Maarifin Seyir Günlüğü, 200 yılıdır sistem, metot, müfredat arayışlarıyla geçen uzun tarihi zamandan sonra maarifimizin kazandığı kimlik ve yön arayışlarını konu edinen ve mevcut yapısını içeriden gözlemlerle anlamlandırmaya tabi tutan bir çalışma.
Asırlar boyu yeryüzünün en güçlü medeniyetini kurmuş bir milletin maarifinde arayışlar ile geçen bu dönüşüm değişim seneleri hikâyemizin en can alıcı noktalarını da barındırmaktadır. İki ana çizginin bazen mücadele, yer yer de birbirine yaklaşarak bir etkileşim oluşturdukları dönemden sonra sistemin özüne dair temel bir noktada görüş ve kritikler yoğunlaştı. Maarif sisteminin özünde yer alacak olan ‘’insan ideali’’ ya da ‘’insan modeli’’ nasıl inşa edilecek? Daha net bir ifadeyle nasıl bir ‘’insan modeli’’ öngörülecek? Halen nasıl bir insan yetiştirilmekte? Derinleşen yanlarıyla bu sorular ve cevapları mevcut sistem, okul türleri, yetiştirdiği insan modeli üzerinden ve sonuçları itibariyle ‘’tahlil, teşhis ve tespite’’ tabi tutuldu. Görüleceği üzere doğrudan tesirleri ve sonuçlarıyla gündelik hayata yansıyan bir sistem olarak maarifimizin hayatımıza yansımaları ve belirleyiciliği devam etmektedir.
Modernleşme tarihimiz de diyebileceğimiz bu dönemde en çok başkalaşıma uğrayan tarafımız milli kültür cephemizde oluştu. Dil alanımızda meydana getirilen kelime zayiatından sonra anlam alanımızda bir daralma ve dönüşüm meydana geldi. Kültürel kimlik tarafımızda da ikili cephesi olan bir yapı tesis etti. Bu değişim dönüşüm yıllarından sonra milli kültürümüzün temellerindeki ilk unsur ‘’ortak kültür’’ diye ifade edebileceğimiz batı referanslı tarafı oldu. İkinci tarafı ise ‘’özgü kültür’’ yahut ‘’münhasır kültür’’ diye ifade edebileceğimiz kendi medeniyetimizden beslenen cephesi oluştu. Burada ortak kültürü insanlığın has malı olarak görmeli. ‘’Özgü’’ ya da ‘’münhasır kültür’’ ise milletin öz varlığı olarak görülmelidir. Sistemin daha iyi anlaşılabilmesi için bir başka yönünü daha ortaya koymalıyız. Batı ile ‘’etkileşim’’ yahut ‘’ ‘’model aktarımı’’ diye ifade edebileceğimiz geçen bu uzun seneler boyunca ‘’özgü kültürün’’ en az olduğu tarafımız ‘’maarifimiz’’ olmuştur. Özü itibariyle “maarif sistemi, yaşayışta olabildiğince tüketicileştiren, dilde sığlaştıran, tefekkürde kuraklaştıran’’ yapısıyla varlığını halen korumakta. Sistem mevcut insan yetiştiren yapısıyla ve medeniyetimizin ihtiyaç duyduğu insan potansiyeli üzerine genel bir bakış açısıyla projeksiyona tabi tutuldu. Bilgilenirken kritik etme imkanı da sunacak bir tarzla sistem ele alındı.
Seyir günlüğü tutularak fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, genel liseler ve imam hatip liseleri başta olmak üzere, müfredat, öğretmen yetiştirme ve genel yapısı üzerinden eğitim sistemi değerlendirmeye tabi tutuldu. Başlıca okul türlerimiz alandan araştırmalarla mercek altına alındı.
Okul dışı eğitim kurumları diyebileceğimiz gönüllü sivil eğitim çalışmalarına da bu eserde yer verildi.
Öğretmen, öğrenci, veli ve kendisini maarifle ilgili sayan herkesin anlam alanına katkıda bulunacak bir eser çıktı ortaya. ‘’Milli maarif, maarifin özü, özgü maarif’’ diye ifade edebileceğimiz temel maarif/eğitim reformunun esaslarına dair bir beyin fırtınası yapıldı.