür ediyorum Huriye hanım. Kalbi muhabbetlerimle.

    6. Zehra Çatar dedi ki:

      Hayattaki anlam arayışında bize her daim ışık olan yazılarınız ve muhhabbetiniz için teşekkür ederim kıymetli Melek hocam 🙂

      1. Melek Karadeniz dedi ki:

        Çok teşekkür ediyorum Zehra hanım. Kalbi muhabbetlerimle.

    7. Hüseyin Efil dedi ki:

      Maarif’in yazarının kaleminden ‘’gülü koklayamadan,gece gökyüzünün kandillerini seyredemeden,belki de bir samanyolu galaksisine hiç bakamadan tüketiyoruz hayatı’’ damlıyordu bu satırlar.Acaba yazarımız bizim adımıza kaybettiğimiz benliğimizi mi arıyordu.Allah bizi yaratmış ve sevgisini içimize koymuştur.Hayatı dolu dolu yaşamak bizim elimizde.Arzularımızı ve beklentilerimizi gerçekleştirmek için ihtiyacımız olan herşey aslında kaybettiğimiz benliğimizde saklı.Kaybettiğimizi bulalım.Kim olduğumuzu,nerede yaşadığımızı ve yaşamdaki pozisyonumuzu yeniden gözden geçirelim.Allah’ın bize verdiği koşulsuz sevgi içimizde yersiz korkuları barındırmayacaktır.Maarifin Sesinde yukarıda herbir cümlesi ruha dokunan,idrakimize seslenen,korkuların bizi yönetmesine fırsat vermeyen ve sevgiye davetiye çıkaran yazarımızın varlığı sanırım okurlarının büyük şansı.Materyalist anlayışın maarifimizi bile esir aldığı çağımızda sizin gibi nefeslere çok ihtiyacımız olduğunu bilmenizi isterim kıymetli yazarımız..

      1. Melek Karadeniz dedi ki:

        Çok teşekkür ediyorum Hüseyin bey. Selamlar, saygılar sunuyorum.

    8. ASLIHAN SALMAN dedi ki:

      YALNIZLIK bazen ruha şifa, bedene şifa.. insanın tabiri caizse şarj olabimesi , nefes alabilmesi için için sık sık yapması gereken bir eylem.. çok güzel anlatım yüreğinize sağlık